FUTBOL FELSEFESİNİN MASTER YODA’SI
Cruyff Barselona’ya antrenör olarak geldiğinde, Başkan Nunez’e şunları söylemişti: “Öncelikle yapmamız gereken La Masia’ya bir öz kaynak düzeni ve altyapı inşa etmek. Siz binayı yapın, felsefi ve ruhani inşaatı bana bırakın. Orada sadece yıldız futbolcular değil, yıllarca bu kulübe hizmet edecek ortak bir felsefenin, güzel ve evrensel futbolun tohumlarını yeşertecek değerler yetiştireceğiz.
Bu fikir üzerine La Masia, Ajax altyapısı model alınarak tekrar şekillendi ve bugünkü sistem ortaya çıktı. Barselona’yı çalıştırdığı yıllarda idmanlara opera sanatçısı getirdiği söylenir. Futbolcular doğru nefes alıp vermeyi öğrensin diye. Star Wars serisini izleyenler bilir. Jedi felsefesinin de başında bir Master Yoda vardır. İşte Barselona kulübünün Yoda’sı Cruyff oldu.
Cruyff futboldan herkesten iyi anlardı ama aynı zamanda, her şeyi herkesten iyi anladığını düşünürdü. Chicago’lu bir taksiciye şehre giden en kısa yolu söylemiş, Ian Woosnam’a ritmi değiştirmesini tavsiye etmiş ve bypass ameliyatından önce cerrahıyla operasyon yöntemini tartışmış biri
Barselona’yı çalıştırdığı yıllarda Koeman’ı transfer etmişti. Koeman daha az para kazanacak olmasına rağmen bu teklifi kabul etti ve İspanya’da bir sezonda 15 gol atabilmeyi başarmış nadir defans oyuncularından biri oldu. Bu başarılı transferin ardından Cruyff, o dönem Milan’da oynayan Marco van Basten’in de aklını çelmek ister. Ve o sıralarda verdiği bir röportajda, aslında tüm oyun felsefesini bu iki oyuncu üzerinden anlatır: “Futbolda son zamanlarda şöyle bir gelişme var; artık en yaratıcı oyuncular (ki bunlar genelde forvetler oluyor) en çok koşmak zorunda olanlar. Savunma ağırlıklı futbol oynayan bir takımda, forvet için gol atma uzaklığı hemen 50 metreye çıkıyor. Ben hücum futbolu oynattığım için benim forvetlerim sadece 15 metre koşmak zorundalar, tabii aptal değillerse ya da uyumuyorlarsa. Marco van Basten’i isteme sebebim bu. Bütün antrenörler çok koşmaktan söz ederken, ben çok koşmayın diyorum. Futbol beyninizle oynadığınız bir oyundur. Doğru zamanda doğru yerde olmak zorundasınız, ne daha erken ne daha geç. Benim hücum oyuncum bire bir kaldığında hep şöyle derim: ‘Bunu tek başına halletsin. İlk olarak onun yoluna çıkabilirsiniz, ikincisi de ikinci bir hücum oyuncusu olarak oraya gittiğinizde, rakibin de ikinci bir defans oyuncusunu yanınızda götüreceksiniz demektir. Ve ikiye iki, bire birden daha zordur.’”