BİR “MERHABA” DE!

Biriyle rastgele sohbet ederek sıkıcı bir günü güzelleştirebilir misin? Kötü şöhretinin aksine bu tarz sohbetler, beyin sağlığına iyi geliyor.

Gün içinde birçok kişiyle karşılaşıp, havadan sudan konuşmak zorunda kalıyoruz. Bazen de ayaküstü sohbet başlatma konusunda tıkanabiliyoruz. Bu konuyu kime sorarsan sor, sana uzun süre dışarıda kalmış yoğurt kadar ekşi bir suratla bakacaktır. Evet, bir yabancıyla sohbet başlamak, ilk etapta garip görünebilir. Ancak araştırmalar, düzenli olarak yapılan rastgele sohbetlerin; daha fazla mutluluk, duygusal iyileşme ve aidiyet hissi yarattığını söylüyor. Şaşırtıcı, öyle değil mi?

Yukarıda bahsettiğimiz hisler, sadece o anda değil sonrasında da bize iyi geliyor. Düzenli olarak yapılan bu tarz konuşmalar,  endişe, yalnızlık ve depresyona karşı koymana yardımcı oluyor. Üstelik belli bir amaç edinmeni sağlıyor. Çünkü araştırmalar, bağlantının her çeşidinin –küçük bile olsa – insanların hayatlarına bir anlam kattığını ve kendi ihtiyaçlarını gözden geçirmelerini sağladığını söylüyor.

Hal böyle olunca, aile ve eski arkadaşlarından uzak, içe kapanık, kısa konuşmalardan kaçan benim gibi birinin bu faydalardan yararlanıp yararlanamayacağını merak ettim. Yabancılarla ve karşılaştığım tanıdıklarımla konuşup ne olacağını görecektim. İtiraf etmeliyim: Sandığım gibi sıkıcı geçmedi.

Stresli bir dönemin ardından Datça’ya kaçmıştım ve tam bir sinir küpüydüm. Denize girmek konusunda emin değildim ve plajda dolaşırken mayolarıyla oturan genç bir çifte denk geldim. Kendimi onlara doğru yürüyüp ‘merhaba’ demeye zorladım. “Daha önce burada yüzdünüz mü? Sizce deniz sıcak mıdır” diye sordum. Kadın “hayır” deyip biraz korktuğunu söyledi. Burada yüzme konusunda gergin olan tek kişinin ben olmadığımı duyunca o anda rahatladım. Ve kendimi ona güven verirken buldum. “Ben de sendenim!” deyip güldüm ve “En azından güzel bir hava var!” diye ekledim. Onları suyun içinde takip ettim ve arkalarından birkaç metre yüzdüm. O ana kadar bu insanlarla aramda hiçbir bağlantı yoktu ama bana kendimi güvende hissettirmişlerdi.

“Bu, kısa konuşmaların sağlığa faydasını gösteren sebeplerden sadece biri” diyor Michigan Üniversitesi’nde psikoloji profesörü olan Oscar Ybarra. “İnsanların seninle bağlantı kurmak istediğini fark ettiğinde, onları dinle ve destek ol. Bu, senin hayat görüşünü etkileyecek ve güvende olma hissi sağlayacak” diye açıklıyor. İnsanlar tamamlanmış hissetmek için ilişki kurmaya ihtiyaç duyarlar ve küçük karşılaşmalar, yakınlarımızla yaşamadığımız zaman oluşan sosyal boşluk hissinin dolmasına yardımcı olabilir.

Her zaman merak etmişimdir: Madem öyle neden bu tarz sohbetleri başlatmaktan utanırız?” Kaliforniya Üniversitesi’nde psikoloji profesörü olan Juliana Schroeder, “Yapılan çalışmalar, insanların kendilerini tutmanın yabancılarla konuşmaktan daha iyi olacağına inandığını gösteriyor” diyor. “Ancak şunu da biliyoruz ki bir kere iletişim kurduktan sonra sessizce oturdukları zamana göre daha mutlu oluyorlar.” Biz bu yanlışı uzmanların “çoğulcu cehalet” diye tabir ettiği şeyden dolayı zaman zaman yaparız. İnsanların birbirleri ile konuşmadığını gördüğümüzde, konuşmak istemedikleri fikrine kapılırız. Konuştuğumuz zaman karşımızdaki kişinin konuşmaya hevesli olmayacağını düşünürüz. İngiltere’deki Essex Üniversitesi’nden Psikolog Gillian Sandstrom, bunu neden yaptığımızla ilgili varsayımda bulunuyor: Sandstrom’a göre biz, “beğenme boşluğu” adı verilen bir algı yaratıyoruz. Aslında kendimizle ilgili düşündüğümüz detaylara karşımızdaki büyük ihtimalle dikkat etmemiş, etse dahi bizim kadar eleştiride bulunmamış oluyor. Benzer durumu karşımızdaki kişi de yaşıyor tabii. Bizim izlenimimizle ve gerçeklik arasındaki bu uyumsuzluk da “beğenme boşluğu” olarak adlandırılıyor. Böyle durumlarda kendimize ve geçmişte yolunda gitmeyen şeylere odaklanıyoruz.

Çalışma arkadaşlarımın sohbetine yanlış zamanda girmek gibi yaptığım tuhaf şeylere rağmen, kendimi sohbet sonrasında enerjik ve neşeli hissettim. Ayrıca hayat bu haliyle daha basit geldi. Ybarra, bir şekilde beynime egzersiz yaptırdığımı belirtiyor. Araştırmalarından biri yabancılarla konuşmanın, beynin organizasyon yapma, planlama, odaklanma ve öncelik verme gibi becerilerini geliştirdiğini saptamış. “İnsanlar sosyal beceri elde etmenin basit olduğunu düşünür ancak bu analitik olduğu kadar zihinsel bağlantı da gerektirir” diyor ve ekliyor; “Bu bir kavrama jimnastiğidir.”

Hayatımdaki bu değişiklik, toplantılarda daha net olmamı sağladı ve arkadaşlarımın yanında daha rahat ettiğimi fark ettim. Havalimanındaki görevlinin, bana gençlik yıllarını anlattığı andan itibaren tüm stresim geçti. Konuşurken arada garip durumlar olabiliyor tabii ama bu gibi durumlarla karşılaşmaktan artık daha az korkuyorum.

Deneyimimin sonuna doğru gelirken becerilerimin geliştiğini hissediyorum.

Hala ayaküstü sohbet başlatırken gerilebiliyorum ya da kaygılarım beni konuşmaktan uzaklaştırabiliyor. Ancak yararlarını biliyorum. Kendimi başkalarıyla konuşmaya zorlamak, triatlona kaydolmak gibi: İlk adımı atmak zor ama yaptıktan sonra kendini çok iyi hissediyorsun.

EVET, HERKESLE KONUŞMAN MÜMKÜN

Kolaylaştır

Eğer hedef kitlenin vereceği cevabı bilmiyorsan ve ne kadar beraber kalacağını kestiremiyorsan (mesela uzun bir uçak yolculuğu olabilir) sohbet başlatmak korkutucudur. Öncelikle kasiyer ya da barista ile konuşma başlatabilirsin. Seni terslemeyeceklerdir. Diyelim ki düşündüğün gibi olmadı; dilediğin an ortamdan uzaklaşabilirsin.

Planla

Eğer aklında bir açılış cümlesi varsa daha başarılı olabilirsin. (İltifatlar her zaman işe yarar.) Böylelikle konuşmayı istediğin şekilde yönlendirebilirsin. İstersen “Seninle konuşmak çok güzeldi ama işime dönmem gerek” diyerek sohbeti bitirebilirsin.

Garip Karşılanmayı Kabullen

Yabancı birileriyle konuştuğunda, garip bakışlara maruz kalabilirsin ya da senin onlardan bir şey istediğini düşünebilirler. Sorun değil. O ilk andaki rahatsızlığı atlattıktan sonra senin sadece arkadaşça davrandığını anlayacaklarıdır. Sonrası zaten eğlenceli olacak.

BENZER YAZILAR