Daha Sağlıklı Bir Yaşama Koş

Bugüne kadar yurtiçi ve yurtdışında düzenlenen birçok maratona katılmış olan eczacı Ayşegül Birlik, aynı zamanda Türkiye’de pek de bilinmeyen spor eczacılığını geliştirmek adına çalışmalar yürütüyor. Her seviyeden sporcuya beslenme ve sağlıklı yaşam üzerine danışmanlık da veren koşucu, New Balance ile beraber çalışarak koşucuların doğru ayakkabıyı seçmelerinde onlara yardımcı oluyor. Biz de koşu geçmişi ve yürüttüğü çalışmalarla ilgili merak ettiklerimizi kendisine sorduk.

Öncelikle koşucu kimliğinizle başlayalım. Koşmaya ne zaman ve nasıl başladınız?
Koşu hayatım 2010 yılında Londra’da yapılan 10 km’lik şehir koşusu deneyimiyle başladı diyebilirim. Bunun öncesinde 5 km’lik denemelerim olmuştu, ancak Londra’daki koşu deneyimi bana daha fazlasını yapabileceğimi göstermiş oldu. Şehrin coşkusu, muhteşem organizasyonlarla artan heyecan ve bitiş çizgisine geldiğimde hissettiğim mutluluk, beni daha büyük hedefler için motive etti. Daha sonrasında da, yurtiçi ve yurtdışında birçok resmi yarı maraton ve dört tam maraton koştum.

Birçok maratona katıldınız. Aralarında en keyif aldığınız hangisi oldu?
2015 yılında koştuğum Paris Maratonu sanırım en keyiflisiydi. 40 bin küsur koşucunun aynı anda Champs-Élysées bulvarını tamamen doldurmasını ve hiç bir karışıklık ve izdihama yer vermeyen süper bir organizasyon içerisinde yaşadığım atmosferi hatırladıkça hala heyecanlanıyorum. Yarışın başından bitiş çizgisine kadar 42.2 km boyunca, yol kenarında hiç boşluk kalmamacasına maratoncuları destekleyen seyirciler, müzik grupları ve hatta çocukların ilgisi, gücüme güç katan motivasyon sebepleriydi. Oldukça bilinçli ve kapsamlı bir şekilde hazırlandığım bir maratondu ve en iyi derecemi yapmıştım (04.37). Parkur ve coşku da güzel olunca bir maratoncu başka ne isteyebilir ki?

Unutamadığınız bir maraton anınız var mı?
2013 yılında koştuğum Lyon Maratonu’na, yarı maraton koşmak için yazılmıştım. Ama yarıştan bir gün önce bunu yapabileceğimi hissettiğimde, mesafemi değiştirmek istedim. Yarış organizasyonu geç bir talep olduğu için haklı olarak bu isteğimi kabul etmedi. Çok iyi antrenman yapmıştım ve Lyon’a yarış tarihinden 1 hafta önce geldiğim için çok da iyi dinlenmiştim. Mental olarak da çok iyi hissediyordum. Adeta “runner’s high” denilen halde geziyordum. Tüm bu enerji, tahmin ettiğim ama emin olamadığım bir şekilde yarış günü beni 42.2 km’lik bitiş çizgisine götürdü. İnanamıyordum ama yapmıştım. Listede sadece yarı maraton derecem görünüyordu. Ancak üzülmedim, çünkü saatimin rakamları benim için çok daha önemliydi; kendi rekorumu kırmış ve bir maratonu daha bitirmiştim. Bilinçli hazırlıklarım sayesinde elde ettiğim bu başarı benim için tarif edilemez bir gurur ve mutluluk kaynağı olmuştu.

Spor eczacılığı birçok insan için oldukça yeni bir kavram. Biraz ne olduğundan bahseder misiniz?
Dünya çapında eczacılığın yeni uzmanlık dalı olarak yükselen spor eczacılığı, sporcu sağlığı, performans, sporcu takviyeleri ve doping konularının ötesinde, herkes için aktif yaşam, sağlıklı beslenme, madde bağımlılığı ile mücadele, özel hasta grupları için egzersiz reçeteleri, medikal ürün danışmanlığı, koruyucu eczacılık gibi önemli sorumluluk alanlarını bir araya getiren multidisipliner bir daldır.

Gelişmiş ülkelerde eczacılar, özel sertifika programlarıyla detaylı eğitimlerden geçerek, profesyonel ve amatör sporculara ve çeşitli hasta gruplarına bireysel danışmanlık hizmeti verebiliyorlar. Bizler de Türkiye’de spor eczacıları olarak, bu bilincin yerleşmesi ve danışanlarımıza yaşam kalitelerini yükseltecek yeni fırsatlar sunabilmek için sıkı bir şekilde çalışmaya devam ediyoruz.

Bu konuda batıdaki ülkelerle kıyaslandığımızda ne durumdayız? Farkındalığı artırmak için ne gibi çalışmalar yapılıyor?
Şu an Japonya ve İngiltere’de, o ülkelerin sağlık bakanlığı ve eczacı örgütleri, ortak sertifika programlarıyla spor eczacıları eğitiyor. Bu kişiler, ulusal ve uluslararası müsabakalarda spor eczacısı kadrolarında birebir görev alarak medikal ekiplere destek hizmeti veriyorlar. JADA (Japonya Anti-Doping Ajansı) programı, 2009 yılından beri ciddi anlamda spor eczacılığı sertifikasyon programını yürüten dünyadaki ilk ve en iyi örnek.
2012 Londra olimpiyatlarında, olimpiyat köyünde kurulan eczane de bu alanda güzel bir örnek teşkil ediyor. Organizasyon öncesi yetiştirilen 100 gönüllü eczacı, oyunlar boyunca tüm atletlerin reçetelerini karşılayarak, reçeteli ve reçetesiz kullanacakları tüm ilaçlarını kontrol edip, oluşturulan protokoller doğrultusunda yasaklı madde uyarı ve bilgilendirmeleri yaptılar. Sporculara beslenme, kullandıkları veya kullanmak zorunda kaldıkları ilaçlar ve takviyeler hakkında danışmanlık verdiler.
Mevcut durumda, ülkemizde spor eczacılığı henüz bir proje halinde. Bu alana ilgi duyan eczacılar olarak, eczanelerimizde sunduğumuz hasta danışmanlığı hizmetinin kapsamını aşağıdaki şekilde genişletmiş bulunuyoruz:
• Doping sayılabilecek ilaç ve gıda takviyeleri konusunda sporcuları bilinçlendirmek
• Uluslararası protokoller ışığında sağlıklı besin önerileri ve bünyeye uygun gıda takviyeleri tavsiyeleri sunmak
• Bilinçsiz ergojenik kullanımının önüne geçerek sporcu sağlığını ve başarısını korumak
• Spor sakatlanmalarına karşı koruyucu eczacılık hizmeti sunmak
• Madde bağımlılığıyla mücadele amacıyla gençleri spora teşvik etmek
• Temiz spor bilincine katkıda bulunmak amacıyla doping ve steroid kullanımının sağlığa zararları konusunda farkındalık yaratmak
• Medikal ve ortopedik ürün danışmanlığıyla sporcu sağlığı desteklemek
• Egzersiz reçeteleri için diğer sağlık profesyonelleriyle işbirliği içinde olmak
• Sporcuları gerekli hallerde ilgili uzman hekimlere yönlendirmek

Doğru takviyelerin kullanımı spor performansı açısından ne kadar önemli sizce?
Sporcu, kendisi için en uygun takviyeleri seçmek ve nasıl kullanacağını bilmek zorundadır. Hedef ve vücudun ihtiyaçlarına göre yapılan doğru takviye seçimleri, sporcuyu hem performans hem de sağlıklı bir metabolizma işleyişi yönünden destekleyecektir.
Vücudun ihtiyaçlarını ve takviye edilmesi gereken eksiklikleri gidermeden vücudu ağır egzersiz ve antrenman stresi altına sokmak, hücresel düzeyde hasar oluşması anlamına gelen oksidasyona yol açar. Bu hasarın zamanla birikimi sporcuya bir noktada problem yaşatacaktır. Yeterli ve doğru takviye alınmazsa, güç ve performans kayıplarından kas ve organ hasarlarına kadar ciddi sonuçlar görülebilir. Önemli olan, oluşabilecek hasarları öngörmek ve sporcunun uygun takviyelerle desteklenmesini sağlamaktır.

Birçok profesyonel ve amatör sporcuya aktif hayat, beslenme şekli ve gıda takviyeleri konusunda danışmanlık veriyorsunuz. Sizden bu yardımı alanların hayatlarında ne gibi farklılıklar yarattığınızı düşünüyorsunuz?
Dünya Sağlık Örgütü’nün açıkladığı, en çok ölüme sebep olan hastalıkların başında kardiyovasküler (kalp-damar) hastalıklar ve diyabet (şeker hastalığı) geliyor. Dünya genelinde yılda 60 milyona yakın insan ölüyor ve bu ölümlerin %70’i bu tarz kronik hastalıklardan kaynaklanıyor.
Bu iki ölümcül hastalık da dahil bir çok hastalıktan korunmak için hareketli bir yaşam ve dengeli beslenme şartı, artık bilinen bir gerçek.
Dolayısıyla, haftada 3-4 gün, orta seviyede bir yürüyüşle kolaylıkla başlatılabilecek aktif bir yaşamın sürdürülebilirliği, sağlık açısından da çok büyük önem taşıyor.
Benim bu aşamada dikkate aldığım ilk nokta, spor yapan bireylerin vücut yapısal eksikliklerinden ve metabolik durumlarından (varsa hastalık ve/veya ilaç kullanım verileri) yola çıkarak performans/enerji endeksine göre ihtiyaçlarını belirlemek.
İlk etapta, bir takım ölçüm ve analizler sonucunda, vücudun eksiklikleri ve ihtiyaçları belirlenir. Daha sonrasında, bireysel analiz ve değerlendirme sürecinde sporcunun antrenman şiddeti, ve beslenme şekli de sorgulanır. Profesyonel sporcular için sporcunun antrenörü, doktoru ve diyetisyeniyle de görüşmeler yapıyoruz. Arzu eden sporcularımıza genetik test yaparak vitamin ve aminoasit profil detaylarını da çıkarabiliyoruz. Bu konuda hizmet veren bir merkezin danışman eczacısı olarak VitaPerformans testi ile sporcularımızı bilgilendiriyoruz. Önerilen takviye ürünler genetik yapılarına uygun olduğu için, bireysel biyoyararlanımı en fazla olan ürünlerin seçilme şansı da artıyor. Böylece tüm bu ayrıntılı verilerin ışığında, önerdiğimiz gıda ve performans takviyeleri, tamamen sporcuya özel oluyor.

NB ile bir partnerliğiniz söz konusu. Bu konuda bilgi verebilir misiniz?
New Balance, dünyada ve ülkemizde, özellikle koşu sporuna destek veren çok önemli bir marka. Sporcuların adım şekillerine ve vücut tiplerine göre farklı teknolojilerle özel olarak geliştirdiği ürünleri ile sporcu performansını maksimuma taşıyor. İşbirliğimiz çerçevesinde, aktif bireylerin sağlıklı spor için danışabilecekleri bir eczacı olarak yer alıyorum.
Bu hizmetimize yakın bir zamanda başlattığımız danışmanlık günleriyle devam ediyoruz. Şu an isteyen herkes New Balance Suadiye ve Zorlu Center mağazalarından danışmanlık için randevu alabilir.

BENZER YAZILAR