Güneş koruma faktörü (SPF) beklediğin kadar kusursuz olmayabilir.
Görünüşe göre ‘doğal’ olarak tanımlanan güneş koruma kremleri seni tehlikeli UV ışınlarından koruyamıyor olabilir. Consumer Reports ‘un yeni araştırmasına göre mesele kendini güneşten korumak olduğunda, bu mineralli ürünler (sadece titanyum dioksit ve çinko asidi içeren) ancak vasat olarak tanımlanabilir.
Araştırmacılar 4 sene boyunca 30 ya da üstü SPF’ye sahip (Amerikan Dermatoloji Akademisi tarafından önerilen minimum oran) 140 ayrı ürünü test etmiş.
Bilim insanları bu doğal güneş koruyucuların ancak %26’sının etiketlerinde yazan cilt koruma faktörü iddialarını gerçekleştirebildiğini söylüyor. Kimyasallarda ise bu oran %52.
Peki neden? Mineral güneş koruyucular cildinin üst tabakasında kalır ve güneş ışınlarının yönlerini saptırmaya çalışır. Kimyasal ürünler ise cilde nüfuz eder. Bu doğal kremlerin kolayca cildinden kaybolabileceğini gösterir.
Ayrıca UV ışıkları sinsice bu yüzeysel partikülleri aşıp, derine zarar verebilir.
Araştırmacılar, güneş ışınları yüzünden yaşanabilecek cilt kanseri riskinin, koruyucunun içeriğinden dolayı yaşadığımız korkudan daha büyük olabileceğini söylüyor.
Hangisini seçersen seç, bir shot bardağını dolduracak kadar krem kullan ve 2 saatte bir yenile. Özellikle de melanomanın sık rastlanabildiği baş, boyun, sırt ve dudak gibi bölgelere.
Tabii sadece de güneş kremlerine güvenme. Hiçbirisi UV ışınlarından %100 koruma sağlayamayacaktır. Şapka ve güneş gözlüğünü eksik etme.
Özellikle sabah 10’dan, öğlen 4’e kadar, güneş ışınlarının en tehlikeli olduğu saatlere dikkat etmelisin.