Geri dönüşümü kolay olan plastikler

Geri dönüşüm adına bir şeyler yapılmazsa pek yakında plastik atıklar içinde kaybolacağız!

Önce küçük bir coğrafi bilgiyle başlayalım: Güney Pasifik’te, Avustralya ile Şili’ye hemen hemen eşit mesafede bulunan Pitcairn Adaları’ndan birinin adı Henderson Adası. Bu ada, 1600’lerin başında keşfedildiği halde hem uzaklığı hem de insan yerleşimine elverişsiz yapısı sebebiyle kimsenin uğramadığı bir bakir toprak olarak kalmış. Araştırmacılar en çok da insan eli değmemiş mercan resiflerine hayranmış. Ta ki geçen yıla dek…

2017 yılında adaya giden araştırmacılar, gördükleri manzara karşısında şoke oldu. Çünkü ada gırtlağına kadar çöpe batmıştı! Yapılan örneklemede, topu topu 37 kilometrekarelik bu adadaki çöpün neredeyse tamamının plastik olduğu görüldü. Dile kolay, adada 18 ton plastik atık vardı. Üstelik bu görünen kısmıydı. Görünmeyen kısmı metrekare başına 4500 adetti ve kumların, toprağın 10 cm altına gömülmüştü. Her gün 13 bin adet yeni plastik atık ada sahillerine vuruyordu ve sadece örnekleme alanında 53 bin parça olmak üzere adanın tamamında 38 milyon adet plastik atık bulunduğu saptandı. Bu atıklardan 88 tanesinin etiketini okuyabilen araştırmacılar, bir genelleme yaparak söz konusu plastik atıkların büyük çoğunluğunun Çin ve Japonya’dan, dörtte birinden fazlasının da Güney Amerika ülkelerinden geldiğini belirledi. Aralarında İskoçya ve Almanya’dan gelen plastik atıklar bile vardı.

Bunu niye anlattık? Çünkü plastik, günlük yaşamımızın ayrılmaz bir parçası haline geldi ve pek çok alanda işimizi fazlasıyla kolaylaştırıyor da ondan. Ancak bizler plastiği geri dönüştürmeyi umursamadığımız sürece plastikten ve şimdilik pek azı bilinen zararlarından kurtulamayacağız da ondan! Daha da acısı, bu gidişle dünya, tıpkı Henderson Adası gibi bir plastik atık yığını altında kalacak gibi görünüyor da ondan…

Nereden çıktı bu plastik?

İnsanoğlunun 1800’lü yılların sonuna kadar plastikten haberinin bile olmaması ilginç. Plastik, önce Alexander Parkes tarafından İngiltere’nin Birmingham’da kentinde ve “Parkesin” adıyla üretiliyor. Karışımı basit: Nitroselüloz, kâfur ve alkol… Parkes, buluşunu o dönem yeni icatların tanıtıldığı sanayi fuarlarında görücüye çıkarıyor ve hemen ardından ilk plastik eşyalar günlük hayatımıza giriyor. Madalyonlar, düğmeler, taraklar, bıçak sapları, kart kutuları, kalemlikler vs. derken pek çok plastik eşya ile tanışıyoruz ama ortada hâlâ fabrikasyon üretim yok! 19. yüzyıl sonlarında Amerika Birleşik Devletleri’nde, bilardoda kullanılan ve fildişinden yapılan toplarının maliyeti son derece yüksek hale gelince, John Wesley Hyatt’ın icat ettiği esnek ama güçlü yeni plastik türü bilardo topu üretiminde kullanılmaya başlıyor. Bu da hayatımıza “selüloit plastiğin” girme sebebi oluyor. Bu plastik türü, daha sonra esnek film ve fotoğraf yapmak için kullanılıyor. Sıradaki plastik türü ise baskalit plastik oluyor ve mucidi de Leo Baekeland. Kimyasallarla deneme yapan Baekeland, basınç ve ısı kontrolü sağlayan yeni bir aparat buluyor. Bu ekipmanı da sentetik reçine yapımında kullanıyor. Sonuç? Soğuduktan sonra şeklini sonsuza dek bozulmadan koruyan ve biyolojik olarak parçalanmayan bakalit! Bakalit de her tür sanayi üretiminde kullanılır hale gelince, insanoğlunun plastikle ölümcül flörtü de başlamış oluyor.

Naylon ve PVC ile böyle tanıştık

1936’da “naylon” dediğimiz poliamid 6.6 bulununca ilk olarak diş fırçalarının tellerinde kullanılıyor. 1940’ta ilk naylon çorap ve iç çamaşırlarıyla tanışıyoruz. 2. Dünya Savaşı ile birlikte paraşütler, uçak lastikleri, denizci halatları, otomobil donanımları, plastik şişeler, borular… 1961’den itibaren polipropilen kullanımıyla ve kalıba dökülerek elde edilen taraklar, kapaklar, gıda ve kozmetik şişeleri, bulaşık ve çamaşır makineleri donanımları… 1970’lerden itibaren PET ile tanışıyoruz ve şişirme yöntemiyle elde edilen şişelerden suyumuzu ve meşrubatlarımızı içmeye başlayıp video kasetlerimizin manyetik bantlarındaki filmleri izliyoruz. 1835’te ortaya çıkan PVC ile sanayi üretimi 1935’te başlıyor ve suni deri de hayatımıza giriyor. PVC yıllar içinde tekstil sanayiinde, dekoratif ürünlerde, mobilyalarda, spor kıyafet ve endüstriyel kumaşlarda kullanılıyor ve 1975’ten itibaren de kapı-pencere çerçevelerinde piyasaya sürülüyor.

Geri dönüştürmeye mecburuz!

Şurası kesin: Sanayi bazında plastik temelli üretim, 1950’lerde başladığı için araştırmacılar plastik atıklarla mücadele konusunda “hâlâ bir şansımız var” diyor. Çünkü verilere göre başa çıkmamız gereken plastik miktarı şu anda 8,5 milyar ton civarında ve bunun 6,5 milyar tondan fazlası “atık”. Bu atıkların da yaklaşık 6 milyar tonu için herhangi bir geri dönüşüm işlemi uygulanmamış! Dünyada atık plastiğin sadece beşte birinin geri dönüştürüldüğünü, öte yandan plastik atıkların nehirler ve kıyı kentleri üzerinden önce denizlere sonra okyanuslara ulaştığını ve Henderson Adası gibi belli coğrafyaları adeta plastikle kapladığını bilmek daha da acı. Tahminlere göre sadece sahillerden her yıl 5 ila 13 milyon tonluk plastik atık yola çıkıp bilinmeze(!) gidiyor!

Günümüzde kullanılan tüm plastiklerin sadece %18’i geri dönüştürülebiliyor. Çünkü geri dönüştürülemeyen plastikler de işin içinde… Hele bazı plastik türleri var ki doğada çözünmesi bile en az 450 yıl alıyor. Peki, kullandığınız plastiklerin geri dönüştürülme oranlarını biliyor musunuz? İşte size bir liste:

Geri dönüşümü kolay olanlar:

PET Polietilen tereftalat – İçecek şişeleri, gıda kavanozları, giysi ve halı lifleri, bazı şampuan ve temizlik ürünlerinin plastik şişeleri – Küresel atık oranı %11

YYPE Yüksek yoğunluklu polietilen – Deterjan ve çamaşır suyu şişesi, atıştırmalık kapları, süt şişeleri, oyuncak, kova, kasa, çiçek sak­sısı, bahçe eşyası, çöp kovası – Küresel atık oranı %15

Geri dönüştürülmesi için çaba gerektirenler:

AYPE Alçak yoğunluklu polietilen – Paketleme filmi, naylon poşet, balonlu naylon ambalaj, esnek şişeler, tel ve kablo yalıtımı – Küresel atık oranı %20

PP Polipropilen – Şişe kapakları, pipetler, saklama kapları, yalıtımlı soğutucular, kumaş ve halı lifleri, branda, çocuk bezi – Küresel atık oranı %19

Geri dönüştürülmesi zor olanlar:

PS Polistiren – Plastik köpük kap, yumurta ve et paketi, koli dolgu köpüğü, elbise askısı, yoğurt kabı, yalıtım malzemesi, oyuncaklar – Küresel atık oranı %6

Geri dönüştürülmesi çok zor olanlar:

PVC Polivinil klorür – Kredi kartları, pencere ve kapı çerçeveleri, oluklar, boru ve bağlantı parçaları, tel ve kablo sargısı, suni deri – Küresel atık oranı %5

Diğerleri:

Naylon kumaşlar, biberonlar, kompakt diskler, tıbbi saklama kapları, araba parçaları, damacanalar – Küresel atık oranı %24

BENZER YAZILAR