Felç hakkında bilinmeyenler

İleri yaştakilerin kâbusu olan felç, neden artık gençler arasında da yaygın olduğunu araştıran uzmanlar ilginç bulgulara ve sonuçlara ulaştı.

Öncelikle felcin ne olduğunu anlamak için beynimizle ilgili bilgi sahibi olmamız gerekiyor. Beyin, bizim tüm hareketlerimizi kontrol eden, yaşadıklarımızı hatıralar halinde depolayan; duygularımızın, düşüncelerimizin ve konuştuğumuz dilin kaynağı; vücudun yerine getirdiği nefes almak, sindirim vb. işlemlerin merkezi kontrol ünitesi. Düzgün çalışması için de oksijene ihtiyacı var. Beyin, insan vücudunda sadece yüzde 2’lik bir ağırlığa sahip olduğu halde, aldığımız oksijenin yüzde 20’sini kullanıyor. Her soluk aldığımızda atar damarlarımız, oksijen bakımından zengin kanı beynimize taşıyor. Beyne giden bu oksijen zengini kan akışı herhangi bir nedenle kesintiye uğradığında, beyin hücreleri oksijensiz kalıp dakikalar içinde ölmeye başlıyor. Felç, böyle yaşanıyor ve kalıcı beyin hasarına, uzun süreli engellilik haline hatta ölüme sebep olabiliyor. Felç nedeniyle beyin hücreleri ölmeye ya da hasar görmeye başladığında; ölen beyin hücrelerinin vücut üzerinde kontrol ettiği bölümler her neresiyse, orada bazı arazlar görülmeye başlıyor.

Yaş Ortalaması Düşüyor

Felç, gelişmiş ülkelerde ağırlıklı olarak 70’li yaşlardan sonra görülse de sık rastlanan bir durum. Öyle ki ABD’de ortalama 40 saniyede bir kişi felç geçiriyor. Türkiye’de ağırlıklı olarak yaşlıları etkilemekle birlikte, son yıllarda tıpkı batıda olduğu gibi genç nüfusun da felçten etkilendiği gözlemleniyor. Yılda ortalama 200 bin kişinin felç geçirdiği ülkemizde, şu anda iki milyona yakın felçli hasta var ve bunların yaş ortalaması da giderek gençleşiyor. Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerde felç riski 55 yaş altındakilerin kâbusu. Bunun temelinde ise sosyo-ekonomik nedenler yatıyor. Yapılan araştırmalara göre ABD’deki felç vakalarının yüzde 10’u, 18-50 yaş arasında ortaya çıkıyor. Ortak noktanın ise obezite, diyabet, sigara ve yüksek kolesterol oranı olduğu ifade ediliyor.
Amerika’da faaliyet gösteren Hastalık Kontrol ve Koruma Merkezleri (ya da kısaca CDC’ler), genç yaşlarda görülen felç vakaları için “geleneksel ve değiştirilebilir” tanımlaması yapıyor. Bunun açıklaması ise şöyle: ABD dahil gelişmiş ülkelerde yaşanan felç vakaları halkın yaşam ve beslenme şeklinin doğal bir sonucu olduğu için “geleneksel” ve bu felç vakaları da tıpkı obezite, yüksek kolesterol ve yüksek tansiyon gibi gerçekte önlenebilir…

Bu arada ülkemizde ve dünyada yaşanan ve artış kaydeden felçlerin iskemik, yani dokulara kan ulaştıran damarlarda pıhtı sebebiyle meydana gelen tıkanmalar sonucunda, dokuların yeterince beslenememesinden kaynaklandığını söyleyebiliriz. Aynı durum elbette beyin için de geçerli. İskemik felçleri, beyni besleyen damarlarda meydana gelen patlamaların sebep olduğu iç kanama kaynaklı felçler izliyor. Hastane istatistikleri ise gerek iskemik, gerekse iç kanama sebepli felçlere gençler arasında giderek daha sık rastlandığını gösteriyor. Dahası, gençlere son yıllarda daha fazla felç teşhisi konuyor; farklı bir ifadeyle gençler son yıllarda felç ihtimaliyle daha sık yüz yüze geliyor çünkü günümüzde MR gibi tarama teknikleri sayesinde doktorlar felç yaşanmadan önce durumu önceden tespit edebiliyor. Bu da geçmişteki gibi felce yanlışlıkla migren ya da kasılma teşhisi konmuyor anlamına geliyor.

Şeker ve Tansiyon Başrol Oynuyor

Uzmanlar, diyabet ve hipertansiyonun gençlerde giderek daha sık ortaya çıkması ile son bulguları eşleştirdiğinde şu sonuca varıyor: Hipertansiyon ya da diyabet gibi risk faktörlerinin daha genç yaşlarda tespit edilmesi ve kontrol altına alınması gerekiyor. Fakat ne hipertansiyon ne de diyabet çocuklarda görülmediği için çocukluk çağında bir risk varsa bile bir anlamda uykuya yatıyor ve ileride, hasta 30-50 yaş arasına ulaşılınca darbeyi indiriyor. Peki, neden? Uzmanlar, hipertansiyon ve diyabetin asıl olarak dengesiz beslenme, hareketsiz yaşam tarzı ve uzun çalışma saatlerinden (örneğin beş iş gününde, her gün ortalama 11 saat) kaynaklandığı konusunda hemfikir. Bu arada hemen hatırlatalım: Gençlerin ve yaşlıların vücudu felce karşı farklı tepki veriyor. Gençler felç geçirdiğinde esas olan durumu atlatmak çünkü kısa vadede ölümcül olabilen bu durum, uzun vadede herhangi bir iz bırakmadan tedavi edilebiliyor. Yaşlılarda durum tam tersi… Onlar belki ilk anda hayatta kalıyor ancak iyileşmeleri ya çok uzun zaman alıyor ya da hiç iyileşemiyorlar.

Ünlü tıp dergisi Lancet’in yaptığı araştırma ise durumun daha da kötüleşeceğini gösteriyor. Buna göre, genç yaştakilerde görülen felç, 2030 yılı civarında ikiye katlanacak! Amerikan Kalp ve Felç Vakfı yetkilileri durumu biraz daha farklı yorumluyor: Şu an yaşadığımız hayat, geçmiştekinden çok farklı. 30-50 yaş arası çok uzun saatler boyu ve adeta ölümüne çalışıyor. Hepsi yoğun stres altında. Sesleri pek çıkmıyor çünkü bulundukları yeri kaybetmek istemiyorlar. Hiç biri yeterince beslenmiyor, daha çok açlıklarını bastırıyorlar. Hemen hiç biri kahvaltı yapmıyor, öğle yemeğini ofiste fast-food ile geçiştiriyorlar ve akşam yemekleri de eve dönüş yolunda ne atıştırıyorlarsa o… Ne sosyalleşecek zamanları var ne de spor yapacak… Felce neden olan sigara tiryakiliğinde düşüş olsa da obezite, yüksek tansiyon ve şeker yükselişte.

BENZER YAZILAR