CİDDİ BİR SORUN OLDUĞU ÇOK BELLİYDİ

1Nadiren gerçekleşen tembellik ile sürekli olarak hayatın birçok çehresinde gerçekleşen kronik erteleme arasındaki bu ayrım, kimin zayıf olduğuna karar verme konusunda anahtar bir faktör.

“Herkes bir şeyleri erteler ama herkes erteleme hastası değildir” diye açıklıyor Dr. Ferrari. Bu konuda en büyük suçlular ise bunu yaşam şekli haline getirenler. Bu kişiler evde, okulda, işte, ilişkilerinde, her yerde erteliyorlar.

Dr. Sirois erteleme hastalarının, sağlıklarının risk altında olmasının yanı sıra, bu davranışın negatif sonuçlarının farkında olmaları gerektiğini söylüyor. Tıpkı alkoliklerin bir kadeh içkiyle arasındaki mesafe gibi; kötü olduğunu ve yapmamaları gerektiğini bilirler ama yine de yaparlar. Kendi iradelerine karşı hareket etmek için içlerinde tuhaf bir dürtü hissederler.

Ödeviniz Fransız Devrimi’ni etkileyen Fransız düşünür J. J. Rousseau üzerine 10 sayfalık bir makale yazmak ve önünüzde üç aylık bir süre var. Sam Harrison için bu, Toplum Sözleşmesi’nden başlayarak epey bir kitap okumayı gerektiren bir işti.

Bishop Üniversitesi liberal sanatlar bölümü öğrencisi Harrison, genellikle yüzleşmek istemediği durumlarda yaptığını yaptı: Görevini daha sonra başa çıkmak üzere, beyninin derinlerinde bir yerlere kilitledi. Haftalar geçti, “daha sonra” dediği gün geldi çattı. Bir gece önce, bilinç dışında tutmayı başardığı panik duygusu sonunda onu ele geçirdi.

Dr. Sirois’in araştırmasındaki katılımcılardan biri olan 23 yaşındaki Harrison, o geceyi şu sözlerle anlatıyor: “O gece öyle stresliydim ki, az kalsın kusacaktım. Kendimi abur cubura verdim. Başımdan aşağı sıcak suyun dökülmesine ihtiyacım vardı. Hayatımın en stresli duşlarından birini aldım.” Sabahın ilk ışıklarıyla birlikte uyuyakalmıştı. Sabah 9’da aniden kafasındaki zonklama, göğsündeki sancı ve beynindeki kıyamet anına doğru sayım yapan o saat sesiyle birlikte uyandı.

Harrison ödevini yetiştirebildi. Peki ya aldığı not? Berbattı. Fakat Dr. Sirois’in bulgularına bakılırsa, asıl endişe etmesi gereken konu kalp sağlığı.

Araştırmacılar, yarım yüzyıldan uzun bir süreyi kendimizi endişeyle nasıl zehirlediğimizi izlemekle, kaydetmekle ve hesaplamakla geçirdi. Yıllarca İngiliz erkek kamu görevlilerinin ölüm nedenlerini raporlayan Whitehall Araştırması, 1984 yılında kardiyovasküler sorunlarla stres arasındaki ilişkiyi ortaya koydu. O günden bugüne geçen 30 yılda yapılan pek çok araştırma, anksiyete ve kardiyovasküler sorunlar arasında var olan ilişkiyi pekiştirdi.

Stresin tetikleyicisi, otobanda üzerinize doğru kıran bir arabadan, yürüyüş sırasında size saldıran bir köpeğe kadar her şey olabilir. O anda amigdalada başlayıp, beyninizin hormon salgılamakla görevli bölümü olan hipotalamusa geçen bir biyokimyasal kaos başlar. Kafatasınızın içinde badem şeklinde olan bu bölüm, daha sonra böbreküstü bezlerinize, vücut sisteminiz aracılığıyla dalga dalga adrenalin ve kortizol iletmesi için sinyal gönderir. Sonuç beklendiği gibi zarar vericidir: Artan kalp atışları, yükselen tansiyon, daralan damarlar ve sürekli tekrarlandığında kardiyovasküler sağlığınıza neredeyse her yönden ağır faturalar ödeten, düzensiz kalp ritimleri. Sanki sizi öldürmek isteyen özel bir antrenör gibi.

Dişlerini gösteren hayvanlar ya da şeridinde duramayan serseriler strese yol açabilir ama bu provokasyonlar, bir erteleme hastasının kendisine yaptığı işkence döngüsünün yanına bile yaklaşamaz. Dr. Sirois, “Bu davranışın mekaniği onu eşsiz bir şekilde zararlı yapıyor” diyor. Dahası, “Bu sadece bir şeyleri son dakikada yapmak için mücadele vermenin yarattığı stres değil” sözleriyle, çok sayıda ani yükselişin gerçekleştiğini ve bunların derin zararlara yol açabileceğini onaylıyor. Erteleme hastasının söz konusu sevimsiz görevden daha fazla kaçamaması, teslim tarihinin gözde büyümesi nedeniyle oluşan anksiyete, paniğin egemen olduğu kritik anlar gibi pek çok durum meydana gelir. Sonra ortaya, üniversite transkriptindeki kara leke ya da kredi raporundaki olumsuz notlar gibi, suçluluk ve utanma duygusu yaratan sonuçlar çıkar.

BENZER YAZILAR