Soğuk algınlığı ve grip, kış mevsiminde hızla artmaya başlıyor. ENT Tıp Merkezi’nin Kulak Burun Boğaz ve Baş-Boyun Cerrahisi Ünitesi’nden Op. Dr. Orhan Altıntaş, “İkisi aynı hastalık gibi düşünülse de farklıdır. En büyük farkı ise, hastalığa neden olan virüslerin farklı olmasıdır” diyor.
Bu virüslere dünyanın her yerinde rastlanabilir. Her virüsün çoğalma koşulları farklı olduğundan, havanın ısı ve nem derecesine göre her biri değişik mevsimlerde sık görülür.
Soğuk algınlığı burun akıntısı, tıkanıklık, boğaz ağrısı, burunda ve boğazda yanma, hafif ateş yapar. Buna karşın gripte ateş daha yoğundur ve hâlsizlik, yorgunluk şikâyetleri de görülür. Ayrıca zatürre gibi ağır hastalıklara da yol açabilir. Doktor Altıntaş, soğuk algınlığı ve grip tedavisinde antibiyotiklerin yeri olmadığını vurguluyor: “Bu hastalıkların tedavisi belirtilere göre yapılır. Ayrıca istirahat edilmesi ve stresten uzak durulması da vücut direncinin yeniden kazanılmasına yardım eder.”
Virüsler vücuda nasıl giriyor?
Hastaların mikrop içeren elleri ve eşyalarıyla bulaşabileceği gibi, solunumu ve hapşırması ile de geçebilir. Hapşırık bazen o kadar güçlüdür ki, ağzımızdan çıkan havanın hızı saatte 100 kilometreye ulaşır. Bu da virüslerin yayılmasını iyice kolaylaştırır.
Ani ısı değişikleri ve soğuk hava, burun içindeki salgıyı ve tüycüklerin hareketini bozarak mikrobun doku içine geçip yerleşmesine ve hastalık yapmasına neden olur. Alerji, hava kirliliği ve sigara da aynı nedenle soğuk algınlığı riskini arttırır.
Nasıl önlenebilir?
Bu tür mikropların yol açtığı hastalıkların önlenmesinde kişisel temizlik çok önemli. Virüsler bulaştığı yerlerde bir süre canlı kalabildiği için, bu yüzeylere temastan sonra virüsleri rahatlıkla burnumuza veya gözlerimize taşıyabiliriz. Bunu engellemek için ellerimizi sık sık sabunlu su ile yıkamamız ve hastalardan uzak durmamız gerekiyor.
Ancak pratikte bu her zaman mümkün değil: Toplumsal yaşamın gereği olarak kabalık ortamlarda bulunmak zorundayız. Çalıştığımız ortam, alışveriş merkezleri, toplu taşıma araçları soğuk algınlığı ve gribin en sık bulaştığı alanlar. Klimalar havadaki nemi aldığı için burundaki koruyucu mukoza ortamını kurutur ve enfeksiyona yatkın hâle getirir. Aynı evde soğuk algınlığı geçiren bir hastanın olması da hastalığın kolayca ailenin diğer fertlerine geçmesine neden olur. Bu nedenle mikropların hastalık yapmaması için vücut direncimizi güçlendirmek çok önemli. Mikropları tümüyle ortadan kaldıramayacağımıza göre, hastalığın oluşmasını ve ilerlemesini önlemeye çalışmamız gerekiyor.