Fakat Uluslararası Atletizm Federasyonları Birliği (IAAF), Pistorius’un sadece engellilerle birlikte yarışabileceğini yineledi. Bunun üzerine Güney Afrikalı atlet, Spor Tahkim Mahkemesi (CAS)’ne itiraz etti.
CAS, 16 Mayıs 2008 yılında protez bacakların Pistorius’a avantaj sağlamadığı yönde karar kılarak engelli atletin önünü açtı. Fakat bu karara karşın Güney Afrika Federasyonu onu 2008 Pekin Olimpiyatları’na götürmedi. Sırada Daegu’daki Dünya Şampiyonası vardı.
Tarihler 19 Temmuz 2011’i gösterdiğinde Oscar 400 metrede 45.07 saniyelik derece yaparak herkesi şaşırttı. Dünya Şampiyonası ve olimpiyat barajını geçti. Önünde hiçbir engel bulunmayan 24 yaşındaki atleti kadroya almaktan başka seçeneği bulunmayan Güney Afrika onu da kadroya dahil etti.
Bu, spor tarihinde daha önce eşine rastlanmayan bir durumdu. Bir engelli atlet ilk kez büyük bir şampiyonada normal atletlerle birlikte mücadele edecekti.
Tarih yazmanın eşiğine gelen Pistorius “Hayatım boyunca uluslararası bir şampiyonada koşabilmeyi hayal etmiştim. Herkesten hızlıyım. Kazanacağım. Bu yaşamının en gurur verici anı. O gün en büyük günüm olacak” açıklamasını yaptı ve Güney Kore’ye doğru yola çıktı.
400 metrede tüm gözler üzerindeydi. 45.39’lık derecesiyle üçüncü olarak yarı finalde yarışmaya hak kazandı. Derecesi Türkiye rekorundan bile üstündü. Güney Afrika teknik ekibi her ne kadar onun bir sonraki yarış kadrosunda tercih etmese de arkadaşları iyi bir performans sergileyerek onun madalya alan ilk engelli atlet olmasını da sağlayacaklardı.
