Üç yıllık erkek arkadaşıyla beraber ev tutmasının hemen ardından yeni çalışma arkadaşıyla bir iş gezisine çıkan Ezgi, kendini kamyon çarpmış gibi hissediyordu. Onun ateşli bakışları, sıcak sesi ve kaslı kolları… Aylardır işinden bir hayli sıkılmış ve yılmış olan Ezgi, bir an da içindeki coşkuyu hisseder. Ancak bu heyecanın hemen ardında bir suçluluk duygusu sarar içini. Bir başkasına âşık olduğunu düşünürken nasıl böyle bir şey gerçekleşmiş olabilir ki? Ezgi kendini anlatırken “Kesinlikle uygun olmayan bir davranışta bulunmadım ancak yine de kendimi çok paniklemiş hissediyorum” diyor.
“Why Him? Why Her? Finding Real Love by Understanding Your Personality” kitabının yazarı, Rutgers Üniversitesi’nde Antropoloji Profesörü Doktor Helen Fisher’a göre, öldürücü bir aşkla karşı karşıya kalındığında Ezgi’nin yaşadığı, beyin kimyasındaki ani bir değişimden kaynaklanıyor. Bundan 10 sene önce Fisher yeni ve etkileyici bir deneyim yaşamış olan insanların beyin aktivitelerinin haritasını çıkartarak, romantik bir ilişkinin başlangıç aşaması sırasında insanın bir anlamda gerçekten uçtuğunu söylüyor. Bunun en bariz kanıtı yüksek bir enerjiye yol açan, aşırı derecede mutluluk hissettiren ve obsesif düşüncelere neden olan dopaminin beyinde artması. Fisher, “Beraber çalıştığın bir insana âşık olmak, aynı bir çikolata düşkününün önüne sürekli çikolatalı kek koymak gibidir” diyor.
Los Angeles’ta ilişki koçluğu yapan ve Meeting Your Match kitabının yazarı Doktor Jackie Black bunun gayet tehlike arz eden bir kek olduğunu belirtiyor. “Kendini hislerine teslim ettiğinde ki bu fantezi kurmak veya flört şeklinde de olabilir, zaten kendi kendini ele vermiş oluyorsun” diyor. Chestnut Hill Institute yöneticisi ve When Good People Have Affairs kitabının yazarı Doktor Mira Kirshenbaum’un fikri ise bunun eğitici bir deneyim olacağı anlamına geldiği şeklinde. Kirshenbaum’un bakış açısına göre yaşanılan şey bir tehlike işareti değil, tam tersine hoş bir fırsat olarak değerlendirilmeli. “Hayatın, keyif alabileceğin bazı şeyleri kaçırdığını söyleme konusunda kendine has yöntemleri vardır” diyor Kirshenbaum.
2008 yılında McGill Üniversitesi’nde yapılan bir çalışma, Kirshenbaum’un teorisini bir anlamda destekliyor. Araştırmacıların bulgularına göre ilişkilerine bağlı yaşayan kadınlar doğru yoldan ayrılmaya açık olduğunda, mevcut ilişkilerini geliştirmek için daha çok efor harcıyor. O halde bir dahaki sefere karşına çekici ve kurnaz bir muhasebeci çıktığında duygularını görmezden gelip yokmuş gibi davranmaktansa, kendinde olan değişimleri izleyip ardındaki düşünceyi bulmayı denemelisin.
Günün erkeği
Kirshenbaum’a göre birinden hoşlandığında kendine ilk sorman geren soru. “Niçin şimdi?” olmalı. Çünkü enteresan olan, böyle şeylerin genellikle değişime en çok karşı koymaya çalıştığımız zamanlarda ortaya çıkması. “Bunlar yaşıyor olduklarımızı veya hayalini kurduklarımızı değerlendirmek için bir işaret gibidir” diyor Kirshenbaum.
Ezgi’ye göre hissettikleri bir anda ortaya çıkmış gibi görünse de aslına bakarsan pek tesadüf değil. Yaşadığı olay erkek arkadaşıyla beraber yaşamaya başlayıp kariyeri konusunda sıkıntılarının belirmesiyle aynı zamanda meydana gelmişti. Geçen bir yıl boyunca ilişkisi heyecan verici olmaktan çıkmış, çekici tarafını kaybetmişti. Ayrıca biriyle aynı adresi paylaşma fikri umduğu gibi çıkmamıştı. “Ne işte ne de evde geldiğimde dört gözle bulmayı beklediğim bir şey yoktu. Her şey gerçekten içimi sıkıyordu” şeklinde açıklıyor durumunu. Zaman geçtikçe de erkek arkadaşıyla arasına bir mesafe koymaya başlamıştı. O süreçte beğendiği adamla ara ara iş çıkışında geçirdiği zamanlar hoşuna gitmeye başlamıştı.
33 yaşında masaj terapistliği yapan Sena, karizmatik ve flört meraklısı eğitmeninden hoşlanmaya başladığında henüz yeni evlenmişti. Kendisi evli olduğu için çok mutlu olduğunu ama bir daha asla flört edemeyeceğini düşündüğü için bir yandan da deliler gibi korktuğunu söylüyor. Actually, It IsYour Parents’ Fault kitabının yazarı Psikolog Doktor Bernard Katz’a göre Sena, eş olma durumunun esas sihri bozmasından korkuyordu. O yüzden herkesle flört eden bir adamdan hoşlanması gayet mantıklıydı. Eğitmeni Sena’nın kaybetmekten korktuğu cinsel güvenine ayna tutuyordu.
Çiftler ve Aile Terapisti aynı zamanda Try to See It My Way: Being Fair in Love and Marriage kitabının yazarı Doktor B. Janet Hibbs, “Genel olarak sevgilinin dışında bir başkasından hoşlanmak, ortaya çıkmış olan zor dönemlerle başa çıkma mekanizmasıdır. Hayatın kolay olmadığı durumlarda çoğunlukla bizim yaptığımız “Eğer partnerimiz bizi yeteri kadar sevseydi, her şeyi düzeltebilirdi” gibi bir düşünceye girmek oluyor. Bunun sebebi ilişkinin romantik döneminde bizi böyle olacağına inandırmış olması. “Ancak gerçekçi beklentiler, daha mantıklıdır” diyor Hibbs. Demek istediğim Ezgi ve Sena ufak bir kriz içindeydi ve çözümü için başka erkekleri istiyorlardı.
Online Anket
Biz sorduk:
Sence aşağıdaki ünlülerden en çekici olan hangisi?
Sen cevapladın:
%51 Angelina Jolie
%18 Evangeline Lilly
%11 Tina Fey
%10 Rihanna
%8 Uma Thurman
%2 Madonna
Sorun sen değil, ben
Düşünülmesi gereken ikinci soru: “Neden o?” Kirshenbaum’a göre bir anda birinden hoşlanmak genel olarak o kişiyle birlikte olmak istediğini göstermez. Kendini bir erkeğin karşısında zayıf hissetmeye başladığında, onda seni çeken (kibarlık, espri yeteneği gibi) özellikleri belirlemeye çalış. Sonra bunları kendi içinde hissetmeye ve yetiştirmeye başla. Your Man Is Wonderful kitabının yazarı Psikolog Noelle Nelson’a göre bu, şu anlama geliyor: Normalde utanıp, yapmaktan çekindiğin hareketleri yapmaya başlayabilmek. Eğer hoşlandığın ve kafanı yorduğun insan tam bir parti tipiyse, biraz silkinip evde daha çok akşam yemeği düzenlemeye başla veya gittiğin bu tarz ortamlarda en azından bir yeni kişiyle tanışacağına dair kendine söz ver. Kısaca adamı unutup kendinin aslında neyin peşinde olduğunu ortaya çıkar. Böylece kendini geliştirip yenileyebilirsin.
Tabii ki bunu söylemesi yapmaktan daha kolay… Sena’nın duygularının düzelmesi için aradan aylar geçti. Bir gün spor salonunda eğitmenini uzaktan dikizlerken fark etti ki, aslında onun için çıldırdığı tek zaman beraber şakalaştıkları anlardı. Onun dışında kocasına göre hiçbir üstün tarafı yoktu. “Onunla bir süre daha bu şekilde takılmaya ve eğlenmeye devam ettim. Ama suçluluk duygusu ve endişe artık gitmişti. O aslında benim ilişkim için bir tehlike değildi” diyor. Bu anlayışı edindikten sonra, o tanrısal görünen eğitmen bir anda yine ölümlü hale bürünüverdi. Katz’a göre realiteye geri dönene dek hoşlandığımız insana taparız.
Zamanla farklı perspektifler kazanmak, işleri hızlandırmaya başlar. “Âşık olmayı ters çevrilmiş bir piramit olarak hayal et” diyor Kirshenbaum. İçinde yanıp tutuşan bütün o hislerini tek bir adamın karakterinin küçük bir bölümüne sıkıştırdığını ve çekici bulduğun özellikleri onda yücelttiğini düşün. Ancak onu daha fazla tanımaya başladığında, piramidin tepesi ağırlaşmaya başlar ve devrilir. Yani aşk hissi aşınmaya başlar. (Sempatik ofis arkadaşın e-postalarında sinir bozucu grafikler kullanıyor ve çiğnerken ağzını kapatmıyor mu?) Oysa kocanla veya erkek arkadaşınla olan ilişkin kendisini içli dışlı bilmen üzerine kurulmuştur. Yani piramidin doğru tarafı üsttedir. O yüzden hangisi daha sağlam temeller üzerinde duruyor zamanla anlaşılır.
Bütün bu kendini anlama süreçlerinde kendini de yalnız bırakma. Mesela Ezgi’nin işinden soğuması ve aşk adına gerçek olmayan beklentileri gibi sıkıntılarını çözümlenmesi ve kabul etmesi birkaç farklı terapistle görüşmesi sayesinde gerçekleşmiş. Bir yıl sonra Ezgi yaşadığı bu durum yüzünden ilişkisinin de az kalsın biteceğini anlamış ve kendine itiraf etmiş. Kaldı ki bu deneyim ona daha uzun vadeli planlar yapabilmesi için bir katalizör oldu. Kendisi şu an hâlâ erkek arkadaşıyla beraber ve “Bazı iniş çıkışlarımız olsa da hiç olmadığım kadar mutluyum” diyor.
Açıl ve konuş
İşte tedirgin edici bir gerçek: Erkek arkadaşın da senin kadar aklı dışarılarda biri olabilir. Washington Üniversitesi’nde Sosyoloji Profesörü Doktor Pepper Schwartz’a göre, onu bu yasaklı düşüncelerden uzaklaştırmanın en iyi yolu iletişim kurabilmek. Ona, aranızda hem seksi hem de ilgi çekici bir şeyler yaratabileceğinizi söylemelisin. “Eğer sıkılıyorsak veya iletişim kurmakta zorlanıyorsak, dürüst olup birbirimize işleri tekrardan yoluna koyabileceğimize dair söz vermeliyiz” şeklinde konuşmalısın. Böyle bir dürüstlük onu çok mutlu edecek ve sana her şeyi söyleyebileceğini düşündüreceği için rahatlatacaktır.
Bir diğer önemli gerçek ise, şimdiye kadar binlerce kez çıplak halinizi gördünüz diye bundan sonra birbirinize çekici gelmeyeceksiniz diye bir şey yok. Fisher, “Çalışmalara göre orijinal, heyecanlı veya beklenmedik bir şeyler yapmak, partnerinle aranda yeniden bazı duyguları harekete geçirir” diyor. Beraber ilk kez kaya tırmanışına gitmek, yeni bir şehre seyahat etmek veya çatıda beraber olmak, dopamini yine yükseltecektir. Beynin yine o “ilk hissi” hissedip, ender bulunan harika hikâyelerden birini yaşamanızı sağlayacaktır.
* Onun beğenmediğin özelliklerini gerçek anlamda düşünürsen aklından çıkarman daha kolay olur.
(Kaynak: 2008 Evolution and Human Behavior’da yayımlanmış Gian Gonzaga çalışması.)
Derleyen: Tuğçe Tekmen