GÜNEŞ LEKELERİ VE TEDAVİ YÖNTEMLERİ

Yaz aylarını geride bıraktığımız şu günlerde güneş ile olan ilişkimiz bambaşka bir boyut kazanıyor.
Bedenimize kattığı enerji ve cildimize sağladığı bronzluk etkisi ile yazın estetik bir öneme sahip olan güneş, sonbaharın ilk günlerini yaşadığımız şu günlerde ise cildimizde bıraktığı kalıcı lekelerle bizlere zararlı yüzünü gösteriyor.

Sonbahar, cildimizi sağlıklı bir şekilde kışa hazırlamak ve güneşin olumsuz etkilerinden arındırmak için önemli bir mevsim.

Bu mevsim leke tedavisi için en uygun mevsimdir. Deriye rengini veren melanin,  UV ışınlarına karşı melanosit denen derinin bazı hücreleri tarafından sentezleniyor. Melanin miktarındaki artış veya melanositlerin artışları ile cildimizde bazı renk değişiklikleri ortaya çıkıyor.

Güneş lekeleri türleri:

Melasma (kloasma): Özellikle alında, dudaklarda, yanaklarda simetrik olarak oluşmuş kahverengi lekelerdir. Gebelikte görülen formuna kloasma (gebelik maskesi)  denir. Gebe olmayanlarda da sebepsiz yere veya doğum kontrol hapı kullananlarda, menopozda, difenilhidantoin kullanımında, nadiren ise genetik nedenlerden dolayı ortaya çıkabilir. Melanosit sayısında artış olmaz, fakat melanin miktarında artış vardır.

Lentigo: Özellikle 40’lı yaşlardan sonra, açık tenli kişilerde, el sırtı, omuzlar, gövde ön bölge ve sırt üst kısımlarda daha sık rastlanan açık kahverengi lekelerdir, şekli yıldıza benzer. (Çillerle çok karıştırılır.) Yaz-kış deride kalır ve çillerden daha büyüktür. Melanosit sayısında ve melanin miktarında artış vardır.

Efelidi: Halk arasında “çil” olarak adlandırılır. Özellikle burun kenarları, yanaklar, ön kol, gövde üst kısmı gibi güneş gören bölgelerde belirir. Nedeni çoğunlukla genetiktir. Melanosit sayısı normaldir, fakat melanin miktarı artmıştır. Çillerin lentigodan farkı güneşe çıkılmadığı zamanlarda solmaları, hatta kaybolmalarıdır.

Çiller için herhangi bir tedaviye gerek yoktur. Kişi güneşe çıkmayı bıraktığı takdirde bir sonraki yaza kadar zaten lekeler kendiliğinden yok olur. Fakat yine de tedavisi istenirse, kimyasal peeling, kriyotepi ve lazer uygulamalarıyla çil tedavisinde başarılı sonuçlar elde edilebiliyor.

Güneş lekelerine karşı tedaviler:

Kimyasal peeling: Kimyasal peeling tedavilerinde amaç, ciltteki renk farklılıklarını gidermek ve cildi canlı hale getirmektir. Bu amaçla cilde kimyasal maddeler uygulanır. Kullanılan ajanlara göre, yüzeysel, orta ve derin peeling şeklinde üçe ayırmak mümkündür. Açık tenli kişilerde daha iyi sonuçlar alınır. Koyu tenli kişilerde uygulanması halinde ise lekenin daha da koyulaşma riski vardır. Mutlaka dermatolog uygulaması gerekir.

Kriyoterapi: Sık kullanım alanları siğil ve nasır tedavisi olan kriyoterapi leke tedavileri için de uygundur. Uygulamada sıvı nitrojen kullanılır. İşlemden sonra o bölgede kızarıklık, zaman içerisinde lekede koyulaşma, kabuk bağlama, sonrasında kabuğun düşmesi ile lekenin renginde açılma gözlenir. Birkaç seans gerekebilir.

Lazer tedavileri ve yoğunlaştırılmış ışık sistemleri (IPL): İntense pulsed light (IPL) ( Aslında lazer değildir, yoğunlaştırılmış ışık sistemidir.), Q-switched lazerler ve Fraksiyonel lazerler bu amaçla kullanılabilecek lazerlerdir. Fakat hasta seçimi iyi yapılmaz ise lekelerde artış görülebilir ya da iyileşen leke daha belirgin halde geriye dönebilir.

Topikal tedaviler: Leke tedavisinde güneşten korunmak esastır. Yaz aylarında en az 30 faktörlü bir güneş kremi, dışarı çıkmadan 30 dakika önce sürülür ve güneşin aktif olduğu 10 ile 17 saatleri arasında iki saatte bir tekrar edilir. Aslında güneş kremleri sadece yazın değil, kış aylarında da kullanılmalıdır. Kışın bulutlar güneş ışınlarının ancak yarısını tutabilirler ve güneşin etkileri yıllar boyu birikip hem güneş lekelerinin daha kalıcı olmasına hem de tedavinin uzamasına ve yeterli yanıt alınamamasına neden olabilir.

Kaynak: Echomar Ataköy Hastanesi’nden Dermatoloji Uzmanı Dr. Ahu Çiler Çıkım

BENZER YAZILAR