“Başarılı performansın en önemli etkenlerinden birinin kendine güven olduğunu öğrendim. Çünkü kazanmak kafada başlıyor.”
Avrupa Şampiyonası’nı nasıl değerlendirirsin?
EuroBasket’te tüm dünyaya Türkiye’nin güçlü bir takım olduğunu ve diğer ülke takımlarını yenebileceğini gösterdik. İspanya ve Sırbistan maçları belki biraz zorlu geçti ama İtalya ve Almanya karşısında çok iyi oynayıp gruptan çıkmayı başardık. Tabii ilk üçte çıkabilseydik çok iyi olurdu; Fransa ile eşleşme durumumuz vardı ki, öyle de oldu. Son dakikada az farkla kaybettik. Türkiye A Milli Basketbol Takımı olarak ilerisi için çok iyi sinyaller verdik. Hem genç hem de çok enerji dolu bir takımdık.
Bu kadronun geleceğini nasıl görüyorsun? Hedefleriniz neler?
Çok genç bir kadroyduk ve ilk kez böyle bir yapılanma içerisinde oynadık. Çok iyi takımlara, çok iyi oyunculara karşı oynadık. Önümüzde Olimpiyat elemeleri var. Umarım Olimpiyatlar’a tekrar katılma hakkını elde ederiz. İlk hedefimiz 2016 Olimpiyatları’na katılmak. Gruptan rahatlıkla çıkacağımıza ve Türkiye’yi en iyi şekilde temsil edebileceğimize inanıyoruz.
Rakip takımları nasıl buldun?
Rakiplerimiz arasında bizim kadar genç bir takım yoktu. Hepsi en iyi, en tecrübeli oyuncularıyla turnuvada yer aldı ve biz genç bir takım olarak onlara kafa tutmayı başardık. Gösterdiğimiz performansla çok iyi bir Avrupa Şampiyonası geçirdik.
Belki Türkiye için şanssız bir turnuva oldu ama sen, oyununla turnuvanın en dikkat çeken oyuncularından biri oldun. Kendi performansını nasıl değerlendiriyorsun?
Zaten turnuva öncesinde baş antrenörümüz Ergin Abi de bana çok güvendiklerini, bu yıl uzun süre oynatacaklarını söylemişti. Gerçekten öyle de oldu. Bana çok güvendi, özgüven kazandırdı. İtalya, Almanya, Sırbistan ve İspanya maçları benim için gerçekten çok çok önemli maçlardı ve bana maç içinde sürekli özgürlük tanıdı. Beni hep destekledi, daha iyiye gitmemi sağladı. Gerçekten bu turnuva beni çok çok yukarılara çekti.
O özgürlük sana maçlarda nasıl bir katkı sağladı?
Genelde genç oyuncular tecrübeli oyuncuların yanında çok fazla sorumluluk alamaz. O yüzden ben bu sene özellikle çok fazla sorumluluk aldım. Bu durum bana büyük özgüven getirdi ve başaracağıma inandım. Bu turnuva benim için büyük bir tecrübe oldu.
Bosna’da yaşadığın dönemde basketbolun senin için hobi olduğunu söylemişsin. Daha sonra İstanbul’a gelmende Anadolu Efes’in bir etkisi oldu mu? Buraya geliş hikâyen nasıl ilerledi?
5 yaşında basketbola hobi olarak başladım ve hiçbir amacım yoktu. Basketbola başlamadan önce kirli sepetine çorap atmışlığım vardır. Sadece enerjimi atmak için idmanlara gidiyordum. 2006-2007 senesinde Anadolu Efes’ten bizi izlemeye geldiler, beni ve abimi beğendiler ve üç günlüğüne İstanbul’a davet ettiler. Üç gün sonra Bosna Hersek’e döndük ve haber beklemeye başladık. Aradan bir buçuk ay geçtikten sonra hala bir haber gelmeyince, herhalde başaramadık diye düşündük. Yine de güzel bir tecrübe oldu diye moral verdik birbirimize. Tam o gün bunu konuşurken
Türkiye’den telefon geldi. “Sizi çok beğendik, her şeyinizi bırakıp Türkiye’ye gelmenizi istiyoruz. Biz sizin için her şeyi ayarlayacağız” dediler. Gerçekten de öyle oldu. Sadece babam işini hemen bırakamadı, Bosna’ya gidip geldi. Ben, annem ve abim hemen Türkiye’ye taşındık.
Bir anda Türkiye’ye gelmek nasıl bir histi, alışmakta zorlandınız mı?
Gerçekten de bizim için çok zor oldu. Çünkü İstanbul çok büyük bir şehir. Türkçemiz çok iyi değildi, özellikle de ben okula giderken çok zorlanıyordum. Sürekli babamı arıyordum çünkü o an ona ihtiyacımız vardı. Abimin lisansla ilgili sıkıntıları oldu, annem çok üzüldü. Ben maçlarda oynuyordum, o sadece idman yapıyordu. Ama iki sene sonra lisansı aldığında her şey daha iyiye gitmeye başladı. Babam Makedonya’da, annem Sırbistan’da oynadı. İkisi de basketbolu çok sever ve sürekli evde basketboldan bahsederiz. Ben de basketbola onların sayesinde başladım. Aslında Türkiye’ye geldikten sonra profesyonel olarak düşünmeye başladım.
İlk olarak ikinci ligde Pertevniyal forması giydin. Bu süreçte nasıl tecrübeler kazandın?
Şu an baktığımda, ikinci ligin gerçekten zor bir lig olduğunu anlıyorum ki, zaten artık birinci lig oldu. Orada iki sene boyunca oynadım ve büyük tecrübeler kazandım. Birinci lig gibi iyi takımlar vardı ve çok sert bir ligdi. Ayak uydurmaya çalıştıkça kendimi daha iyi hissettim.
İkinci ligdeyken, bir anda Avrupa’nın en prestijli takımlarından birinde oynamaya başladın. Bu yükseliş üzerinde baskı yarattı mı?
Türkiye’ye aile olarak geldik. Annem ve babam tüm işlerini bıraktı. Okulumuzu bıraktık. Tabii ailemi hayal kırıklığına uğratmamak adına, bunun baskısı biraz vardı üzerimde. Sonuçta bir karar vermek zorundaydık ve risk aldık. Gelip başaramayabilirdim de. Ben baskı altında olmayı ve sorumluluk almayı çok seviyorum. Başarmak için risk almak ve bir şeyleri önce kafada bitirmek gerekiyor. Kendine güvenmen ve kafanın rahat olması çok önemli.
Anadolu Efes son yıllarda farklı bir yapılanma içine girdi. Pek çok genç oyuncuyla ve Ivkoviç gibi bir koçla yeni bir yol belirledi. Ivkoviç’in senin ve takım arkadaşların için önemi nedir?
Ivkoviç, Anadolu Efes’teki tüm genç oyuncular için büyük bir şans. Tüm dünya Ivkoviç’in neler yaptığını, neler başardığını biliyor. Bizim tek yapmamız gereken şey, çok çalışmak ve sürekli
kulağımızın onda olması. Ne söylerse söylesin bizim kötülüğümüz için değil, iyiliğimiz için söylüyor. Özellikle maçlarda gençlere çok büyük bir şans ve özgürlük veriyor. Bundan önce Sırbistan Milli Takımı’nda da genç oyuncularla aynı şekilde çalışıyordu. Ve biz bu şansı en iyi şekilde değerlendiriyoruz diye düşünüyorum. O yüzden geçen seneden bu seneye baktığımızda, genç oyuncular olarak büyük adımlar attık diyebilirim.
Geçtiğimiz yıl yeni kurulmuş bir kadroyla Euroleague’de oldukça başarılı bir sezon geçirdiniz. Hem geçen sezonu, hem de yaptığın bloklar sayesinde cesaretinle adından söz ettirdiğin Real Madrid serisini değerlendirir misin?
Real Madrid serisi benim için tüm sezon boyunca oynadığım en iyi seridir. Hem Madrid’de hem İstanbul’da dört maç boyunca gerçekten çok keyif alarak oynadık. Atmosferi asla unutamam, inanılmazdı. Seyircilerimiz Real Madrid taraftarlarına sürekli baskı uyguladı. Bence Madrid’de bir tane maç kazansaydık, Final Four’a da gidebilirdik. Burada iki maç kaybedeceğimizi düşünmezdim ben. Ama işte sizin de dediğiniz gibi, yeni takım, tecrübesi biraz az. O yüzden kaybettik Real Madrid maçlarını. Ama genel olarak geçen sene çok iyi bir sezon geçirdik. Bütün hedeflerimizi tutturduk. Ve bu sezon daha büyük hedeflerimiz var. Umarım bu sene daha iyi olacağız.