EN İYİ VERSİYONUN OL

1/ Hazırlık

Bir şeylere tutkunuz olması gerekiyor

Potansiyelinizin zirvesine ulaşmanın bir bedeli vardır. Bugüne dek sakatlanmamış ya da spor dolayısıyla bütçenizi zorlamamış olsanız bile, zirveye ulaşmak bir hobiden fazlasıdır. Zira işinizden, ailenize ayırdığınız vakitten ve boş zamanlarınızdan daima çalar.

Sporun bencil olduğunu söyleyen triatlet Chris McCormack, “Koşmanız veya powerlifting yapıyor olmanız fark etmeksizin sürekli olarak kendinizi düşünürsünüz” diyor. İş arkadaşlarınız ve yakın arkadaşlarınızı antrenman ve yarışlarınızla sıkacağınız gibi, evdeki ilişkilerinizi dahi gerebilirsiniz. Ancak
maksimum potansiyele ulaşmak tüm bunlara değmeseydi, o noktaya ulaşmak istemezdiniz.

Haftalarca ya da aylarca değil, yıllarca peşinden gidebileceğiniz bir plan yapın

En büyük gelişimi ilk iki yılda göstereceğinizi söyleyen Texas Üniversitesi egzersiz bilimcisi Ed Coyle, “Bu zaman zarfında yüzde 10 ila 20 arasında gelişim sağlayabilirsiniz” diyor. Antrenörler buna“çaylak kazanımları” der. Yıl boyunca yüzde ancak 1 ila 2 arasında gelişim gösterebildiğiniz zaman, maksimum
potansiyelinize yaklaşmışsınız demektir.

2/ Antrenman

Sizden daha çok şey bilen insanlarla çalışın

Koşu ve powerlifting gibi münferit sporlardaki en iyi atletler, genellikle şampiyonlukları ya da rekorları bulunan bir akıl hocasına sahip olanlardır. Boston Maratonu’nun eski şampiyonlarından Amby Burfoot’un lisedeki pist antrenörü John J. Kelley de iki kez olimpiyatlara katılmış eski bir Boston Maratonu şampiyonuydu. Burfoot’un takım ve oda arkadaşı Bill Rodgers ise tıpkı Burfoot gibi o zamanın azılı maratoncusu Frank Shorter ile yarışıyordu.

Şampiyonlarla çalışmak çoğumuz için hayal ürünüdür. Yakınlarınızda bu tarz bir insan olsa dahi sizinle çalışmak için heyecan duymayabilir. Öte yandan bu işe ayıracak vakti de olmayabilir. Ancak çevrenizdeki bir spor salonunda ilgi duyduğunuz alanda bir uzman bulabilir ya da koşu, bisiklet ve yüzme kulüplerine katılabilirsiniz.

Sizi bulunduğunuz noktaya getiren şey bilginiz ve becerilerinizdir. Bazı durumlarda ise bulunduğunuz seviyenin ötesine geçebilmek için farklı bir bakış açısı ve bilgi düzeyi gibi faktörlere ihtiyaç duyarsınız. Hayallerinizin peşinde koşarken neleri gözden kaçırdığınızı, bu hedeflere ulaşan kişilerle zaman geçirmediğiniz sürece bilemezsiniz.

Zayıf noktalarınızın farkına varın

Vücut geliştirici ve kişisel antrenör Nate Miyaki, “Kriptonitinizi bilin” diye tavsiye ediyor. Zayıf noktanız, omuzlarınızı ağrıtan bir egzersiz ya da dizlerinizi sızlatan bir antrenman metodu şeklinde dışsal etkenlere bağlı olabileceği gibi, kas ve eklemlerinizden farklı olarak hevesinizi kıran bir dürtü gibi içsel de olabilir.

Sizi hedefinizden uzaklaştıran şeyleri bilmeniz gerektiğini söyleyen Miyaki, “Akşam yemeğine çıkıp tatlıyı atlamaya niyetiniz yoksa yemeğe hiç çıkmamanız daha iyi olabilir. Kriptonitinizden ne kadar uzaklaşırsanız, size olan etkisi de o kadar azalır. Arzularınızı yenebilirsiniz” diyor.

Doğru programı bulup ona bağlı kalın

Programdan programa atlayan ve sürekli antrenör değiştiren kişileri “dağınık insanlar” olarak tanımlayan McCormack, “Bu kişilerin temeli iyi değildir. Bir karar vermeli ve onun peşinden gitmelisiniz” diyor.

Antrenman programlarını sürekli değiştiren kişilerin başarısızlığa mahkûm olduğunu söyleyen powerlifter A.J Roberts ise “İnsanlar yeni bir programa geçtiği için ilk etapta gelişim gösteriyor. Program işe yaramadığı anda ise yenisine geçiyor. Bu nedenle ulaşmaları gereken sonuçlara ulaşamıyorlar” diye açıklıyor.

Peki kendiniz için en uygun programı, antrenörü ya da spor salonunu nasıl bulacaksınız? Öncelikle programları uygulayan insanlardaki tutarlı sonuçlara bakın.
Roberts, birçok başarılı sporcu yetiştiren eski powerlifting şampiyonu Loui Simmons’ın rehberliği eşliğinde, Ohio’daki Westside Barbell’da antrenman yapıyor.

Roberts, “Westside kalibresindeki spor salonları dünyadaki sporcuların yetiştiği tek yer değil” diyor. Fakat buradaki sonuçlar oldukça istikrarlı. Ağırlık çalışan herkes belirli bir programa bağlı kalarak başarılı oluyor.

Antrenmanlarınıza odaklanın

Bir vücut geliştiriciyi, bir triatleti ve bir powerlifter’ı aynı spor salonunda çalışırken görürseniz, tıpkı vücutları gibi egzersizlerinin ve tekniklerinin de birbirinden farklı olduğunu anlayabilirsiniz. Ancak bunlar sadece taktiktir. Yani stratejileri aynı olabilir.

McCormack, I’m Here to Win adlı son kitabında, antrenmanlarına günün en önemli vazifesi olarak başladığını ve toparlanmak için ekstra süreye ihtiyaç duyduğunda sadece destek antrenmanlarını ekebildiğini söylüyor.

Yarışmacı sporcular, antrenmanlarını günlük hedefler etrafında da tasarlayabilir. Haftada dört antrenman yapan bir powerlifter, ikisinde bench press’ini, diğer
ikisinde ise squat ve deadlift’ini geliştirmek için çalışabilir. En önemli egzersiz, ısınmadan hemen sonra gelen ilk harekettir. Diğer hareketler de önemli olsa da en iyi performansınızı daima en yüksek ağırlıkları kaldırmaya yönelik kullanmak istersiniz.

Görünümünü geliştirmek için spor yapanlar ise yapısal olmayan antrenmanları tercih eder. Bu kişiler antrenmanlarının şiddetini ve yoğunluğunu ayarlarken içgüdülerine ve deneyimlerine güvenirler. O günkü yorgunlukları ne durumda olursa olsun belirli bir kas grubunu geliştirme amacıyla spor yapmaya başlarlar.

BENZER YAZILAR