Bir Koşucu Yaratmak
Görme engelli çocuklara adım adım koşmaları öğretilirken, ilk olarak parkur zeminini tanımaları sağlanıyor. Materyalini merak edip çok soru sorduklarını söyleyen İlalan, hepsine anlayabilecekleri şekilde yanıt verdikten sonra, zemine nasıl basmaları gerektiğini anlatmak yerine, eğilip ayaklarını tutarak adım atmayı öğretiyor: “Ardından daima vücutlarını dikleştirmeye çalışıyor ve şuursuzca sallanan başlarını ellerimle tutarak sabitliyorum. Pinokyo gibi tahtadan yapılmışlar izlenimi veren kollarını dirseklerinden tutup bükerek, ellerini hafif yumruk yaptırarak biceps kaslarını ortaya çıkarıp, gerçek bir koşucu görüntüsü yaratmaya çalışıyorum. Burada çocuğun hayal gücü devreye giremediğinden, çok fazla tekrara ihtiyacınız vardır. Uzun tekrarlardan sonra koşucu adayı olduklarında, ellerini bırakıyorum ve beni hissetmeleri için daima onları yüreklendirecek sözler söylüyorum. ‘Dönüşe geldik, şimdi düz koşuyoruz, çizgiden sapma, kulvarımızdan çıkma’ gibi komutlar veriyorum. Antrenmanlardan sonra mutlaka hep beraber meditasyon yapıyoruz. Start’lardan önce de konsantre olma tekniğini uyguluyoruz.”
Gönüllük esasıyla yürütülen bu çalışma, genç koşucuların olduğu kadar Beysun İlalan’ın da hayatını değiştirmiş. “Yaşamın sadece görmekten ibaret olmadığını, bir algı kümesinden oluştuğunu onlarla fark ettim. İsterim ki bir gün çocuklarım da o farklı dünyalarındaki koşu serüvenlerini size anlatsın” diyor. Zaten iki insanın birbirinin hayatını değiştirebileceğini, ellerini birbirine bağlayarak koşmak kadar güzel anlatan kaç kare olabilir ki?