İnsanoğlu her zaman gençlik çeşmesini keşfetmenin peşindeydi. Günümüze dek pek de başarılı olduğumuzu söyleyemeyiz. Fakat yeni bir bilimsel keşif, bizi gençlik çeşmesine bir adım daha yaklaştırmış olabilir.
Harvard Medical School ve University of New South Wales School of Medicine araştırmacıları, hücrelerimizin hasar gören DNA’ları nasıl onardığına dair kritik bir adım keşfetti. DNA onarımının gerçekleştirilememesi, yaşlanmaya bağlı bozulma, organ fonksiyonlarında kayıp, hücre mutasyonları, hatta kanser gibi birçok soruna yol açtığı için, elde edilen bulgular oldukça büyük önem taşıyor.
Şimdi, bilim insanları ne düşünüyor, ona bakalım: Gençliğimizde, vücudumuzda PARP1 adlı proteinden bol miktarlarda bulunuyor. PARP1 ise DNA onarımını gerçekleştiriyor. Yıllar ilerledikçe, devreye ikinci bir protein, DBC1 giriyor ve onarımın yapılamaz hale gelmesine yol açıyor. Sonuç olarak, DNA onarım yetimiz kaybolmaya başlıyor.
Yapılan deneyde, bilim insanları, insan yaşıyla 80 yaşında olan yaşlı bir fareyi NMN adlı molekül ile beslediler. Fare, bu molekülü, kendisini PARP1 ve DBC1 adlı proteinlere çeviren NAD adlı sinyalizasyon molekülüne dönüştürdü. Sonuç olarak, DNA onarımı gerçekleştiren protein, tekrar etkili bir şekilde çalışmaya başladı ve fareyi gençleştirdi.
Araştırmanın yazarı David Sinclair, bu hamlenin, yaşlı farenin gençliğine dönmesini sağlayan DNA kapasitesini tekrar kazandırdığını, aynı zamanda da dokuda biriken DNA hasarını giderdiğini söylüyor.
Ardından, bilim insanları, fareye, DNA’ya zarar vermesiyle bilinen radyasyon uyguladı. NMN molekülü ile takviye edilen farede, radyasyonun bilindik etkileri gözlemlenmedi.
Men’s Health’in haberine göre uzaydaki kozmik radyasyon bir dizi sorunlara neden olduğu, hatta DNA hasarına bağlı olarak kansere yol açabildiği için, NASA da bu araştırmadan dolayı heyecanlanmış durumda.
Araştırmalar şimdiye kadar sadece fareler üzerinde denendi. Bilim insanları, sonuçların insanlarda daha farklı olabileceğinden şüpheleniyor. İnsanlar üzerinde ilk denemelerin ise 6 ay içerisinde gerçekleştirilmesi bekleniyor.
Sinclair, yaşlanmayı tersine çevirme konusunda güvenli ve efektif bir ilacın keşfedilmesine hiç bu kadar yakın olmadıklarını ve deneyler sorunsuz ilerlediği taktirde, ilacın 3-5 yıl içerisinde kullanıma sunulmasını umduklarını belirtiyor.
Eğer çalışmalar pozitif sonuçlanırsa, yaşlanmadan radyasyona, hatta kemoterapinin etkilerine kadar birçok derde deva bulunmuş olacak.