Kim tıka basa yedikten sonra kendini kötü hissetmez ki? 3.000’den fazla kalori aldığın bir ziyafet sofrasından kalktığında bu bir gelenektir! Peki, bedenin bu aşırı yüklenmeyle nasıl baş ediyor dersin?
İlk dakikada
> Dilindeki tat alma cisimcikleri çok heyecanlanır ve beynine şu şekilde zevk mesajları gönderir: Daha fazla lütfen!
> Çiğnedikçe, tükürüğündeki enzimler yediğin şeylerin içindeki şeker ve nişastayı hızlıca parçalar.
Beş dakika içinde
> Miden yemeği eritmek ve ince bağırsağa göndermek için çılgınca çalışmaya başlar. Böylece protein ve yağ gibi besinler kan dolaşımına taşınır.
15 dakika içinde
> Miden ve ince bağırsağın, kapasitelerinin üzerinde çalıştığı bilgisini, peptid YY gibi hormonlar aracılığıyla beynine gönderir. Ancak yemeği silip süpürdüysen, beynin sen durana kadar bildirimi alamaz
İlk bir saat içinde
> Elmalı tarttan sonra, kan dolaşımına karışan şekeri kontrol etmek için insülin düzeyin yükselişe geçer.
> Tuzlu bir yemek yediysen, yarım saat sonra damarların hafifçe esner. Eğer diyetin her zaman tuzlu yiyeceklerle doluysa, damarların sertleşebilir ve bu da kalp hastalığı riskini ortaya çıkarır.
Bir saat sonra
> Uyuşuk mu hissediyorsun? Yediğin hindiyi suçlama. Hindi, bedeninin serotonine dönüştürdüğü triptofan aminoasidini içerir ama yorgunluğunun esas nedeni, dolmuş olan midendir. Beynine “dinlen ve sindir” sinyalleri gönderir, böylece var olan bütün enerjin sindirime yönlendirilir.
> Miden bir balon gibi esner ve çevresindeki organları sıkıştırdığı için ağrı ve bulantı hissetmene neden olur.
Bir, iki saat içinde
> Organlarının faydalanması için, karaciğerin yediklerini besin öğelerine çevirir. Eğer şanslıysan ve karbonhidrat rezervlerin dolu değilse, almış olduğun yağlar ve kaloriler kısa süreli enerjiye dönüşür. (İçki içmeden önce spor yaptıysan, depoda daha çok yerin olabilir.) > Vücudunun ihtiyacı olandan iki kat fazla yediğin için, fazla gelenler ya trigliserite dönüştürülür ya da bacak, kalça ve bel bölgendeki yağ hücrelerine gidebilir.
İki saat sonra
> Sonunda miden boşalmıştır ve damarların da normale dönmüştür.
Derleyen: Cansu Onomay
