Bugün Bir Hayalim Var

kosmak

İNSAN NEDEN SINIRLARINI ZORLAMAK İSTER Kİ! 

Sabahın erken saatinde Gary’nin bir deniz kabuğundan üflediği sesle, iki saat içinde hazır olmanız gerektiğini anlıyorsunuz.
Yarış ise onun istediği bir zamanda sigarasını yakmasıyla başlıyor. Yarışmacıların kontrol noktalarından geçip geçmediğini
takip etmek için de sıra dışı bir yöntem kullanılıyor. Yarışta her kontrol noktasında bir kitap bulunuyor ve bu noktadan geçen her yarışmacı, kendi tekil yarış numarasının olduğu yaprağı koparıp getiriyor. Kitapların isimlerinin ise Küçük Cehennem, Acı Yoksa Kazanım Yok, Ormanda Ölüm, Karanlığın Kalbi, Ölme Zamanı gibi şeyler olduğunu söylesem, bilmem şaşırır mısınız.

Bütün bu ritüeller ve farklılıklar, kişilerin bu yarışa gitmek istemesini sağlayan enteresanlıklar silsilesi. Peki neden? Bu kadar zor bir yarışa katılmaya ne gerek var? İnsanın sınırlarını zorladığı, yapıp yapamayacağı şeyleri test ettiği zor şeyleri seçmek için neden istek duyarız? Bitirmenin dayanılmaz hafifliği ve sonunda arkadaşlarımızla paylaşacağımız egoistçe cümleler için mi? Yarışı bitirme tişörtü alıp giymek için mi? Bitirdikten sonra ağladığımız o kısa an uğruna mı? Maraton, Ironman, ultra maraton, double Ironman, çöl maratonu, Transcendence 24 saat, 6 gün, 12 gün yarışları… Yannis Kouros, Mohammed Ahansal, Kilian Jornet, Hara, Marco Olmo gibi efsane yarışçıların akıl almaz sürelerle bitirdiği bu yarışları, bizler tamamlamak için bile olsa neden deniyoruz?

Yanıtı yazının başlığında gizli. Hepimizin hayalleri var ve bu figürleri ya da erişilmez şeyleri duydukça, bu hayalleri gerçekleştirmeye çalışıyoruz. İş hayatında altı ay boyunca bir proje üzerinde çalışıp teslim etmek gibi, ilmek ilmek dokuyarak
hedefimize doğru ilerlemeyi seviyoruz. Bu makaleyi okuduktan sonra izlemek isteyeceğiniz Barkley 100 isimli kısa belgeselde, Gary bunu nefis bir biçimde anlatıyor aslında. İnsanlar kendi sınırlarını zorlamak için yaratılmış varlıklardır. Asıl keyifli kısım ise bir insanın içinde olduğunu fark etmediği gücü keşfetmesini dışarıdan izlemek. Bir yarışı kolaylıkla bitirmek onu özel yapmaz. Bitirme şansının yalnızca yüzde 2 olduğu bir yarış zordur ve bu yüzden hayali kurulur.

Gary, yarışa kabul edilirseniz, özetle “Sizi çok acı bir deneyim bekliyor” diyen bir özür mektubu yazıyor. Bu şekilde kaydınızın onaylandığını anlıyorsunuz. Psikolojik eziyet bu aşamadan itibaren başlıyor. Yarışı bırakma aşamasında ise Gary’e gidip pes ettiğinizi söylediğinizde, 50 saat geçmiş olsa bile “Gücün bu kadar mı?” gibi hakaret içermeyen tatlı aşağılamalarla karşılıyor. Gary ve maratonun kendisi, yarış boyunca sürekli beyninizle oynuyor. Her kilometrede size “Bırak artık, yapamazsın, buraya kadar” diyen beyninize karşı mücadele veriyorsunuz. Yarışların zorluğu, sizin kurduğunuz hayal ve onun derinliği ile ters orantılıdır. Eğer bu derin bağı bir yarışla aranızda kurabiliyorsanız, o zaman işler biraz daha iyi gidebiliyor. Size ise yol boyunca hayallerinizi yönetmek kalıyor. Barkley Maratonları’nı tamamlayan 16’ncı insan olmak veya yüzde 2’lik dilimin dışında kalmak; seçim sizin. Unutmadan ekleyeyim; Gary kendi organize ettiği bu maratonu hiçbir zaman bitiremedi.

BENZER YAZILAR