Ayrıca başka uzmanlar, kadmiyum seviyelerinin düşüklüğü konusunda şüpheciler. Kansas State University’de toprak ve çevre kimyası çalışan Dr. Ganga Hettiarachchi göre karşılaştırmaların ancak 2 tanesinde kadmiyum seviyelerinde ciddi farklılıklar var, 15 tanesinde ise kayda değer bir fark yok.
Bu da bizi asıl soruya getiriyor: Besinlerimizde kadmiyum yüzünden gerçekten tedirgin olmalı mıyız?
UC Davis’de gıda toksikologu olan Dr. Carl Winter’ın yorumuna göre European Food Safety Authority ‘nin dataları insanların kadmiyuma ortalama maruz kalma miktarları sağlık için endişe yaratacak seviyelerde değil.
Beslenme eksikliklerinin az yaşandığı bölgelerde besinlerdeki kadmiyum seviyeleri büyük sıkıntı yaratmıyor. Çünkü yeterli miktarda demir ve çinko alımı Hettiarachchi’ye göre vücudunuzun kadmiyum emilimi engellenebilir.
“Mikrobesin eksikliklerinin az olduğu batı toplumlarında, kadmiyum-ilişkili sağlık etkileri de nadiren görülür” diyor.
Henüz vücutlarımıza endişe yaratacak seviyelerde kadmiyum almıyoruz. Fakat toprağın zehirli metal ve maddelerle sürekli kirlenmeye devam ediyor olması ileride sıkıntı yaratabilecek bir durum.
Şu anda hayatınızdan sigarayı tamamen çıkartarak riski azaltabilirsiniz. Çünkü sigara içmek kadmiyuma maruz kalmanın başlıca sebeplerindendir. Johns Hopkins’in 2012 yılındaki bulgularına göre son 20 yılda sigara içme oranları düştüğü için kadmiyum seviyeleri de %34 oranında düşmüş durumda.