Milli triatlet Esra Gökçek, daha 13 yaşındayken hedeflerini belirlemiş bir kadın ve her gün onlara biraz daha yaklaşmak için yaşıyor.
Etrafınız kurduğunuz hayallerin ulaşılmaz olduğunu söyleyen insanlarla çevrili olsa ne yapardınız? İstediğiniz şeyler için yeterince güçlü olmadığınızı duymak, size motivasyonunuzu mu kaybettirirdi? Yoksa hayallerinize daha da sıkı sarılmanızı mı sağlardı? Spor hayatına yüzmeyle başlayan Esra Gökçek, 13 yaşındayken başarılı bir triatlet olmayı aklına koymuş ve kimin ne düşündüğünü umursamadan, bu uğurda var gücüyle çalışmış. 21 yaşındaki sporcu, bugün ülkemizi triatlon sporunda temsil eden en başarılı isimlerden biri olarak karşımızda. Haliyle idealler, emek ve triatlon sporu üzerine söyleyecek birkaç sözü; hayallerinden cesaret bulanları yüreklendirecek bir hikâyesi var.
Spor geçmişin nasıl şekillendi?
24 Haziran 1996 tarihinde Kırıkkale’de doğdum. Babamın işi dolayısıyla Balıkesir’e taşındık. Suyla oynamayı çok sevdiğimden, sosyal aktivite olarak ailem beni yüzme kursuna yazdırdı. Spora yatkınlığım ve yeteneğim sayesinde kendimi çok hızlı geliştirdim. Ancak o zamanlar Balıkesir’de kapalı havuz yoktu. 10 yaşına kadar yazın iyi bir programla yüzüyor, kışın ise jimnastik yapıyordum. Bir zaman sonra kapalı havuz yapılınca, benim profesyonel hayatım da başlamış oldu. 14 yaşımda Fenerbahçe Spor Kulübü yüzme takımına geçince, ailemle birlikte İzmir’e taşındık. İyi bir uzun mesafe yüzücüsüydüm. Türkiye şampiyonlukları aldıktan ve Açık Su Milli Takımı’na girdikten sonra yüzmeyi bırakarak, her zaman hayalim olan triatlon sporuna geçiş yaptım.
Triatlon branşına nasıl merak saldın? Seni bu konuda yönlendiren oldu mu?
Aslında triatlona başlamayı 13 yaşımdayken kafama koymuştum. Annemin tek hayali ise kardeşimi ve beni büyük bir kulübe transfer ettirmekti. Belli bir yaşa kadar ailenizin yönlendirmeleriyle
yaşıyorsunuz. Hep çok zayıf bir çocuktum. Triatlon gibi ağır bir sporu yapamayacağıma inanıyorlardı. Bu yüzden triatlon yapma hayalimi askıya aldım ve yüzmeye devam ettim. Annemin hayali gerçekleşti. Büyük bir kulüpte iyi bir yüzücü oldum ancak benim içimde hep triatlon yapma isteği yatıyordu ve 18 yaşımda başladım. Başta ailemden kimse bana inanmadı, bu spor için yeterince güçlü olmadığımı düşünüyorlardı. Beni hayallerim cesaretlendirdi.
Genel olarak triatlon sporunun yüzme etabı göz korkutur ve sen spora yüzmeyle başladın. Bunun bir avantaj olduğunu düşünüyor musun?
Yüzme gerçekten zor bir spor ve sonradan geliştirmesi çok güç. Yüzme geçmişim olduğu için çok şanslıyım çünkü yarışmaya en iyi olduğum şeyle başlıyorum. Yüzmeden iyi bir derece ve sıralamayla çıkarsanız, yarışın yüzde ellisini kazanmışsınız demektir. İyi yüzmek kesinlikle avantaj.
Kendini en çok geliştirmen gerektiğini düşündüğün branş hangisi?
18 yaşıma kadar düzenli olarak koşmadım ancak koşuya yeteneğim vardı. Koşmaya başladığımda derecelerimi çok hızlı geliştirdim. Yüzücü olmamın bir avantajını da burada gördüm aslında. Çünkü ciğerlerim açıktı ve hantal bir vücudum yoktu. Ancak uluslararası yarışmalarda derece yapabilmem için koşu süremi daha çok geliştirmem gerek. Koşu sponsorum Nike oldu. Motivasyonum büyük. Daha sezon başındayım ancak şimdiden antrenmanlarda en iyi derecelerimi koşuyorum.
Triatlon, yüksek seviyede disiplinli bir yaşam ister. Bunu sağlamak için kendini nasıl motive ediyorsun?
Her gece uyumak için gözlerimi kapattığımda hedeflerimi düşünüyorum. En iyi triatletlerle aynı yarış alanında koştuğumu, finiş çizgisinden geçerken bayrağımı elime alıp dalgalandırdığımı hayal ediyorum. Daha sonra yüzüme, “Evet, ben bunu yaptım, yarışı kazandım” ifadesini çiziyorum. Kararlılıkla uyuyorum, sabah ne yapmam gerektiğini bilerek uyanıyorum ve hedeflerimden şaşmadan, motivasyonumu bozmadan antrenmanlarımı yapıyorum.