ENDOMETRİOZİS HAKKINDA BİLMEN GEREKENLER

Endometriozis üreme çağındaki kadınlarda görülen iyi huylu, ancak hayatı adeta kabusa çevirebilen kronik bir hastalık. Ülkemizde 1.5 milyon kadın, bir başka deyişle her 10 kadından biri bu hastalıkla mücadele ediyor. Endometriozis hakkında bilgilerini gözden geçirmeye ne dersin?

Endometriozis sadece bel ağrısıyla kendini gösterebildiği gibi, şiddetli regl sancıları, cinsel ilişkide ağrı, sürekli yorgunluk, idrarda yanma, dikkati toplayamama, hatta depresyon gibi başka hastalıkları da taklit eden belirtilerle ortaya çıkabiliyor. Bazı hastalarda minik bir lezyon yaşam kalitesini ciddi boyutlarda olumsuz etkilerken, bazılarında ise limon büyüklüğüne ulaşıp hiçbir yakınmaya neden olmadan sinsice de ilerleyebiliyor.

Tüm bu nedenlerden dolayı teşhisin konulması uzun yılları bulabiliyor, hastalar yıllarca şiddetli ağrıyla yaşamak zorunda kalıyor. Daha da kötüsü, endometriotik lezyonların karın zarı boşluğunun dışında, örneğin idrar yollarında, bağırsaklarda ya da mesane duvarında oluştuğu ‘derin endometriozis” tablosunda belirtiler göz ardı edildiği takdirde, daha ileri yaşlarda çok daha ilerlemiş, organlara zarar vermiş ve tedavisi daha kompleks hale gelmiş olabiliyor.

Kadın Hastalıkları ve Doğum / Jinekolojik Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Mete Güngör derin endometriozisin oluşturabileceği hasarları önlemek için şiddetli regl ağrıları ve cinsel ilişkide ağrı çeken kadınların mutlaka doktora başvurmaları gerektiği uyarısında bulunuyor.

Endometriozis nedir? Endometriozis kaça ayrılır?

Endometriozis rahmin iç duvarını döşeyen dokunun, bir başka deyişle endometrium tabakasının rahim dışında yer alması durumuna deniyor. Yüzeysel ve derin olmak üzere iki gruba ayrılıyor. Sadece bu bölgedeki karın zarı üzerinde, yumurtalıkların dış yüzeyinde ve fallop tüplerinde yerleşen endometrial dokularyüzeysel endometriozis” olarak adlandırılıyor. Karın zarından 5 mm’den fazla derine ilerlemiş, bağırsak ve mesane duvarına girmiş, ağrılı nodüller oluşturmuş, sinirlere kadar ilerlemiş ve bu bölgedeki organları normal anatomiyi bozacak şekilde birbirine yapıştırmış endometriozis lezyonlar ise “derin endometriozis” olarak tanımlanıyor.

Endometriozisin belirtileri neler? Endometriozisin yol açtığı sorunlar

Endometriozisin en önemli belirtisi, genellikle regl döneminde ve cinsel ilişki sırasında karında veya kasıkta yaşam kalitesini bozacak şiddette ağrıya neden olması. Ağrı zamanla kronikleşerek regl döneminden bağımsız olarak da gelişebiliyor. Endometriozis hastalarının yüzde 10-20’sinde görülen derin endometriozis, şiddetli ağrının yanı sıra tutulum yaptığı organlara ciddi zararlar verebiliyor, bunun sonucunda organların bir bölümünün ameliyatla çıkartılması gerekebiliyor.

  • Bağırsaklarda: Bağırsakları tıkaması sonucunda dışkı yaparken şiddetli ağrı, kabızlık ve gaz yakınmalarına neden oluyor.
  • Mesanede ve üreterlerde: Kanlı idrar, idrar yaparken ağrı ve yanma yapabiliyor. Bunun yanı sıra üreterlerin tıkanmasına yol açarak böbrek yetmezliğine neden olabiliyor.
  • Yumurtalıklar ve tüpler: Yumurtalık ve tüpleri etkilediğinde bu organları kullanılmaz hale getirip infertilite, bir başka deyişle kısırlığa yol açabiliyor.
  • Sinirler: Bazen pelvik bölgedeki sinirlere kadar ilerleyip çok şiddetli ağrılara ve fonksiyon bozukluklarına yol açabiliyor.

Endometriozis tedavisi

Prof. Dr. Mete Güngör endometriozis tedavisinin hastalığın seviyesine, semptomlarına ve hastanın çocuk sahibi olmak isteyip istemediğine göre değiştiğine işaret ederek, “Endometriozis ilaç tedavisiyle, ameliyatla veya her iki yöntem birlikte uygulanarak tedavi edilebiliyor. Ancak derin endometrioziste ağrıları hafifletmek amacıyla ilaç tedavisi uygulansa bile organlardaki yapışıklıkların, tıkanıklıkların ve hasarın giderilmesi için hastanın mutlaka ameliyat edilmesi gerekiyor” diyor.

Endometriozisin tedavisi zor mu?

Prof. Dr. Mete Güngör derin endometriozis cerrahisinin bazen kanser cerrahisi kadar zor ve kompleks olabileceğine dikkat çekiyor. Cerrahi tedavi yapılması uygun görüldüğünde, ameliyatın kapalı yöntemlerle ve bu konuda tecrübeli hekimler tarafından yapılması, hem hastanın doğurganlık ile hormonal fonksiyonlarının bozulmaması hem de hastalığın bir daha tekrarlama olasılığının azalması için önem teşkil ediyor.

BENZER YAZILAR