Pediatrics’teki çalışmaya dönecek olursak, lif sayesinde kandaki yüksek östrojen seviyesinin azaltılabileceği gerçeği ile karşılaşıyoruz. Yüksek östrojen seviyesi ise göğüs kanseri oluşumu ile kuvvetli bir şekilde ilişkilendiriliyor. İkinci bir teori ise lif yardımı ile kan şekeri seviyesinin düşürülebiliyor oluşu. Göğüs kanseri oluşumu konusunda yüksek kan şekerinin de rol oynadığı düşünüldüğünde, bu teori de mantıklı görünüyor.
Göğüs kanserine ek olarak, başka çalışmalarda da lif tüketiminin kolon kanseri, akciğer kanseri, ağız kanseri ve gırtlak kanseri gibi hastalıkların önlenmesinde rol oynayabileceği belirtilmişti. Dahası, lifin uykuyu iyileştirici, zayıflatıcı ve kabızlığı önleyici etkileri uzun süredir bilinmekte. Son olarak, araştırmacılara göre, kanserden korunmak için günde en az 30-35 gramlık bir lif tüketimi gerekiyor.
