KÂBUS GÖRMENİN NEDENLERİ

WH uykunu kaçıran davetsiz misafirlerin ardındaki sır perdesini aralıyor.

Çocukken gördüğümüz kâbuslar genelde yatağımızın altında saklandığını düşündüğümüz “canavar” ile ilgilidir. Yetişkinlikte ise işler değişir. Alkol alabilecek yaşa gelmiş bir kadın olmak ise geceleri daha rahat uyuyacağımız anlamına gelmez. Oxford Üniversitesi’nde klinik psikoloji araştırmaları yapan Dr. Bryony Sheaves, “Uyku literatür taramalarında, kadınların erkeklerden daha fazla kâbus gördüğü güçlü bir bulgudur. İşin ilginç yanı ise cinsiyet farkının yalnızca ergenlik çağında ortaya çıkıyor olması” diyor ve ekliyor; “İlk bulgular, kadınların genel olarak gördükleri her rüyayı hatırlamalarına odaklanıyor. Bu yüzden gördüğümüz kâbusları da zihnimizde tuttuğumuz düşünülüyor. Ancak anksiyeteye ve endişelendiğimizde duygularımızı ifade etmeye daha yatkın olmamız da yadsınamaz bir gerçek.” Biz uykudayken açığa çıkan şeyler, uyanık olduğumuz saatler boyunca mücadele ettiğimiz sorunlarla doğrudan bağlantılı olabilir.

Stresini Yen

Kâbus ve stres arasındaki bağ kanıtlanmış durumda. Ancak araştırmanın devamı, tekrarlayan kâbusların daha fazla şeyin göstergesi olabileceğine dair bir teoriye katkıda bulunuyor. Kâbuslar travma sonrası stres bozukluğunun çok yaygın bir belirtisi, bu nedenle tanı kriterleri arasında yer alıyor. Geçtiğimiz yıl, Turku Üniversitesi araştırmacıları tarafından yapılan ve Scientific Reports dergisinde yayımlanan bir çalışma; kâbusların herhangi bir ruh sağlığı bozukluğunun erken göstergesi olarak kabul edilmesi gerektiğini savunuyor. Sheaves, “Araştırma grubumuz, daha sık ve şiddetli kâbus gören insanlarda; anksiyete, paranoya, depresyon ve halüsinasyon sorunlarının görülme ihtimalinin yüksek olduğunu gösteriyor” diyor. Tabii ki bu, kâbus gören herkesin zihinsel sağlık sorunları yaşadığı veya yaşayacağı anlamına gelmiyor. Sadece ihtimalin biraz daha yüksek olduğu söyleniyor.

Uyku Sorunlarını Çöz

Tüm bunlar şu soruyu doğuruyor: Peki gördüğümüz şeyin kâbustan öte bir şey olduğunu nasıl anlayacağız? Öncelikle, onları diğer gece dertlerinden ayıralım. Uyku Araştırmacısı Dr. Michelle Carr, “Kâbuslar genelde gecenin son üçte birinde görülür ve belli sıkıntılara neden olur” diyor ve ekliyor; “Gece korkusu (uyku terörü) ya da konfüzyonel uyanma gibi diğer uyku bozukluğu türlerinden farklıdır. Kâbus görürken kalp çarpıntısı, terleme veya hızlı nefes alma gibi belirli fiziksel belirtilerle, hızlı bir şekilde uyanır ve tetikte oluruz.” Bu yoğun fiziksel belirtiler, yalnızca kâbusların ürettiği korku nedeniyle oluyor. Kâbus gören kişi kolayca uyanabilirken, gece korkusu yaşayan kişileri uyandırabilmek zordur. Konfizyonel uyanma bozukluğu yaşayan kişi ise uyku ile uyanıklılık arasındadır.

Uzmanlar, arada sırada kâbus görmenin endişe edilecek bir şey olmadığı konusunda hemfikirler. Ancak ruh halimizi etkileyecek kadar sık olduklarında, bir uzmandan yardım almamız gerek.

Gündemde olan tedavi seçeneklerine değinecek olursak: Görüntü provası olarak adlandırılan yeni bir konuşma terapisi, henüz test aşamasında. Bilişsel davranışçı terapi türü olarak öne çıkan bu yöntemde, düşlerine daha olumlu alternatif sonlar yazmak amaçlanıyor. Hayal gücünü kullanmak için bir uzmanla birlikte çalışıyor ve bu sonları düzenli olarak prova ediyorsun. Sheaves, geleneksel bilişsel davranışçı terapi ile birlikte ilerleyen bu yöntemin, hastalar üzerindeki etkilerini araştırıyor. Şu ana kadar olumsuz bir etki görülmemiş. Yöntem ruh hâlini ve stres hormonu seviyesini kontrol etmeye yardımcı oluyor. Böylelikle ışıklar söndüğünde endişe etmen gerekmiyor.

Eğer ara sıra kâbus görüyorsan endişe etme. Aksine gördüğün kâbuslar, yaşadığın sıkıntıları ya da görmezden geldiğin şeyleri vurguluyor olabilir.Sorunlarının farkına vardıkça, onları çözmeye başlayabilirsin. Gördüğün kâbusun uykunu kaçırmasına izin verme.

BENZER YAZILAR