EKSELANS FEDERER

ANAHTAR: SABIR&DUYGU KONTROLÜ

Teniste başarılı olmak için hep iki özellikten bahsederler: sabır ve duygu kontrolü. Tahmin edersiniz ki, ikisine de sekiz yaşında bir çocukta rastlamak pek mümkün değildir. Roger da her kaybettiği maçtan sonra eve, sinirden fırlatarak kırdığı veya hasar verdiği raketiyle dönüyordu. Aile çözümü oğullarını koç Peter Carter’ın yanına vermekte buldu. 14 yaşına gelene kadar ailesinden daha çok koçuyla zaman geçiren Roger, tekniğinde gözle görülür bir ilerleme kaydetmişti. Ama Carter’ın ona en büyük desteği öfke kontrolünde oldu. Kaybedilen bir sayı ya da sette duygu patlaması yaşayan bir oyuncunun nasıl enerji kaybettiğini ve bunun oyunun kalanına nasıl zarar verdiğini kavramıştı. Ergenlik çağını yavaş yavaş geride bırakan Federer, artık daha nazik, centilmen ve kontrollü bir oyuncuya dönüşmeye başlamıştı.

Hayatının dönüm noktası sayılabilecek kararlardan birini de o dönemde verdi. Evden ayrılacaktı. Önce İsviçre ulusal antrenman merkezinden gelen teklifi kabul etti. Tesisler ülkenin Fransızca konuşan bölgesindeydi, oysa Federer Almanca konuşuyordu. Dışlanmışlık duygusuyla geçen birkaç yıldan sonra gerilemeye
başladığını hissedince, soluğu yine eski koçunun yanında, Biel bölgesinde aldı. Zaten sonrasında da junior’larda yükselişi başladı. 16 yaşına geldiğinde eski ATP oyuncusu Peter Lundgren ile antrenman yapmaya başladı. Bugün izlerken bitirici vuruşlarına ve vuruşlarının hassaslığına kendimizi kaptırdığımız Federer, işte o antrenmanlarda tohumları ekmeye başlamıştı. Aynı yıl Wimbledon junior klasmanında ilk şampiyonluğunu aldı; hem tekler hem de çiftlerde. Amerika Açık’ta ise finalde kaybedip ikinci oldu.

Artık senior seviyesinde oynaması gerektiğini düşünüyordu. Nasıl ki boksta bir sporcu sıklet değiştirdiği sezon zorlanıp performansında düşüş yaşıyorsa, teniste de junior’dan senior seviyesine geçtiği sezon kupa kaldırmış sporcu sayısı oldukça azdır. Ama bizim küçük prens ilk ATP’sinde çeyrek final oynadı. Sonraki turnuvasında ise hem çiftler hem erkeklerde birinci oldu. İlk sezonunda ilk 100 içine giren en genç oyuncuydu. Olimpiyatlar dahil olmak üzere her turnuvaya katılan ve hepkaydetsinden en az çeyrek final görüp ayrılan Federer, ilk ATP şampiyonluğunu 2001 yılında, 20 yaşında kazandı. Aynı yıl Davis Kupası’nda Amerika’yı turnuva dışına itince, yükselişe geçen bu genç sporcunun adının önüne tenisseverler FedEx lakabını ekledi.

BENZER YAZILAR