EFSANE: Suyun fazlası olmaz, istediğiniz kadar içebilirsiniz.
GERÇEK: Korkutucu gerçeği Dr. Casa şöyle söylüyor: “Elbette ‘fazla su’ içmek mümkün, hatta sizin için ölümcül bile olabilir.” Aşırı su tüketmek, kanda sodyum miktarının tehlikeli olabilecek kadar düşük olduğu semptomatik hiponatremi’ye yol açabiliyor. Dr. Casa maraton koşucularının ortalama yüzde 1’inden azının, semptomatik hiponatremi sorunu yaşadığını tahmin ediyor. Öte yandan, bu problemi yaşamaya yatkın olan daha büyük bir grup var: Maratonu dört saatten daha uzun sürede bitiren, daha serin havalarda bol bol yürüyüş ve koşu yapmayı seven, iddiasız koşucular. Bu grup çok fazla terlemediği için yalnızca susadıkça su içse daha iyi olur.
EFSANE: Sürekli su içmek sıcak çarpması riskini düşürüyor.
GERÇEK: Vücut sıcaklığınız 40 dereceye çıktıysa, sıcak çarpması hayatınızı tehlikeye sokan bir durum olur. Dehidrasyon da sıcak çarpması riskini yükseltiyor. Dr. Casa, susuz kalan kişilerin vücutlarının daha sıcak olduğunu söylüyor. Journal of Athletic Training dergisinde yayımlanan bir çalışmaya göre, ter yoluyla vücut kütlesinde meydana gelen her yüzde 1’lik düşüşe karşılık, sıcaklık seviyesi yarım derece yükseliyor. Bu da sıcak çarpmasının önüne geçmek için hidrasyonun ne kadar kilit bir rolü olduğunu gösteriyor. Ama diğer etmenlerin de hâlâ var olduğunu söyleyelim. Dr. Casa’ya göre, beden ölçünüz, egzersiz yoğunluğunuz, fitness düzeyiniz ve yaşınız kadar, havanın nem ve sıcaklık seviyesi de sıcak çarpması yaşayıp yaşayamayacağınızı etkiliyor. Sonuç olarak, hidrasyonu sağlamak iyi bir çözüm ve sıcak çarpması riskini düşürüyor. Ama yukarıda saydıklarımızın da içinde olduğu büyük resme dikkat etmek daha güvenli bir yol.