Bir Ultra Maratoncunun Kırılma Noktası

Spartathlon yarışında koşarken kendini nasıl motive ettin? Bu tarihi yarışa katılan ilk Türk koşucu olmak, üzerinde ekstra bir bitirme baskısı yarattı mı?

Motivasyon hiç sorun olmadı. Bu zaten yıllardır hayalini kurduğum yarıştı. 60’a yakın ülkenin en iyi yol ultra maratoncularının arasında olmak, daha önce Yiannis Kouros ve Scott Jurek gibi efsanelerin koştuğu tarihi bir yarışta bulunmak fazlasıyla yeterliydi. İlk Türk olarak ekstra baskıyı ise çok fazla hissetmedim, çünkü en büyük baskıyı ben zaten kendi üzerimde oluşturmuştum. Ama özellikle Yunanlılar katılan ilk ve tek Türk olduğum için bana hep özel ilgi gösterdiler ve yarış öncesi röportajlar yaptılar. Yeri gelmişken şunu da ekleyeyim ki, Yunanistan’da her zaman son derece iyi karşılandım. Hatta Sparta’ya ulaşıp Türk bayrağımla finişe koşarken her zaman büyük alkış aldım.

Yarışlarda yaşadığın ilginç anlar oldu mu?

Benim ilk kez koştuğum 2014’te, Amerikalı Dean Karnazes de yarışı ilk kez koşuyordu. Karnazes artık çok hızlı olmamasına rağmen, yazdığı ultra maraton kitapları sayesinde günümüzde Kilian Jornet ile birlikte dünyada en çok tanınan ultra maratoncu. Yarışın büyük bölümünde birbirimize çok yakın koştuk, hatta 200’üncü kilometredeki uzun yokuşu tırmanırken 5-6 dakika sohbet ettik. Karnazes’in Spartathlon’u çok detaylı şekilde anlattığı Road To Sparta kitabı birkaç ay önce piyasaya çıktı. Yarış hakkında detaylı bilgi almak için tavsiye ediyorum. 2016’daki yarışta ise 180 km civarında yorgunluktan işaretleri kaybedip yanlış yola girmişim. Neyse ki hakemlerden biri beni görüp doğru yola döndürdü. Daha sonra arabayla yanıma gelip, “Bu yarış zaten yeterince uzun, bence daha fazla uzatmana gerek yok!” dedi. Kendimi çok kötü hissettiğim bir an olmasına rağmen, teşekkür edip uzun süre güldüm.

Antrenman programın iş, aile ve sosyal hayatını nasıl etkiliyor?

Önemli olan öncelikleri belirlemek. Tabii ki aile her şeyden önemli ve her zaman önceliği var. Onun dışında birçok şeyden fedakarlık etmeniz gerekebilir. Örneğin cuma ve cumartesi gecesi, tabiri caizse tavuk gibi erkenden yatmanız gerekiyor ki, sabah 5’te kalkıp 3-4 saatlik bir antrenman yapabilesiniz. Böylece normal kahvaltı saatinde evde olabiliyorsunuz. “Gitmeye değer hiçbir yere kestirme yol yoktur” diye çok sevdiğim bir söz vardır. Bu sporda da kestirmelere yer yok, eğer büyük bir hedefiniz varsa bunun için emek vermeniz ve fedakarlık yapmanız gerek. Fakat bunu yaşam biçimi haline getirmeyi başarırsanız, verdiğinizden çok daha fazlasını manevi anlamda alabiliyorsunuz.

Üç kere Spartathlon’da finiş çizgisini gördün. Senin için daha zorlu bir hedef ne olabilir?

Ultra maraton dünyasında zorluğun sınırı yok, çok çeşitli şartlarda koşulan birçok zor yarış var. Zaten artık farklı zorlukları olan önemli yarışları koşan birçok Türk arkadaşımız da var. Spartathlon’u sadece zor diye nitelemek istemem çünkü bir yarışı sadece zor olduğu için koşma taraftarı değilim. Hazırlığı, koşması ve sonrasında hissettirdikleri ile verilen emeğe değmeli. Zorluğun yanında bir hikâyesi ve tarihi olan, bu sporun ruhunu temsil eden, koşucu odaklı bir yarış Spartathlon. Bana kendim hakkımda bilmediğim şeyler öğreten, zayıflıklarımı ve korkularımı yüzüme vuran, en umutsuz anlarda bile mücadele etmenin önemini hatırlatan ve 30 saat içinde en kötüsünden en iyisine kadar sayısız duyguyu bir arada yaşatan bir yarış.

BENZER YAZILAR