Fakat çalışmanın bazı olumsuz sınırlara sahip olduğunu da belirtmek gerek. Örneğin, katılımcı sayısının az olduğu hesaba katıldığında, söz konusu sonuçları tüm insanlar üzerinde genelleyebilmek biraz güç. Ayrıca, laboratuvara alınan kişilerin 1 hafta önceki hayatları hakkında hiçbir kontrol uygulanmamış olması da bir dezavantaj. Çünkü, deneyden önceki hafta tecrübe edilenler, katılımcıların uyku alışkanlıklarını etkilemiş olabilir.
Pennsylvania Üniversitesi Psikiyatri Bölümü’nden Yrd. Doç. Philip Gehrman bu araştırmaya katılmamış. Ancak ona göre araştırmada kullanılan yöntemler ve analizler sağlam. Gehrman, lisansüstü yıllarındayken, bakım evlerindeki Alzheimer hastası yaşlıların uyku alışkanlıklarının Ay’ın evrelerinden etkilenip etkilenmediğini mercek altına almış. Herhangi bir bağlantıya rastlamamış. Fakat, bakıcıların ifadelerinin, hastaların dolunay döneminde daha kötü uyudukları ve kendilerini daha tedirgin hissettikleri yönünde olduğunun altını çiziyor.
Current Biology‘de yayımlanan çalışma, dolunayın uyku üzerindeki olumsuz etkilerinin nedenlerini aydınlatmak amacı ile yapılmamıştı; fakat Cajochen, insan beyninde ay ile bir şekilde senkronize işleyen içsel bir saatin bulunduğunu tahmin ediyor. Sirkadiyen saatin varlığı bilim insanları tarafından biliniyor. Fakat Ay’ın evreleri tarafından düzenlenen bir diğer saatin varlığı da söz konusu olabilir. Cajochen, bazı deniz canlılarında üreme sistemi ile Ay’ın evrelerinin birlikte hareket ettiğini belirtiyor. Ancak Cajochen’e göre, bu saatin insanlarda olup olmadığı, sahipsek de sahip olma nedenimizin ne olduğu konusunda bir bilgi mevcut değil.
Elde edilen bulguları doğrulamak için daha fazla araştırmanın yapılması şart. Örneğin, fonksiyonel manyetik rezonans görüntülemesi, Ay’ın çeşitli evrelerinde insan beyninde nelerin olup bittiğinin açığa çıkarılması konusunda bilim insanlarına yardımcı olabilir. Ayrıca, benzer bir araştırma daha uzun süreli olarak da yapılabilir. Laboratuvarda geçirilecek bir aylık bir sürenin daha yararlı olacağı ortada.