HPV TEHLİKE SAÇIYOR

Rahim ağzı kanseri, son derece vahim sonuçlar doğuran ve kadınlarda oldukça sık rastlanmaya başlanan bir kanser türü. Avustralyalı Hekim Prof. Dr. Gerard Vincent Wain, Türkiye ziyaretinde, bu hastalık ve tedavi yöntemleri ile ilgili bilgileri Women’s Health ile paylaştı. Rahim ağzı kanseri, son derece vahim sonuçlar doğuran ve kadınlarda oldukça sık rastlanmaya başlanan bir kanser türü. Avustralyalı Hekim Prof. Dr. Gerard Vincent Wain, Türkiye ziyaretinde, bu hastalık ve tedavi yöntemleri ile ilgili bilgileri Women’s Health ile paylaştı.

Hastalık nasıl ortaya çıkar? Belirtileri nelerdir?
Konuya bilimsel olarak yaklaştığımızda, hastalığa bir virüsten kaynaklanan enfeksiyonun sebep olduğunu görüyoruz. Virüsün adı ise “human papilloma virus” yani HPV. Kadınlarda sıklıkla karşılaştığımız bu virüs, genelde farkında olunmadan cinsel yolla, rastgele bir şekilde kapılır. Ancak bedene girdikten sonra (kişi gerekli bağışıklık tepkisini veremediği takdirde) genital siğiller ortaya çıkmaya başlar. Bu siğiller HPV’nin 100 tipinden biri olan 6 ve 11 tipleri ile oluşuyor. Bu evreden bağımsız olarak, kanser öncesi (öncüsü) bir takım lezyonlar da belirebilir ve virüs orada daha da uzun süre kalmaya devam ederse sonuçta kanser gelişebilir.

Avustralya’da bu konu hakkında yapılan çalışmalar neler?
Biz rahim ağzı kanseriyle ilgili olarak enfeksiyon öncesi aşılama programı uyguluyoruz. Amacımız, aşılama yoluyla bağışıklık sisteminin bir yanıt oluşturabilmesini sağlamak. Bahsettiğim program Avustralya’da yıllar önce uygulanmaya başladı. Program çerçevesinde çok sayıda kadın aşılandı. Biz bu programa 2007’de başladık, yani yaklaşık beş sene oldu. Hükümet de sponsorumuz oldu. Böylece 12-26 yaş arasındaki tüm kadınlar aşı programına alındı. Öncelikle 12-18 yaş arasındaki öğrencilere okullarında uygulandı. 18-26 yaş arasında olanlara da aile hekimleri aracılığıyla yapıldı. Okula gidenlerin yüzde 85’ine, çalışma hayatındaki kadınların ise yüzde 50-60’ına uygulandı.

Aşının Avustralya’da ulusal aşılama programına alınması ile birlikte son beş yıl içinde nasıl gelişmeler gözlemlendi?
İlk olarak genital siğillerin görülme sıklığında çok önemli bir düşüş oldu. Burada bir enfeksiyon hastalığından söz ediyoruz. Genital siğiller HPV (ağırlıklı olarak HPV tip 6 ve tip 11) alındıktan sonra ortaya çıkan ilk belirtidir. Mesela HPV’yi bugün almış olsanız, üç, dört ya da beş ay içinde (bağışıklık sistemi rahatsızlığa karşı bir yanıt üretemediyse) bu siğiller ortaya çıkmaya başlıyor. Daha uzun evrede, virüsün rahim ağzında kanser öncesi lezyonlara neden olabileceğini biliyoruz. Sonrasında ise, virüs kalmaya devam ettiği takdirde 10-20 yıl içerisinde kansere dönüşebiliyor. Biz bu programı başlattıktan sonra, ilk aşamada genital siğillerin görülme oranında dramatik bir düşüş olduğunu saptadık. Rahim ağzı kanseri için de olumlu sonuçlar almaya başladık.

Aşının herhangi bir yan etkisi bulunuyor mu?
Aşının yan etkileri oldukça minimal düzeyde. İlk başta doğal olarak insanların bazı şüpheleri vardı. Ancak şu an en sık karşılaştığımız yan etki, enjeksiyondan kaynaklanan anksiyete. Bazı aşılar bağışıklık üzerinde rahatsızlıklara sebep olabiliyor ama bu sıkıntıların hiçbiri rahim ağzı kanseri için yapılan aşılama sonrasında görülmedi. Bunca yıl içerisinde de ilk başta planlanmış olan durumdan herhangi bir sapma ya da beklenmedik bir vaka meydana gelmedi.

Aşının bütün etkisi bağışıklık sistemini güçlendirmek üzerine midir?
Aşı, bağışıklığın bir yanıt geliştirebilmesi için tasarlandı. Normalde siz bu enfeksiyona maruz kaldıysanız, etki güçlü olduğundan, bedenin doğal yanıtı bunu karşılayabilecek güçte olamayabilir.

HPV tipleri nelerdir? Kansere hangileri neden olur?
Kansere sebep olanlar tip 16 ve tip 18 suşlarıdır. Anormal bir bulgu gözlemlendiğinde aşı artık bir tedavi olamayacaktır. Bundan sonraki tedavi artık kanser tedavisidir. Ancak diğer tiplerin gelecekte çıkmaması için yine de aşı yapılabilir.

Aşılamadaki amaç kadınların daha iyi bir immün yanıt vermesini sağlamak. Peki, bahsettiğimiz kanserin önlenmesiyle ilgili olarak yeni gelişmeler var mı?
Hep aşılamadan bahsediyoruz ama bunun yanında tarama programlarının da uygulanıyor olması çok büyük önem taşıyor. Aslında birçok vakada, ulusal programlar çerçevesinde bu ikisinin birlikte ele alınması daha etkili çözüm sunuyor. Nedeni, HPV’nin farklı yollardan yayılabiliyor olması ve tabii ki kişilerin yapısal farklılıkları. Mesela hiç cinsel ilişkide bulunmamış bir genç kız için uygun görülen şey aşı yapılmasıdır. Böylece gelecekte oluşabilecek enfeksiyonlar önlenebilir. Ancak yaşı ilerlemiş, cinsel hayatta aktif bir kadın için öncelikle tarama yapılması daha doğru olur. Nedeni, daha önce bu virüse maruz kalma ihtimalinin olmasıdır. Ya da herhangi bir kanser başlangıcı var ise bu ancak tarama sayesinde tespit edilebilir. Dolayısıyla HPV testleri ve tarama geriye dönük bir çalışmadır, diyebiliriz.

Aşı programını uygulayan başka ülkeler de var mı?
Birçok ülke aşı programını benimsemiş durumda ve geliştirmek için üzerinde çalışmalar yapıyor. Farklı teşkilatlanmalar içerisinde, farklı finansal mekanizmalar kullanılarak ilerleniyor. Örnek vermek gerekirse Yeni Zelanda’da bize benzer sonuçlar elde edildi. İngiltere’de de okul çağındaki genç kızlara aşı yapılmasıyla ilgili bir program uygulanıyor. Amerika’da ise halka yönelik bir program mevcut değil ama doktorların özel muayenehanelerinde aşı yapıldığını görüyoruz. Avrupa’ya baktığımızda ise Fransa ve İsveç’te Avustralya’ya benzer sonuçlar elde edildi. Kanada ve Malezya’da da benzer programlar uygulanıyor. Zaten bu program Dünya Sağlık Örgütü’nün önerileri içinde yer alıyor. Ayrıca daha önce de söylediğimiz gibi, ülkelerin farklı sistemleri olsa dâhi, ulusal aşı programları sağlık konusu çerçevesinde dikkate alınıyor.

Devletler bu programı hastalığın dünya çapındaki görülme sıklığı son yıllarda arttığı için mi uygulamaya başladı?
Görülme sıklığı aslında biraz da ülkelerin tarama yöntemlerine sahip olup olmamasına bağlı. Rahim ağzı kanserine baktığımızda, hastalığın sıklıkla görüldüğü ülkelerde yapılandırılmış belli bir tarama yönteminin olmadığını görüyoruz. Ancak tarama programı genişletilmiş ve ulusal olarak uygulanan ülkelerde hastalık çok görülmüyor. Pek çok ülkenin aşılama programını benimsemiş olmasının altında sağlık maliyetlerinin etkisi vardır. Siz genç kızlara aşı yaptıktan sonra, sağlık sisteminizde maddi anlamda tasarruf yapmış olusunuz. Diğer bilinen (çocuk felci gibi) birçok aşının hep uygulanıyor olmasının da esas nedeni bu. Dolayısıyla aşı, bir tür korunma stratejisi olarak devletler tarafından hep kabul edilmiştir.

Son olarak, aşı rahim ağzı kanserini tamamen önleyebilir mi?
Şu anda bizim kullanmakta olduğumuz aşı, dört farklı HPV tipine karşı yaklaşık yüzde 100 koruma sağlıyor. HPV virüsünün 16. ve 18. tiplerinden bahsetmiştim. Bunlar en agresif türler olarak biliniyor. Rahim ağzı kanseri vakalarının sorumluları yüzde 70-80 oranında bu iki türdür. HPV’nin diğer türleri arasında önemli olanlar tip 6 ve 11’dir. Bunlar da genital siğillerden sorumlu olanlardır. Kalan yüzde 20 içinde bulunan türler aşının kapsamına girmiyor, yani şu an için önlenemiyor. Ancak bunlar çok fazla saldırgan yapıda olmadığından oldukça yavaş bir seyir izler. Bu nedenle koruma sağlamak için düzenli kontroller yeterli olur. Önümüzdeki yıllarda yeni aşılar da geliştirilecek ve iki, üç yıl içinde bunları piyasada bulmak mümkün olacak. Yeni aşılar dokuz HPV türünü birden önlemek üzere tasarlanıyor. O noktada şu an yüzde 70-80 dediğimiz oran yüzde 90-95’lere çıkacak.

Röportaj: Tuğçe Tekmen

BENZER YAZILAR