Bir adamın 2000 yılında evinin garajında başlattığı bir fitness akımı, bugün yüzbinlerce insanın hayatını değiştiren bir spor oldu.
Son yirmi yıla baktığınız zaman, birçok farklı spor branşının büyük bir çıkış yakaladığını, binlerce insanı peşinden sürüklediğini ancak kısa bir süre sonra da yavaş yavaş fitness sahnesinden çekildiğini görürsünüz. Greg Glassman evinin garajında başlattığı yeni bir spor disipliniyle ortaya çıktığında, birçok sporsever CrossFit’in kaderinin de diğerlerinden farksız olacağını düşünüyordu, ama olaylar hiç de öyle gelişmedi. Bugün CrossFit, dünyanın dört bir yanında kurulan binlerce box’uyla, yüzbinlerce insanın hayata bakışını ve yaşam tarzını değiştiren gerçek bir spor dalı haline geldi. Dünyanın her yerinden birçok sporcu, her yıl düzenlenen CrossFit Games’e katılmak için çalışıyor.
Şubat sayımızda da bahsettiğimiz gibi, bu kusursuz fırtına hakkında birçok farklı belgesel bile çekildi. Peki CrossFit’i diğerlerinden farklı kılan ve bu kadar
insanı peşinden sürüklemesini sağlayan nedir?
Bu soruya yanıt bulmak için Ataşehir Nidakule’de bulunan CrossFit Balaban’a gidiyorum. Hafta içi bir öğlen arası olmasına rağmen içerisi oldukça kalabalık. Birçok kadın ve erkek öğlen arasında arkadaşlarıyla güzel bir yerde yemek yemektense ‘WOD’a girmeyi’ tercih etmiş. Aslında CrossFit’i özgün kılan en önemli faktörlerden biri bu. Bir süre bu spora gönül veren, daha sonra kelimenin tam anlamıyla bir CrossFit neferi oluyor ve tüm hayatını gerçek bir elit atlet gibi yaşamaya başlıyor. CrossFit Balaban’ın kurucusu Ertan Balaban, bu spora Türkiye’de en çok emek vermiş isimlerden biri. İlk olarak 2013 yılında CrossFit box’ını açan, sonra hem İstanbul’da hem de Kıbrıs’ta açtığı yeni şubelerle bu sporun yayılmasında önemli katkılar sağlayan Balaban’ın ‘ustalık eseriyse’, içinde
bulunduğumuz ve yeni açılan bu tesis. Burası klasik bir box’dan çok bir spor kompleksini andırıyor. CrossFit bölümü dışında aletli pilates bölümü, spinning stüdyosu, fizyoterapi odası, dövüş sporları ve Jiu-Jitsu bölümüyle, çok alışık olduğumuz bir box değil burası. Ertan Balaban bize bu tesisi gezdirirken, onun için CrossFit’i farklı kılan ve her geçen gün daha fazla insanı cezbetmesinin sırrının ne olduğunu soruyorum. Cevabı tabii ki hazır: “Öncelikle CrossFit’in dünyada bu kadar ilgi toplamasının nedeni insanlara zamandan kazandırması. Artık modern dünyada kimsenin günde 2-3 saatini spora ayıracak vakti yok. Eğer CrossFit yapıyorsanız, 30-60 dakika arası bir sürede, sağlam bir antrenman yapıp duşa girmiş oluyorsunuz. Bununla beraber birçok insanı CrossFit’in doğasında yer alan takım dayanışması da cezbediyor. Hem diğer sporculardan destek görmek hem de her WOD’da başınızda bir antrenörün bulunması sporcuların işine geliyor. Dahası, düzenli olarak CrossFit yapanlar gerçekten çok hızlı sonuçlar alıyorlar ve bunu çok net bir şekilde hissediyorlar.” Aslında bu değişim, Cross-Fit için aynı zamanda gerilla bir reklam kampanyası görevi görüyor. Fiziksel olarak ciddi bir dönüşüm sağlayan insanların, çevrelerine bunu CrossFit ile başardığını söylemesinden daha iyi bir reklam olamaz.