D vitamininin iyi ve sağlıklı yaşam olgusuyla ilişkisine gelince, nedenleri ve etkileri konusunda tipik şekilde kafa karıştırıcı bir tabloyla karşılaşıyoruz. Nasıl mı? Sırf depresyon ve kalp rahatsızlığı yaşayan kişilerin D vitamini seviyeleri düşük çıkıyor diye, bu eksikliğin hastalıkların kaynağı olduğu ileri sürülemez.
Bir semptom, sebeple aynı şey değildir. Aslına bakarsan, güncel araştırmalar D vitamini ile ilişkilendirilen neredeyse her iddiayı çürüttü. İster astımı iyileştirmek için, isterseniz depresyonu atlatma veya kanser riskini düşürme umuduyla kullan; büyük ihtimalle paranı boşa harcıyorsun. Üstelik sağlığını riske atıyor da olabilirsin. Çünkü D vitamini düşkünlüğü bizi başka bir tehlikeye sürüklüyor: Aşırı dozda almak.
Söz konusu faydalı bir vitamin olsa da, dozunu kaçırdığınızda, ihtimal dışı bırakmaya çalıştığınız bir hastalıktan daha fazla sorun yaratabilirsiniz. D vitamini yağda çözünebiliyor ve vücutta
depolanıyor. Yani, her gün tavsiye edilen günlük ihtiyacının yüzde 5000’ine denk gelecek bir D vitamini takviyesi almanın ideal bir doz olduğunu söylemek epey güç. Aksine, seni birkaç
aya kalmadan ciddi sağlık sorunlarıyla (kusma, böbrek taşı vb.) baş başa bırakacak bir saatli bomba yutmuş oluyorsun.
Yakın zamanda yürütülen ve D vitamininin tahtını sallandıran en iddialı araştırma ise, East Anglia Üniversitesi’nden geliyor. D vitamininin kalp sağlığını geliştirdiğini savunan önceki araştırmaların aksine, uzmanlar bu vitaminle kalp arasında tamamen rastlantısal bir ilişki olduğunu öne sürüyor. Aslına bakarsan, D vitamini eksikliği bir risk faktörü olmaktan
ziyade, farklı sorunların bir tür göstergesi olarak kabul edilebilir. Örneğin, günün 10 saatini güneş almayan bir ortamda, sandalye tepesinde geçirdiğin anlamına geliyor olabilir. Takviye alarak D vitamini seviyeni kısa vadede yükseltsen de, altında yatan sorunları uzun vadede çözmüş olmazsın. Özetle, eğer takviye kullanmaya kararlıysan, pazarlama taktiklerine kapılmadan bunu akıllıca yapmalısın. Ayrıca hava kapalı olsa bile D vitamini almana engel değil. Bulutlu bir gökyüzünün altında yapacağın kısa bir yürüyüşle, vücudun ihtiyacı olan D vitaminini üretebilir.