Sizin deyişinizle trail koşularına aşık olmanızı sağlayan şey neydi?
Aşık olmak ve aşık olunmak ortak bir duygu hali, spiritüel bir bağ gerektirir, bazen açıklaması zordur. Bazen karşı taraftan karşılık almasanız da aşkınızın peşinden koşarsınız. Dağları dize getirmek hayli zor. Benim için tedavi olarak başlayan şey takıntıya, bağımlılığa, kendini keşif yolculuğuna evrildi ki, bunlar da aşkın bileşenleridir.
Tabiatın kucağında kat ettiğiniz yüzlerce kilometrenin sonunda nereye varıyorsunuz?
Sükunete.
Uzun koşularınızda zihninizi okuyabilsek, neler görürüz?
Gündüz düşü görmeye bayılırım. Koşarken nasıl da Kapadokya Ultra Trail’ini birinci olarak bitirdiğimi, Everest yarışında nasıl Killian’ı yendiğimi, Western State parkurunda Jim Wamsley kadar hızlı koştuğumu ama kaybolmadığımı falan görürsünüz. Bu hayaller az evvel ismini zikrettiğim iki koşucu kadar iyi olmasam da, yarışın zorlu anlarını unutmamı sağlıyor.