HER KADININ İLİŞKİYE DAİR BİLMESİ GEREKEN BEŞ GERÇEK

scarlett

‘Karşı Konulmaz Kadın Olun’ isimli kitabında oyunlara, hilelere ve manipülasyonlara gerek kalmadan karşı konulmaz olmanın sırlarını anlatan yazar Marie Forleo, sıradan ilişki kitaplarından çok daha farklı ipuçları veriyor ve çoğumuzun klişe ve yanlış bilgilerle hareket ettiğini söylüyor.

Tara Kitap’tan yayınlanan ‘Karşı Konulmaz Kadın Olun’ isimli kitabında, sağlıklı ilişkiler kurmanın ve sürdürmenin yollarını anlatan Marie Forleo, şimdiye kadar güzel ilişkiler kurmak ve onları sürdürmek için yanlış bilgilendirildiğimizi anlatıyor ve farklı bir bakış açısıyla yaklaşıyor konuya. “Yanlış bilgiyle hareket ettiğinde, yanlış yönlendirilmiş olursun” diyen yazar, sözlerine şunları ekliyor: “Yanlış yolda ilerlersin ve aradığın şeyi bulman imkânsızdır, çünkü onu yanlış yerde arıyorsundur.

Örneğin, sana bir kek yapmanı söylesem ama köfte tarifi versem, pişirdiğin kekin tadı köfte gibi olunca şaşırır mısın? Herhalde şaşırmazsın. Size ısrarla doğru kek tarifi olduğunu söylesem ve denemeye devam etmeni istesem, eninde sonunda bir kek yapar mıydın? Hayır. Çünkü yanlış bilgiyle hareket edersen, yanlış sonuçlar almaya devam edersin. Erkekler ve ilişkiler konusunda da bu böyledir.”

İşte Marie Forleo’nun ‘Karşı Konulmaz Kadın Olun’ kitabından her kadının ilişkiye dair bilmesi gereken beş gerçek…

karsi-konulmaz-kadin-olun-tara-kitap1455841969GERÇEK 1: BİR İLİŞKİ SENİ KURTARAMAZ

Birçok kadın kendilerini daha tam, daha bütün, daha az yalnız, duygusal veya parasal olarak daha güvende ve genel olarak hayatlarında daha başarılı hissetmek için bir erkeğe veya bir ilişkiye ihtiyaç duyduklarına inanma hatasına düşmüştür ve bunda şaşılacak bir şey yoktur. Kültürümüz bizi, evlenene veya düzenli bir ilişkiye sahip olana kadar kendimizi tamamlanmamış veya bir bütünün yalnızca yarısı olarak görmeye şartlandırır.

Bu anlayış kadınların (ve erkeklerin) gerçekten yürüyen bir ilişki kurma becerilerini mahvediyor. Bir ilişkinin seni bir şekilde tamamlayacağını, kurtaracağını ve hayatını büyülü bir biçimde bulutlara taşıyacağını düşünerek hareket etmek, kendinizi mutsuz ve bekâr kılmak için birebirdir.

İşe bak ki aslında durum tam tersidir. Gerçekten anlaman gereken şu ki, senin dışında hiçbir şey kalıcı bir tamamlanmışlık, güvenlik veya başarı duygusunu yaratamaz. Hiçbir erkek, ilişki, iş, para miktarı, ev, araba veya benzeri şey süregelen bir mutluluk, tatmin, güvenlik ve tamamlanmışlık duygusunu sana veremez.

‘Kurtarmak’ bir ilişkinin seni her insanda doğuştan var olan boşluk, yalnızlık, güvensizlik veya korku duygularından kurtaracağına dair olan yanlış inancı ifade eder. Asıl soru, senin neye yatırım yapacağın: Güvensizliğine mi yoksa karşı konulmazlığına mı? Seçim senin.

Tam ve bütün olduğunu anladığında, seni daha çekici, kendine has ve rahat hale getirecek bir düğmeye basmış gibi olacaksın. Erkekleri çıldırtan o umutsuz, ilgi bekleyen, yapışkan enerji ortadan kalkacak, çünkü bir ilişkiyi kendini düzeltmek için kullanmayı bırakmış olacaksın. Tek yapman gereken değerli olduğunu bilerek yaşamaya başlamak; sanki her yaptığın dünyada bir değişime yol açıyormuş gibi.

Sana bir sır vereyim mi? Hayatını, kendini geri plana atmak zaten o kişiyi senden uzakta tutan şey.

Birini bulana kadar bekleme. O kişi sensin!

Her günü coşkuyla yaşadığında ilginç bir şey olur. Hemen hemen her an mutlu, tatminkâr, güvende ve tamamlanmış hissetmeye başlarsın. Rutine bağlayıp Bay Doğru’yla tanışınca işlerin düzeleceğini beklemek yerine, hayatını daha yoğun yaşamaya başlarsın ve bu sayede içinizde yıllardır sahneye atlamayı bekleyen o karşı konulmaz tilkiyi uyandırırsın. Hayatına kendini tümüyle verdiğinde, yani her şey önemliymiş gibi davrandığında, mutluluk, tatmin ve karşı konulmazlık doğal olarak ortaya çıkan yan ürünlerdir.

GERÇEK 2: İLİŞKİLER MANEVİ GELİŞİM FIRSATLARIDIR, İHTİYAÇ ALIŞVERİŞİ DEĞİL

Çoğumuz, bir ilişkinin amacının ihtiyaçlarımızı ve arzularımızı karşılamak olduğuna dair yanlış bir fikre sahibizdir. İlişkiye ne katabileceğimize değil, ilişkiden ne alabileceğimize bakarız.
Böyle bakıldığında, ilişkiler çoğunlukla bir ihtiyaç alışverişinden başka bir şey değildir. Uygun biriyle karşılaştığımızda, iki taraf da üstü kapalı olarak bir ticarete girmiş olur ve adına ‘aşk’ derler. Bu alışverişe dayalı ilişki modeli, birçok ilişkinin boş ve ölü bir his vermesinin başlıca sebebidir. Bu ilişkiler gerçek ve yakın olan hiçbir şey içermez. İlk heyecan geçtiğinde, duygusal bir ilişkiden çok, iş anlaşması gibi bir hale bürünürler.

Gel, gerçeği kabul edelim. Hepimiz ilişkileri yanlış sebepler için kullanmaya koşullanmışız: yalnızlığa son vermek, depresyonu iyileştirmek, bir ayrılığı atlatmak veya güvenlik sağlamak. Sorun şu ki, ilişkilerin amacı bunlar değildir.
İlişkiler, kişisel evrimimiz için karşımıza çıkan manevi fırsatlardır. Sevme, affetme, şefkat, bireysel büyüklük ve kendini ifade kapasiteni keşfedebilmen için daha iyi bir ortam olamaz.

Bir ilişkinin gerçek amacı budur: Her bireyin karşılıklı gelişimine ve ruh dolu ifadesine hizmet etmek. İlişki, hayatta olmanın coşkusunu paylaşman ve kendinden bir başkasına vermen için bir şanstır.

Bir ilişkiden ne alacağımızı değil, ona ne katacağımızı görecek bir noktadan yaklaşırsak, hayatlarımız tam bir dönüşüm geçirir.

GERÇEK 3: HAYAT ŞİMDİDEN İBARET, ARADIĞIM ŞEY İŞTE BU!

Hayatımın gidişatından hiç hoşnut olmadığım birkaç yılım oldu. O sırada, anda yaşamanın faydalarını yeni yeni öğrenmeye başlamıştım. Aslında, Deepak Chopra’nın Başarının Yedi Spirütüel Yasası kitabında okuduğum bir bölümü sık sık tekrarlayıp dururdum: “Geçmiş tarihtir, gelecek bir sır; şu an ise bir hediyedir. Ancak bu ifadenin anlamını tümüyle idrak etmem birkaç yılımı aldı. Şu anın aradığım şey olduğunu anlamam biraz zaman aldı.

Anlayacağın, onca yıl hayatımı sanki aradığım şey ‘şu an’ değilmiş gibi yaşamıştım.

Hayatıma tam da olduğu biçimiyle yatırım yapıp onu o şekilde yaşamak yerine, zamanımın çoğunu şikâyet ederek, plan yaparak, kendimce entrikalar çevirerek, ümit ederek ve her şeyin bir gün değişmesini umarak geçirmiştim. Hayat şimdidir. Hayat yalnızca şimdiden ibaret olabilir.

İster beğen ister beğenme, aradığın şey işte bu. Hayat, tam da şu anda sahip olduğun şeylerdir. Bu demek değil ki bir şeyler değişmeyecek. Her şey değişir. Hayat değişimdir. Ancak hayatına her zaman “işte aradığım şey bu” diye yaklaşırsan, bir kuantum sıçraması yaşarsın. Daha rahat, daha anda ve açıklanamaz biçimde daha karşı konulmaz olursun. Mükemmellik, çaba harcamadan hayatının bir parçası oluverir.

Her anı “o an, işte bu an” diyerek yaşayan kadınlar, öyle yapmayanlara göre doğal olarak ve gerçek anlamda daha karşı konulmazlardır. Onlar, şikâyet etmek, direnmek, mızmızlanmak veya kendini tutmak yerine, tamamıyla kendini adamış, tümüyle canlı ve hayatlarının her alanında turnayı gözünden vuran kadınlardır.

Benzer şeyler birbirini çeker. ‘İşte aradığım şey bu’ tarzında yaşayan bir kadın olduğunda, canlı ve enerjik bir ‘işte aradığım şey bu’ tarzı erkek bulman çok daha olasıdır.

Kendi kendine ‘İşte aradığım şey bu’ deneyimini yaşamak kolaydır. Şu andan itibaren her ana olduğu haliyle yatırım yap. Unutma ki her şey olması gerektiği gibi. Şu anda kendinin mükemmel bir sürümüsün.

Mesela, bir restoranda sipariş verdiğinde, seçiminin arkasından düşünme. Söylediğin şeyin senin için en iyisi olduğuna güven. İşte, aradığın şey bu! Ya da iş yerinde hayaller kurarak, şikâyet ederek veya başka bir yerde olmayı dileyerek vakit kaybedeceğine, şu anda yapılması gereken bir şeyi mükemmel bir biçimde yap. İşte, aradığın şey bu!

İşin en güzel yanı da şu: ‘İşte aradığım şey bu’ yaklaşımıyla hayatının diğer pek çok alanında da dramatik ve şaşırtıcı değişimler yaşadığını fark edeceksin. Hiç çaba göstermeden işinin çok daha zahmetsiz ve eğlenceli olduğunu fark edeceksin, çünkü başka bir yerde olmayı diliyor olmayacaksın. Evin sana gerçek bir ‘yuva’ hissi vermeye başlayacak çünkü orada yaşamaya daha çok gönül vermiş olacaksın. Gün boyunca kendini daha az stresli ve endişeli hissedeceksin ve bu da seni çok daha canlı ve enerjik yapacak.

‘İşte aradığım şey bu’ yaklaşımı, görünüşün, kendine verdiğin değer, arkadaşların ve ailenle olan ilişkilerin üzerinde de çok büyük etki yaratacak. Küçücük bir yaklaşımdan bu kadar şey çıkması hiç fena değil, ne dersin?

GERÇEK 4: ERKEKLER DEĞİŞTİRİLMEK İSTEMEZLER!

Bir düşün. Seni sürekli değiştirmeye veya geliştirmeye çalışan bir erkeği çekici bulur muydun? Sana biraz kilo vermeni söyleyen? Birazcık daha az konuşup azıcık daha fazla temizlik ve yemek yapmanı isteyen? Pek sanmıyorum. Karşı konulmaz olmak istiyorsan, onu olduğundan farklı yapmaya çalışmaktan vazgeçmelisin. Aslına bakılırsa, ‘keşke farklı olsa’larının çoğu tam da olduğu gibi kalmasının nedenidir. Unutma, direndiğimiz şey diretir.

Bir erkeğin hislerini veya davranışlarını değiştiremezsin. Eğer bir şeyi değiştirmek veya düzeltmek istiyorsa, bunu kendisi seçmelidir. Birlikte olduğun adamla ilgili sevmediğin bir şeyler varsa, iki seçeneğin var: Birincisi, doğrudan ama şefkatli bir biçimde seni memnun etmeyen şeyleri söylemek ve onun bakış açısını dinlemek, ikincisi, yoluna devam etmek. Memnun olduğun veya olmadığın şeyleri birisiyle paylaşmak başka bir şeydir, birini geliştirmeye veya değiştirmeye çalışmak başka şey.

Eğer ilişkide seni memnun etmeyen bir şeyler varsa, ona söyle. Ne hissettiğini söylerken, bu hislerin için onu suçlamadığını da mutlaka açıkça belirt. Olası çözümler veya seni memnun edecek şeyler hakkında konuş ve onun cevabını dinle. Senin keyfini kaçıracak bir şey yaptığının hiç farkında olmayabilir ve ilişkinin sağlığı adına davranışlarını değiştirmekten oldukça mutlu olabilir. Öte yandan, şunu da diyebilir: “Ben böyleyim hayatım. İster sev, ister terk et!”
Ne olursa olsun, sanki senin duygularından o sorumluymuş gibi onu suçlama (çünkü sorumlu değil). Eğer kendi duygularını onun suçu haline getirirsen, otomatik savunma moduna geçer ve seni dinlemez. İletişim kanalları kesintiye uğrar ve ikiniz de üzgün ve kızgın hissedersin. Sen anında itici bir hal alırken, o ise söylediğin doğru ve geçerli olan hiçbir şeyi dinlemeyecektir.

Gerçek dehanı ve karşı konulmazlığını ortaya koyarak iletişim kur. Parmağını uzatıp tek tek neleri yanlış yaptığını sayarak kendini haklı çıkarmaya çabalama. Durumun gerçekliğini görmek için bak. Belki de ortada çok kolay çözülebilecek bir anlaşmazlık vardır. Belki de onun ne kadar hatalı olduğu konusunda ne kadar haklı olduğunu bir kenara bırakıp hayatına devam edebilirsin.

GERÇEK 5: EĞER AŞKTA GARANTİ ARIYORSAN, AŞK ARAMIYORSUN DEMEKTİR

Kendine has bir biçimde karşı konulmaz olmak, aşkta ve hayatta hiçbir garanti olmadığı gerçeğine teslim olmuş olmak demektir. Hayat değişimdir. Çiçekler açar, solar, sonra yeniden açar. Hava durmak bilmez. Güneş her gün doğar ve batar. Gel-git sürekli suları yükseltip alçaltır. Mevsimler değişir. Hiçbir şey kalıcı değildir. Sürekli genişlemek, sürekli değişmek ve sürekli büyümek evrenimizin doğasında vardır.

Aşkta garanti beklemek gerçekçi değildir. Birinin seni sonsuza dek seveceğine dair söz veya garanti vermesini beklemek onlara başaramayacağı bir şeyi yapmaları için gerçek dışı bir baskı uygulamak demektir. Gerçek aşkın ihtişamını, macerasını ve mutluluğunu tümüyle yaşayabilmek için onun garanti edilebileceği fikrinden kurtulmaya istekli olmamız gerekir.

Hayatta garanti diye bir şey olamaz. Bizi neler beklediğini hiçbir zaman bilemeyiz. Tek yapabileceğimiz hayatımızı doğrudan, dakikası dakikasına yaşamak ve içimizden geldiği şekilde doğrularımızı söylemektir. Kendine has karşı konulmazlığın işte bu bilinmezlik halinde saklıdır. Burası ayrıca saf ve sahici aşkın kutsal alanıdır, hepimizin sahip olup korumak için çırpındığı sahte, popüler kültür ürünü, alışverişe dayalı aşkın değil.

İronik bir biçimde, aşkı kontrol etme çabasını bıraktığında, ona yaşayıp büyüyebileceği alanı vermiş olursun. Garip bir şekilde, hayal edebildiğinden çok daha güvenli ve ‘tam’ hissedersin.

Birinin aşkına tutunmak veya onu garantilemek için uğraşacağına, her gün âşık olunmak isteyen biri gibi ortaya çık. Gerçeği söyle, her şeyi açıkça paylan ve onu olmak istediği adam olması için destekle. Hepimizin yeniden yaratmak için çabaladığı o eski günlerin bayat bir tekrarı yerine, her anın yeniliğine açık ol ve ilişkine nefes alması için bir şans ver.

BENZER YAZILAR