Birçoğumuz cildimizi kendi yöntemlerimizle korumaya çalışırız: Bir ürüne, cildimiz için uygun görevi gördüğüne dair güvenir, ardından ağır kimyasallarla saldırıda bulunur, derinlemesine temizlik sağladığımızı düşünürüz. İlköğretim sağlık derslerinden bu yana kirleri ovalamak ve cildimizi yağlardan arındırmak arasındaki farkı ayırt edebiliyoruz. Fakat bilim bu durumu şöyle açıklıyor; bizim bu yüzeysel kir ve yağ temizliği ile ilgili tutkumuz saç kesimini kasaba yaptırmak gibi bir şey. Tamam, yararlı fakat problemleri tam olarak asla çözemiyor. Dermatoloji camiası akneden pulsu görünüme hatta rosacea hastalığına kadar karmaşık cilt rahatsızlıklarıyla nasıl baş ederim sorusunun temel çözümünü su yüzüne çıkarıyor. Kısacası, iyi şeyler katmak yerine kötü şeylerle baş etmeye çok fazla zaman harcıyoruz.
Bariyer metodu
Bu yöntem yaramaz ciltlerin tedavisinde en önemli role sahip: Bu bizim kire, çevre kirliliğine, alerjenler, bakteriler ve iltihaplanmaya neden olan çevresel etmenlere karşı en kuvvetli savunma yöntemimizdir. Kısacası, cilt doktorlarının da dediği gibi “bariyer görevi” görür. Tabii ki en önemlisi, hassas cildimiz, dış yüzeyini sağlıklı tutabilmek için su ve lipid denen nemlendirici yağlar gibi çeşitli maddeler içerir. Daha önce cildinde hiç şişlik ya da pullanma gözlemlememiş olsan bile, bu zamanla senin için de bir sorun haline dönüşmeye başlayacaktır: Cildimiz yaş ilerledikçe daha az doğal nemlendirici üretmeye başlar ve yıllar boyu bu nemi vücuttan çıkarıp uzaklaştırarak, cildimizi güneşin ve hava kirliliğinin zararlarına karşı daha savunmasız hale dönüştürüyor. Ğşte araştırmacıları endişelendiren de cildin bu koruyucu görevi. Çünkü yüzeysel cilt temizliği dış korumayı güçsüzleştiriyor. Cildinin zırhını TLC ile doldurarak (bu genellikle nem formundadır) önemli kuvvetlendirme görevinin yapılıyor olmasının nedeni budur.
Eğer seni sürekli eleştiren birinin karşısında oturmayacaksan, vurdumduymaz olman senin için çok büyük bir artıdır. İyi nemlendirilmiş cilt güçlüdür ve yumuşak bir his kazandırır. Sana istediğin tazeliği ve canlılığı kazandırması da cabası.
Hücrelerini, üst üste dizilmiş tuğlalar olarak düşün. Tuğlalar arasında, harç olarak nitelendirebileceğin yağ matriksi bulunur. Yağ matriksi vücut tarafından üretilen yağların karışım halinde bulunduğu bir yapıdır. Sağlıklı bir ciltte, bu tuğlalar birbiri üzerine düzgünce oturur. Birbirlerine yakın oldukça, dış etkilerden kendini koruma yetileri daha da artar. Kaldı ki eğer hücrelerin sıkıysa, tenini zedeleyici kuvvetler cildinle uğraşmaya kalkışmayacaktır.
“Yeni araştırmalar, cildin bir bariyer gibi görev yapma yeteneğini onararak, birçok cilt sağlığı sorununun üstesinden gelmenin anlaşılmasında bizlere yardımcı oluyor” diyor Weill Cornell Medical College’da Profesör Diane Berson. Hücreleri nemli tutmak demek bir arada toplanarak, tahriş edici maddelerin içeri girişini engellemeleri anlamına gelir. Ayrıca bu nemlendirme işlemi bedeninin dipdiri ve sağlıklı olmasını sağlayacak lipidlerin üretimine yardımcı olur. Bilim adamları lipid dengesizliğinin asıl nedeni olan aşırı yıkama, zararlı kimyasallar, güneş ışınlarına maruz kalma ve bunun gibi etkenlerin atopik dermatit ve sedef gibi cilt rahatsızlıklarının temeli olduğunu ortaya koyuyor.
Yüzünde çatlama, pullanma, soyulma, şişlik, hatta ve hatta akneler oluştu, yani paramparça olmuş bir bariyere sahipsin. Endişelenme yalnız değilsin. Şunu düşün, tahminen yüzde 30’umuz yağlı cilde sahip ve en azından yüzde 50’mizin aknesi olmuştur. Geri kalan yüzde 20 ise hassas cilde sahip.
Bariyer bir kez zarar gördüğünde, çift darbe yaratır” diyor Oregon Health & Science Üniversitesi dermatoloji profesörü Carl R. Thornfeldt. İlk olarak, zayıflatılmış tamponlar hava kirliliği, güneş, rüzgâr gibi cildi yıpratan etkilerin cildindeki yükünü arttırır. Bu da ciltte, iltihaplanma ve buna yanıt olarak da kızarıklık, ateş ya da kabarıklık gibi reaksiyonları ortaya çıkaracak hücresel zedelenmeyi meydana getirir. Dr. Thornfeldt ayrıca “İkinci olarak, bunlar içlerinde zararlı mikroplar hatta akneden, madura ayağına kadar birçok hastalığa neden olacak çeşitli bakteriler barındırır” diyor. Araştırmanın ürkütücü kısmı da, İngiliz bilim adamlarının parçalanmış epidermis ile solunum problemleri arasında bir bağlantı olduğunu keşfetmiş olmaları. Bu, alerjenlerin cilt yüzeyindeki çatlaklar yoluyla vücuda girmesini sağlıyor ve astıma neden olacak bir dizi reaksiyonun başlamasına neden oluyor. “Tüm astım rahatsızlıklarının yarısına yakın bir kısmı cilt bariyerinin zedelenmesi ile ilintili olarak ortaya çıkıyor” diyor çalışmanın sahibi ve Dundee Üniversitesi Biomedical Research Centre’da bulunan moleküler genetikçi Colin Palmer.
Kötü bir alışkanlık
İyi haber: Ekstra nem savunmayı güçlendiriyor, kızarıklıkları ve iltihaplanmayı gideriyor ve cildinin mücadele etmesine yardımcı oluyor. Ne kadar su rehabilitasyonuna gereksinim duyduğuna bağlı olarak, doğru nemlendirici yalnızca tek bir tedavide işe yarıyor. Daha karmaşık durumların iyileşmesi ve tedavisi haftalar alabilir.
Öyleyse ne yapman gerekiyor? Her gün üç saat köpük banyosu ve galonlarca su içmek mi? Kesinlikle hayır! Su içmek ve Heidi Klum’un tenine sahip olmak arasında pek bir bağlantı yok. “Su içmenin cilt için iyi olduğuyla ilgili inançlar, herhalde süregelen en büyük efsane” diyor Yale Üniversitesi School of Medicine’da Klinik Dermatolog Jeffrey Dover. “Bol sıvı tüketmek vücudun ve böbreklerin için iyi fakat açıkçası su içmenin cilde faydası çok azdır”. Ciddi anlamda susuz kalmadığın takdirde, su vücudunu dolaşıp ona etki edemeyecek kadar kısa sürede vücudunu terk eder.
İşte sana bir duş sorusu. Suyu tenine tutmanın, hatta bir kısmının içine girmesinin bir sakıncası yok. Fakat işin içine sabun girdiğinde bu bir sorun haline dönüşmeye başlıyor. Sabunla yalnız derideki kiri değil aynı zamanda cildin için yararlı olan yağ, seramid, yağ asitleri ve kolesterol gibi cildin için yararlı bileşikleri de bedeninden uzaklaştırıyorsun. “Yararlı yağların icabına bakarak sabun, her zaman yapması gerekeni yapar yani temizler. Fakat bu yağların bazılarına senin ihtiyacın var” diyor Profesör Brian Adams. Çalışan kadınlar özellikle daha savunmasızdır çünkü bazen günde bir kereden fazla duş alır.
İyice ovalanmak çeşitli hastalıklara neden olan bakterilerle baş edemez mi? Bu bizim cildimizi evi olarak kabul eden 250 mikroorganizma sınıfından yalnızca küçük bir kısmını etkiler. Geçen sene Şubat ayında New York Üniversitesi School of Medicine’da yapılan araştırmalar, cildimizde konuk olarak yaşayan bu bakterilerin toksinleri ve diğer zararlı bakterileri yiyerek cildi koruduğunu ve onun sağlıklı kalmasını sağladığını ortaya koydu. Ne yazık ki, cildindeki iyi ve kötü bakterilerin mükemmel dengesini korumanın hiçbir kolay yolu yok. “Aşırı yıkama, az yıkama kadar problemli olabilir” diye açıklıyor Miami Üniversitesi Miller School of Medicine’da Profesör Dermatolog Leslie Baumann. Dolayısıyla eğer pırıl pırıl temizlendiysen ve hâlâ sivilceli, iltihaplı bir cildin varsa, yeniden suya sabuna dönmen gerçekten sana yardımcı olabilir. Astrenjanları bir kenara bırak ve cildini sabunsuz temizleyiciler ile tedavi et. Eğer yıllardır kullandığın sabundan vazgeçemiyorsan, kullanımını günde bire indir. Sonuçlar seni şaşırtacak.
Nemlendirme yardımcıları
Yüzünü ilk yıkamaya başladığından beri, arındırıcıların verdiği zararları kontrol etmenin çeşitli yolları bulunuyor. İlki, duşa girdiğinde suyun derecesini düşürmek. “Ilık su arındırma, serin su ise durulama işlemi için en iyisidir” diyor Dermatolog Gregory Papadeas. Suyun daha soğuk olması yeterince yağın giderilmesini önler.
Ardından, havluya elini uzatmadan önce, cildine bol miktarda losyon sür. “Yüzün hâlâ nemliyken bu uygulama en idealidir çünkü bu suyun teninde hapsolmasını sağlar. Fakat eğer daha güçlü bir bariyerin olsun istiyorsan gece ve gündüz kullandığın nemlendiriciler yeterli olmayacaktır. Özellikle soğuk havalarda ofiste ya da uçakla gidilen seyahatlerde yani kuru ortamlarda cildi günde iki ya da üç kez su ile biraz ıslatıp yeniden nemlendirici uygulama taraftarıyım” diyor Dr. Baumann. Eğer bir su molası verecek kadar vaktin yoksa cildini gün boyu nemli tutacak zengin nemlendiricili bir fondöten uygula.
Cildinin susadığını nasıl anlarsın? Her zaman cildinin kuru ve gergin olduğunu hissedebilirsin. Bunu hafife alma ve nemlendir onu. Çoğumuz bir gündüz ve gece uygulaması ve iş aralarında ekstra yüz temizliğinin ardından doymuş hissediyoruz. (Dr. Dover aynı zamanda bir nem makinesi almanı ve uyuyana kadar onu çalışır durumda tutmanı öneriyor. Fakat bunu yapmadan önce sinüs problemleri için bir doktora görünmelisin.) Gün içinde kullandığın losyonun en azından 15 koruma faktörlü olmasına dikkat et. “Güneş hasarı ile epidermis incelerek, ciltteki su kaybı değişikliğini artırır” diyor Dr. Baumann.
Nemlendirme aldatmacasını işittikten sonra, muhtemelen sen de benimle aynı şeyleri düşünüyorsun: “Fakat yağlı ve sivilceye yatkın bir cilt tipine sahibim. Tüm yüzüme bu yağlı losyonları süremem.” Gerçek şu ki, bu tavsiye herkeste işe yarar. Buna cildi bir mücevher kutusu gibi parlayanlar da dâhil. “Çok yağlı ciltler bile kuruyacaktır” diyor Texas Southwestern Üniversitesi’nde Dermatolog Profesör Doktor Erin Welch. “İşte bir sivilcenin tam ortasının korkunç bir görünüme kavuşmasının nedeni bu çünkü yağsızlık ve nemlendirme seviyeleri arasında hiçbir bağlantı yok” diyor Six Weeks to Sensational Skin’in yazarı Loretta Cilardo.
Bunun yanında akne, cilt bariyerinde berbat bir yıkıma neden oluyor. “Öncelikle, birçok kadında, kullandıkları önemli yağları ve deri hücrelerini tahrip eden, kimyasallarla bezenmiş tahriş edici ve kızarıklık yaratıcı ürünler hayal kırıklığı yaratıyor” diyor Suny Downstale Medical Center’da Dermatolog Hilary Baldwin. Bu daha fazla iltihap nedeni olan bir takım bakterilerin içeri girmesine davetiye hazırlayacak mikroskobik çatlakların oluşumuna liderlik eder. Aşırı temizleme işlemi iltihaplanmaya ve hastanın tedaviye daha hassas hale dönüşmesine sebep olur.
Bunun anlamanın en iyi yolu bir süngeri göz önüne getirmektir: Sünger kupkuru olduğunda hiç su ememeyecektir çünkü membranlar katılaşmıştır. Aynı şekilde, cildin kuruduğunda lipid matriksi sertleşir ve büzülür. Böylelikle bir hücre diğerinden uzaklaşır ki bu da kir ve bakteriler için yuva oluşumu demektir. Fakat azıcık nemlendirici eklersen, tıpkı nemli süngerin dökülen su birikintisini emdiği gibi, cildin de akne ilaçlarını daha iyi emecektir. Bu kırmızı şişlikleri yok etmek için, üzerinde “noncomedogenic” ya da “nonacnegenic” yazan ve bazı kişilerde alerjiye neden olan SD alkol, lanolin ve mineral yağlar içermeyen ürünleri tercih etmelisin.
Günün sonunda ise herkesin uygulaması gereken bir kural var: Muhakkak daha az yıkamalı, düşündüğünden daha fazla nemlendirmelisin. Sabunsuz temizleyiciler kullan ve cildin için en zengin içeriğin hangisi olduğunu keşfedene dek çeşitli losyonlar dene. “Test için en uygun bölge kulak arkasıdır” diyor Dr. Baumann. Ürünün sana uygun olup olmadığını hemen anlayacaksın. Kaşıntı, alerji veya pişik, ürünün sana uygun olmadığını gösterecek en önemli ve belirgin işaretlerdir. Eğer 10 dakika sonra hâlâ kayganlığı hissediyorsan, bu tamamen emilemediği ve senin ihtiyacına oranla çok ağır bir nemlendirici olduğu anlamına gelir.
Bak, bunun bir nemlendirici okyanusunda boğulmak gibi olduğunu biliyorum. Henüz mucize tedavi yokken, şimdilik gençliğin kaynağı bir nemlendirici tüpünde ortaya çıkıyor.
Süper emiş
Sayısız nemlendirici değiştirme silsilesinin ardından, etiketi bir kontrol et. En etkili bariyer yenileyiciler bu kategorileri içerir.
Yumuşatıcı
Güzellik dünyasının omega 3’leri olan yumuşatıcılar cildin için süper besleyici yağlardır. Lipid matriksinin, hücrelerin vücut geliştiricisi olarak kalmalarını sağlar; yağlı ve güçlü. Kısacası nemlendiricinin içinde, gliserol stearat, lanolin, shea yağı ve soya sterolleri gibi içeriklerin olmasına özen göster.
Nemlendirici
Cildinin nemi epidermis denen alt tabakada kalmaya gereksinim duyar. Nemlendiriciler ise cildinin üst kısmını nemli tutmak için bunları yüzeye doğru çeker. En fazla emilenler ise, gliserin, glikozaminoglikanlar, hiyaluronik asit, laktik asit, sorbitol ve üredir.
Kapatıcı
Avakado artıkları kadar iyi bir nemlendirici uygulamak istiyorsun: Kapatırsan daha fazla keyif alırsın. Kapatıcıların yaptığı tam olarak budur. Petrolatum en etkili olanıdır fakat biraz kayganlık hissi verebilir. İşte sana iki güçlü fakat ağır olmayan nem tutucu: Kaprilik trigliserid ve dimetikon.