DOĞRU KELİMELERİ BULMAK

Hayatın tuhaf anlarında doğru kelimeleri bulmak zordur… O korkutucu diyalogları kazasız belasız atlatabilmek için okumaya devam et…
Parti ve kokteyllerde hoş beş yapmakta, iş görüşmelerinde laf yapmakta, arkadaşlarımıza iltifat etmekte üstümüze yoktur. Ama kimi zaman öyle durumlara düşeriz ki, iki lafı bir araya getirmekte zorlanırız. Böyle hallerden sıyrılmak, kurnazlık, beceri ve Pentium 4’ten daha hızlı çalışan bir zekâ gerektirir… Farklı senaryolarda nasıl davranman gerektiğini bilmende fayda var…
Yakın arkadaşlarından birinin annesi vefat etti. Ne söylersin?
A. “İnan çok üzgünüm. Nasıl hissettiğini anlıyorum.”
B. “İnan çok üzgünüm. Yapabileceğim bir şey varsa lütfen beni ara.”
C. “İnan çok üzgünüm. Yarın sana en sevdiğin kekimden yapıp geliyorum!”

C doğru cevap olmalı.
Annesi vefat etmiş kişi o kadar kederli olacak ki, senden nasıl bir yardım istemesi gerektiğini bile düşünemez. Zaten kederli olan bir insana üzüntünü ifade etmen ne işe yarayacak ki? Böyle boş gevezelikler etmektense ona ev işi ya da çocuğuna bakmak konusunda yardımcı olman daha mantıklı. Association for Death Education and Counseling’in başkanı Sherry Schachter, belirli bir yardım şekli önererek daha yardımcı olacağını söylüyor. Karşındakinin kendini ifade etmesine izin ver. Sen de sırf gevezelik etmektense vücut dilini kullanmaya özen göster. Doktor Schachter, yakın durmanı ve ona eğilmeni ama asla sarılıp dokunmamanı öneriyor: “Ellerin onun ellerine yakın dursun, uzanıp tutmak isteyebilir.”
Yanında çalışan eleman zam ya da terfi etmek istiyor, sen ise buna karşısın…
A.
“Berk, konuşmalıyız…”
B. “Buraya üç sene evvel geldiğinde…”
C. “Seni insan kaynaklarından Rıza Bey’le tanıştırayım.”
B Ona kötü haberi birdenbire verirsen hemen savunmaya geçecek ve morali bozulacak. Sen ise onu sakinleştirmek ve ileride de takımın verimli bir elemanı olarak devam etmesini sağlamaya çalışıyorsun. Konuşmanı bir hikâye metni gibi düşün: Önce işe girdiğinden beri nasıl ilerlediğini anlat. Sonra da pozitif katkıları ve hangi konularda gelişme göstermesi gerektiği üzerinde dur.
“I Don’t Know What to say: How to Help and Support Someone Who is Dying” isimli kitabın yazarı Robert Buckman, olayları kronolojik sıraya koyarak ele almanı öneriyor. Böylece karşı taraf seni daha kolay takip edecektir. Söyleyeceklerin, bir tokat gibi değil mantıklı bir açıklama olarak algılanmalı. Elemanın olayı asla kişiselleştirmemeli: “Benim görevim sana şunu açıklamak…” diye söze başlayabilirsin. Bu arada her an kafana inebilecek objelere karşı dikkatli olmayı da ihmal etme…
Sana iş vermesi mümkün bir kişi ya da gelecekteki kayınvalidenle tanışmak üzeresin. Onun üstünde nasıl kalıcı bir etki bırakırsın?
A.
Giderken söylediğin sözlerle.
B. Güçlü bir el sıkış ve göz temasıyla.
C. Araya iltifatlar sıkıştırarak.
A Onu, görüşmenin başında değil sonunda etkilemelisin. Speaking Your Mind in 101 Difficult Situations kitabının yazarı Don Gabor, insanların her tanıştırılmayı bir fırsat olarak görüp karşısındakini etkilemeye çalıştığını söylüyor. Tabii ki sıkı bir el sıkışma, göz teması ve hoş muhabbetle herkesi etkileyebilirsin ama burada en önemli nokta ayrılırkenki kısımdır. Diyalogun içinden belirli bir nokta seçip ayrılırken tekrar o konuya dön. Böylece konuştuğun kişi dinlediğini anlayacaktır.

İş arkadaşın şahane bir sunum gerçekleştirdi. Onu nasıl tebrik edersin?

A.
“Bravo!”
B. “Duruşun çok asildi, çok etkilendim.”
C. “Paris Hilton esprisi çok iyiydi!”
B Bravo demek hiç de akılda kalıcı değil, Paris Hilton şakası ise dinleyicilerin yüzde 99’unun ilgisini çekmiştir zaten. Etkili bir iltifat yapmak istiyorsan duruş, ses tonu ya da araştırdığı istatistiklere değinmelisin. Detaylara gönderme yaparsan karşındaki senin dikkatli bir dinleyici olduğunu anlayacak ve daha çok hoşuna gidecek.
Barbekü partisinde, kayınvalidenin yemek pişirme kabiliyetini eleştiriverdin. Nasıl telafi edersin?
A.
Kor alevler üstünde yalınayak yürürsün.
B. Gecenin geri kalanında saatte 25 kez özür dilersin.
C.Kahkahayla geçiştirirsin.C Anında özür dile ama fazla abartma… Masum bir gafın üstünde gereğinden fazla durursan durumu daha da büyütürsün. Full Frontal PR: Getting People Talking About You, Your Business or Your Product kitabının yazarı Richard Laermer, hatayı yapar yapmaz hemen özür dilemeni, bekleyip suratını endişeyle ekşitirsen durumun sorun haline geleceğini söylüyor. Eğer kayınvaliden, haftalar sonra bile hala kızgınsa onunla özel olarak konuş. ‹ncittiğin için özür dile ve kaba davranışının açıklamasını yap. Kafan karışıktı, stresliydin ya da fazla şarap içmiştin…
Personelinin dikkatini çekmeye çalışıyorsun. Ne yaparsın?
A.
Konuşmayı kes!
B. Sesinin desibel seviyesini iyice yükselt.
C.Kulaklarını çek!Konuşma, sunum ve toplantılar çok sıkıcı olabilir. Böyle durumlarda grubun ilgisi kolayca dağılır. Talk Your Way to the Top isimli kitabın yazarı, St. Thomas Üniversitesi’nde Psikoloji Profesörü Kevin Hogan, bunun sebebini konuşmacının sıkıcı olmasına ve seyircilerin katılımcı olmamasına bağlıyor. Seyirciye söz hakkı verirsen onlar da mecburen daha dikkatli dinlemek zorunda kalacak. “Şirketin yıllık cirosunun bu kadar yükseleceğini tahmin eder miydiniz?” ya da “Sen bu konuda ne düşünüyorsun” gibi sorular yönelterek personelinin ilgisini konuya çekebilirsin.
Derleyen: Hande Tokmak

BENZER YAZILAR