BÜYÜME HORMONU HAKKINDA GERÇEKLER

İnsan büyüme hormonunun (HGH) yasa dışı tüketimi, bize faydası olacak meşru araştırmalara da darbe vuruyor.

1

Geçtiğimiz aralık ayında, Amerikan futbolu oyuncusu Peyton Manning’in sakatlıktan sonra daha hızlı toparlanmak için HGH (insan büyüme hormonu) aldığı söylentisi yayıldığında, muhtemelen sporseverlerin zihninden şu iki düşünce geçmişti: “Adam hilekâr çıktı iyi mi?” ve “Vay be, ben de mi alsam?”

Dönem dönem doping olarak HGH almakla itham edilen yıldız sporcuların isimleri manşetlere taşınıyor. Sylvester Stallone veya Alex Rodriguez gibi dünya çapında isimler de dahil. İnternette
küçük bir araştırmayla siz de HGH’nin gücüne inanan ne çok sporcu ve ünlü olduğunu görebilirsiniz. Misal, Milwaukee Journal Sentinel’in içeriden aldığı bir bilgiye göre, Amerikan Futbol Ligi’ndeki her takımda 10 ila 15 oyuncu yasaklı takviye kullanıyor. Hollywood’da popüler bir fitness eğitmeninin söylediğine göre ise aktörlerin yüzde 20’si HGH alıyor.

İlk önce HGH’ye dair sağlam gerçeklerle başlayalım: HGH’nin iddia edilen yararları bilimsel araştırmalarla kanıtlanmış değil. Üstelik oyunu kuralına göre oynamayan sporcuların favori dopingi; anti-aging tacirlerininse gözde ürünü olması, üzerine kötü bir şöhretin yapışmasına neden oldu. Bu durum HGH’nin yasal bir zeminde araştırılmasını da engelliyor. Texas Üniversitesi’nden
endokrinoloji uzmanı Dr. Randall Urban, “Bu kötüye kullanım, gerçekten faydalı olabileceği alanlarda harikalar yaratabilecek bir hormona dair, negatif bir algı oluşturuyor” diyor. Zira beyin hasarı ve eklem yaralanmalarında dikkat çekici gelişmeler sağlayabiliyor.

HGH’nin vaatlerini ve faydalarını enine boyuna anlamak için hastalar, doktorlar ve araştırmacılarla uzun uzun konuştuk. Ama bunlara geçmeden önce, HGH’nin ne olduğuna ve nasıl çalıştığına bakalım.

Geceleri siz uyurken, beyin tabanındaki hipofiz beziniz çalışıyor ve 191 amino asit içeren bir polipeptit olan HGH hormonunu salgılıyor. HGH kan dolaşımına karışıyor ve bütün vücudunuzda bulunan belirli hücre yüzeyi reseptörlerine bağlanıyor. Buna beyin de dâhil ve buradaki reseptörler, öğrenme ve hafızadan sorumlu bölgede yoğunlaşmış durumda. Aynı zamanda yağ hücrelerine de bağlanarak bu hücrelerin yüklerinin bir kısmını boşaltmasına yol açıyor. Karaciğeri tetikleyerek kemik, kıkırdak ve kasların büyümesinde etkisi olan insülin benzeri büyüme faktörü 1 (IGF-1) adlı hormonun salgılanmasını da sağlıyor. HGH’nin bedeninizdeki altın çağı, çocukluk ve ergenlik döneminde yaşanıyor. 40’larınıza geldiğinizde, en fazla 20 yaşında salgılanan miktarın yarısıyla yetiniyorsunuz. Emin olun, bu bile yaşamınızı sürdürmeniz için kritik değerde.

Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi (FDA), 1985’te rekombinant HGH kullanımını sadece aşırı HGH eksikliği nedeniyle onaylıyordu. Bunlar çoğunlukla anormal kısalık sorunu yaşayan çocuklar oluyordu. Kas zayıflaması sorunu yaşan AIDS hastaları ile kısa bağırsak sendromuna yakalanan kişilerin kullanımına da onay verilmesi için biraz daha beklemek gerekecekti. Daha da kötüsü, 1985’ten önce HGH kadavralardan alınıyordu ama bu yöntemin kadavralardaki bazı beyin hastalıklarının da transferine yol açtığı tespit edilince yasaklandı. Bundan kısa bir süre sonra daha risksiz
bir ilaç tedavisi bulundu.

1990’larda, spor müsabakalarında doping olarak kullanılmasının da etkisiyle HGH kullanımı sınırlandırıldı. Ancak endokrinologlar bunu endişeyle karşıladı. Zira bu karar, büyüme hormonunu steroidlerle aynı kefeye koymaktı ve bu hormona ihtiyaç duyan yüzlerce çocuğu mağdur edebilirdi. Ardından verilen karar ise daha ilginçti. Kongre HGH’nin reçete edilmesine benzeri görülmemiş bir sınırlama getirerek, onu endikasyon dışı reçete edilemeyen tek ilaç ilan etti. Yasaklamaya uğrayan her ilaçta olduğu gibi HGH sektörü de kaçak yollarla ve deniz aşırı büyüdü. Bizim sorumuzsa açık: HGH vücutta neler yapabilir, neler yapamaz? Gelin, şu meşhur iddialara yakından bakalım.

BENZER YAZILAR