BOŞANIYORUM, ÖYLEYSE VARIM!

800x400-people-wetting-the-bed-during-hookup

Amerikan Psikoloji Birliği’ne göre evliliklerin yüzde 40 ila 50 arası boşanmayla sonuçlanıyor. Bu kadar boşanma olunca da bir sürü ilişki, suçluluk ve aşağılanma duygusuyla sonuçlanıyor. Modern toplumun yaşadığı en büyük travmalardan biri olan boşanmanın yarattığı huzursuzluk, kişilerin psikolojisini çökerttiği gibi yalnızlaşmasına da neden oluyor. Peki boşanmak bu kadar kötü bir şey mi?

Şunu baştan söyleyelim ve hemen cevabı verelim o zaman; boşanmak hiç de o kadar kötü bir şey değil. Sadece insanoğlunun yaşadığı en büyük hayal kırıklıklarından biri. Bunu da insanın kendisi kendisine yapıyor. Çünkü alıştığı düzeni değişiyor, evi değişiyor, yaşadıkları değişiyor, anları anı olarak kalıyor ve hüsrana sürükleniyor. Günümüzde neredeyse pek çok evliliğin sonu boşanmayla sonuçlanırken toplum, kişilere ‘zavallı, yalnız, bir şeyi becerememiş’ gözüyle bakıyor. Oysa değişen ne var? Bir şeyler oldu, sonra olmadı… “Birbirimize sonsuza kadar söz verdik ama sözümüz bitti, bu aşk da burada bitti.” 

Gerçekte olan sadece bu. Bir şeyler olmayabiliyor hayatta. Ve hiçbir şey devam etmek zorunda değil! Hem de hiç değil! Tatmin olunmamış ilişkilerde bitiş çizgisine varmak kaçınılmaz oluyor. Sağlıklı olan yeni seçimlerde bulunmak, yeni kararlar alıp hayatı değiştirebilmek! Zor, kabul edelim çok zor ama yenilikler iyidir. Olmuyorsa eskiyle vedalaşıp yeniye gidip yenilenmek gerek.

Boşanmanın yarattığı utanç duygusu, çevrendeki ‘diğer’lerinin ilişkilerinde mutlu olup senin neden mutlu olamadığınla ilgili, genellikle. Kendini başarısız ve beceriksiz olarak görmen de bunun bir eseri. Partnerini artık sevmiyor olsan bile, o sevginin dışına çıkıp ilişkiyi kurtaramamış olmak senin için üzüntünün ana kaynağı olabiliyor. Yani kafanda deli sorular dolaşırken asıl mesele onu sevip sevmemekte değil, mesele ilişkiyi yürütememiş olmakta saklı.

falling-out-of-love

Boşanma, kişileri hayattan izole ediyor,  umutları yok ediyor, öz güveni kırıyor; hayata kaldığı yerden devam edemeyecek hissi veriyor. Oysa bunlar yine boşanmış insanların kendilerini dramatik örgünün içine koymasıyla ilgili.  Toplumun boşanmaya verdiği negatif tepkiler de, boşanmış bireylerin hayatlarından soğumasını katmerliyor.

Boşanmanın yarattığı tüm bu etkilerden kurtulmak için öncelikle hayata pozitif taraftan bakmak gerekliliği hiç de klişe değil. Durman gereken yer çünkü tam da o nokta. Evlenirken seni tebrik edenler, boşanırken de etmeli! Çünkü istemediğin(iz) bir şeye devam etmeme kararı alman(ız) da büyük başarı! İstemediğin bir hayatta yaşamayı tercih etmiyorsun, bundan daha güzeli ne olabilir! Ve yeni hayatında başarıya ulaşman eskisinden çok daha kolay! Engel yok, çelme takan yok, yola devam…

Eğer gündeminde boşanma varsa ya da boşanıyorsan, henüz boşandıysan, yeni ilişkilere açık ol; kendini hiçbir şeye, hiç kimseye kapatma. Arkadaşlarınla bol bol zaman geçir. Yaralarını iyileştirmek sürekli kendini korumakla mümkün olmayacak, bunu bir kenara not et. Hatalarınla, seçimlerinle yürüyecek, gelişecek ve büyüyeceksin. Her yeni yaşında, unutma…

Bu süreci en hafif şekilde atlatabilmek için bir terapiste görünmek de seni rahatlatacak, emin ol. Yapmayı sevdiğin şeyleri yap, seyahate çık, kitap oku, yaz ama içine çok kapanmadan yap tüm bunları. Üreticiliğinin, yaratıcılığının doruk noktası da tam bugünler olabilir, bunu da bir düşün.

Pes etme, yola devam. Boşanmak hiç de büyük bir sorun değil. Önünde yeni bir hayat var. Ve bu yalnızca senin hayatın…

 

BENZER YAZILAR