İTİRAF EDERKEN… BEDENİNDE OLANLAR…

Beyaz bir yalan ya da büyük bir sır olması fark etmiyor; gerçekleri söylemek bedenini ve ruhunu rahatlatıyor. İtiraf etmeye karar verdiğinde…

Hazırlayan: Sude Orhan 

Genellikle PowerPoint üzerinde işinin ehli olarak çalışan sen, bugün tek bir sayfayı bile zor bitiriyorsun. Bunun nedeni, beyninin bilişsel ve duygusal merkezlerinin büyük itirafın için heyecanlanması ve günlük işleri zihinsel olarak külfetli bulması.

Yapacağın itirafa karşı arkadaşının, patronunun ya da sevgilinin vereceği tepkiyi (belki öfke, belki de gözyaşı) düşünmek, beynindeki duygusal merkezi harekete geçiriyor. Eğer kötü bir sahne ile karşılaşacağını düşünürsen, böbreküstü bezlerin adrenalin ve noradrenalinin de dâhil olduğu “savaş ya da kaç” hormonlarını salgılıyor. Bunu da hızlı kalp atışlarından, gerilen kaslarından ve zorlukla nefes alıp verişinden anlayabilirsin.

Ayrıca, stres hormonlarının sindirim gibi o an hayati önemi olmayan sistemleri geçici olarak durdurması nedeniyle, midende kelebekler ya da bulantı hissedersin. Diyaframından alacağın derin bir nefes seni rahatlatır; böylece durumun üstesinden gelecek gücü kendinde bulabilirsin.

İtiraf ederken…
Sinir sistemin çok hızlı çalışıyor ve konuşurken kekeleyip, heyecanlanmana neden oluyor. İşte o anda yapman gereken şey, konuştuğun kişinin burnuna bakmak. Ciddiyiz! Araştırmalar, karşındakinin gözlerinin içine bakarak konuşmanın zihinsel olarak dikkati dağıtabildiğini ve konuşmanı karmaşık duruma soktuğunu gösteriyor. İtirafını ettikten sonra, bunun sorumluluğunu aldığını göstermek için göz teması kurabilirsin.

Konuşurken ellerini birbirine kenetlemen, bacaklarını oynatman ve ileri geri sallanman olası bir durum. Sürekli kımıldanman, sinir sisteminin olağandışı hareketine verdiğin bir tepki.
Eğer büyük bir şey saklıyorsan, sırrın yalnızca yarısını (mesela kredi kartı limitini doldurmuşken, bankaya A5.000 kredi borcunun da olması gibi) itiraf etmek yerine tamamını bir seferde söyle. Sırrının bir kısmının sır olarak kalmaya devam etmesi seni kaygı döngüsünün içine sokar ve tüm gerginliği tekrar yaşarsın.

İtiraf ettikten sonra…
Stres hormonlarının yok olmaya başlamasıyla birlikte, kalp atışların sakinleşiyor ve midendeki huzursuzluk yok oluyor. Araştırmalar sır tutmanın seni gerçek anlamda fiziksel olarak daha “ağır” hissettirdiğini; dolayısıyla itiraftan sonra kendini hafiflemiş hissedeceğini gösteriyor.
Tabii kötü bir tepki ile karşılaşma olasılığın var (“Bunu gerçekten yaptın mı?!”). Eğer itiraf ettiğin kişi sinirlendiyse, tekrar strese girmen muhtemel. Mantıklı bir konuşma yapılacak gibi değilse ondan birkaç dakika müsaade iste, ikiniz de sakinleşin, ardından konuşmaya devam edin.
Eğer itirafını anlayışla karşılıyorsa, o da içinde tuttuğu bir şeyi sana açıklayabilir (“Anlıyorum, ben de bir süredir aynı durumdayım” gibi). Samimi konuşmanız, karşılıklı olarak anlaşıldığınızı ve takdir edildiğinizi hissettirir. Bu da aranızdaki bağı kuvvetlendirir, hatta birbirinizden daha çok hoşlanmanızı sağlar. Gördüğün gibi itiraf etmek aslında sandığın kadar kötü bir şey değil.

 

Kaynaklar: The Body Language of Liars kitabının yazarı Dr. Lillian Glass; Iowa Devlet Üniversitesi’nden Dr. Max Guyll; Bar-Ilan Üniversitesi İşletme Fakültesi’nden Dr. Eyal Pe’er; Columbia İşletme Fakültesi’nden Dr. Michael Slepian

BENZER YAZILAR