Deniz mahsullerine beslenme planında hiç yer vermediysen, beynin zarar görmüş olabilir mi? İşte bu sorunun cevabı haberimizde!
Paniklemene gerek yok. Zengin bir beslenme düzeni oturtan veganlar, balığa erişimi az olan ülkelerde yaşayanlar, deniz ürünü yerine kuru yemiş ve tohum yiyenler muhtemelen sorun yaşamıyor. Beyni destekleyen gıdaları balık dışında başka kaynaklardan da alabilirsin.
Balık, Omega-3 yağları ve D vitamini barındırıyor. Vücudumuzun üretemediği esas yağ asitleri olan Omega-3’ü gıdalardan almak zorundayız. Omega-3 hem ruh hâlimizi ve kavrayışımızı kontrol ediyor, hem de Alzheimer gibi beyinsel hastalıkları önlüyor. Aynı zamanda antienflamatuvar özelliklerinden dolayı kalp rahatsızlıklarına karşı korunmamız için de çalışıyor. Omega-3 yağ asitlerini balık dışında keten tohumu, ceviz, chia tohumu ya da gıda takviyelerinden alabilirsin. Ruh hâlini düzenleyen, yorgunluğa ve kemik sağlığına iyi gelen, bağışıklık sistemini destekleyen D vitaminini ise yumurta beyazı ya da sütten alabilirsin. Tabii yine de balığı beslenme planına eklemen senin için avantajlı olur çünkü balık bunların hepsini bol miktarda, doğal olarak içeriyor.
O yüzden şimdi sana ne söyleyeceğimi muhtemelen tahmin edeceksin: Balığa yeniden şans vermelisin! Damak zevkin zamanla değişebilir, o yüzden belki şu dönemde sevebilirsin. İlla çiğ istiridyeleri yutman ya da yağlı uskumru veya morina gibi balıkları yemen gerekmiyor. Levrek ya da dil balığı gibi beyaz etli, daha hafif balıklarla başlayabilirsin. Ya da bir parça ızgara somon deneyebilirsin. Balığın damak tadına hitap etmesi için tamamen pişir ya da ekmek kırıntıları ve parmesana batırarak pişirmeyi dene. Deniz mahsulü sevmeyenler genelde karidesi sever. Kısacası sevdiğin tatlardan oluşan yeni bir dünyayı keşfedebilirsin.
Keri Glassman, Diyetisyen, NutritiousLife.com’un kurucusu ve The New You (and Improved!) Diet kitabının yazarı