Harvard School of Public Health beslenme departmanından doktora öğrencisi Ming Ding, kahve tüketimi ile ölüm oranı arasındaki bu ilişkinin kendi hipotezleri ile tutarlılık sergilediğini, çünkü kendilerinin de kahve tüketiminin tip 2 diyabet ve kalp hastalıkları riskini azalttığını düşündüklerini belirtiyor.
Bu araştırmaya kadar kahve tüketimi ile düşük ölüm oranları arasındaki bu bağlantının açığa çıkarılması zordu; çünkü kahve tüketimi ile sigara bağımlılığı çoğu zaman el ele gidiyor ve kahvenin olası yararları sigara bağımlılığı ile gölgeleniyordu.
Peki ölüm oranlarındaki azalmanın arkasında tam olarak neler yatıyor?
Araştırmacılara göre daha fazla kahve tüketmek daha sağlıklı bir beslenmenin önünü açıyor ve gazlı içeceklerin tüketimini azaltıyor. Gazlı içecekler ise özellikle kalp hastalıklarına neden oldukları düşünülerek yüksek ölüm oranları ile ilişkilendiriliyor. Ancak asıl nokta bu olmayabilir. Çünkü kahve tüketenler gazlı içeceklerden uzak durmalarının tersine, kırmızı et ve alkol tüketimine daha fazla ağırlık veriyorlar. O halde, sağlık faydalarının kaynağı, kahvenin içerdikleri ile birebir alakalı olabilir. Kahve içerisinde bulunan lignanlar ve klorojenik asit gibi kimyasallar enflamasyonu azaltıp kan şekerini dengeleyerek kalp hastalıkları riskinin azalmasına neden oluyor. Bu olasılığı göz önünde bulunduran Ding ve çalışma arkadaşları, kahve içenlerin kalp hastalıklarına yakalanma risklerinin %10 daha düşük olduğunu belirtiyorlar. Ayrıca, Parkinson hastalığı ya da bunama gibi nörolojik hastalıklara bağlı olarak ölme riskleri de %9 ile %37 arasında daha düşük.