Stres altındayken daha fazla iç çekiyorsun
Stres altında olduğunda, vücudun ve beynin, düzgün hareket edebilmen için bir dizi hormon ve diğer kimyasallar ile dolup taşıyor. Buna bağlı olarak da nefesinde değişimler meydana gelebiliyor.
Bu noktada, stres ile sık iç çekmek arasında bir bağlantı olduğunu söylemek lazım. Feldman, fareler üzerine yaptıkları çalışmalarda, farelere belirli stres kimyasalları enjekte edildiğinde iç çekme oranlarının yükseldiğini gözlemlediklerini söylüyor. Bunun muhtemel nedeni, çift nefeslerin vücudun stres ile savaşmasına yardım etmesi olabilir. Birçok araştırma, derin ve kontrollü nefes alışverişinin anksiyete ve stres üzerinde olumlu etkileri olduğunu gösteriyor. Bu açıdan bakıldığında, iç çekmek, vücudun sakinleşmek adına kullandığı bir yöntem olabilir.
İç çekmek, “duygusal reset” sağlıyor
Akciğer sağlığı ve stresin yanı sıra, iç çekmek ile bazı duyguların arasında ilişki olduğu da vurgulanıyor. Fakat bu ilişkiler, kültürden kültüre, dönemden döneme değişiyor. Örneğin, erken yaşlardayken iç çekmek romantik ya da özleme dair duygular ile ilişkilendiriliyor. Fakat siyah-beyaz filmlere ya da eski karikatürlere bakıldığında, karakterlerin huzursuz olduklarında iç çektiklerine tanık oluyoruz.
Günümüzde ise, iç çeken bir insan ile karşılaşıldığında, onun üzgün olduğunu varsayıyoruz. Aynı zamanda, iç çekmenin bıkkınlık ya da hayal kırıklığı ile ilişkili olduğunu düşünüyoruz.
İç çekmeye dair şöyle bir teori öne sürülüyor: İnsanlar, bir şeyleri bırakmak zorunda olduklarında iç çekiyorlar. Kontrolümüz dışında gelişen bir durum söz konusu olduğunda, başka bir şeye geçmek zorunda kaldığımızda iç çekiyoruz. Bir umut, düşünce, arzu nesnesi, hatta korku yitip gittiğinde, duygusal açıdan resetlenmek için iç çekiyoruz.
