Kalori Tepkisi

DR. HALL, KİŞİSEL OLARAK ONU SEVDİĞİNİ söylese de bilimsel anlamda Dr. Ludwig’in karşısında duruyor: “Teorinizi bir kitap ve diyet önerisiyle birlikte kamuoyuyla paylaşmadan önce, bilimsel olarak gerçekten emin olmalısınız.”

Dr. Hall’a göre, insülin-karbonhidrat denklemi fazlasıyla basit ve bazı açılardan da hatalı. Dr.Hall, bu görüşünü, 2016’da 17 obez hasta üzerinde yaptığı araştırmasına dayandırıyor.

Katılımcılara kalori bakımından benzer olan, ilk dört hafta yüksek karbonhidratlı bir diyet, sonraki dört hafta ise düşük karbonhidratlı bir diyet uyguladı. Karbonhidrat alımları düşen katılımcıların, insülin salgısı da düştü. Ancak açlık kan şekeri düzeyi (insülin direncinin göstergesi) ile yağ yakımı (ikinci etapta kalori yakımında hafif bir artışla birlikte) sonuçları benzer çıktı. Dr. Hall’a göre bu durum, düşük karbonhidrat alımının günde ekstra 300 ila 600 kalori yaktırabileceğini iddia eden Dr. Ludwig’in teorisinden şüphe ettiriyor.

Dünyanın en büyük obezite konferansı olan ObesityWeek kapsamında, büyük bir kalabalığın karşısına geçen iki bilim adamından Dr. Hall, Dr. Ludwig’in teorisinin bazı bölümlerinin çöpe atılması ve geri kalanın da ciddi şekilde düzenlenmesi gerektiğini savunurken, Dr. Ludwig meslektaşının araştırmasının kısa ve küçük çaplı olduğunu söyledi.

Kariyerinin büyük kısmını enerji tüketimi üzerine araştırmalarla geçiren Dr. Hall, “Kalori kaloridir” lafına inanmıyor. Ona göre, kalorinin ızgara tavuktan mı yoksa krakerden mi geldiği önem taşıyor. Dr. Hall “Kalori hesabı tek başına obeziteyi açıklamaya yetmiyor. Bu, çevresel etkenlerin biyolojik mekanizmalarla girdiği kompleks bir süreç ve bu yüzden de düşük karbonhidratlı tek tip bir diyetin herkese uyacağı fikrine katılmıyorum” diyor.

BU KUTUPLAŞAN TARTIŞMANIN İÇİNDEN çıkmak için, Stanford Prevention Research Center’dan beslenme araştırmaları direktörü Dr. Christopher Gardner’a dönelim. DIETFIT adını verdiği, karşılaştırmalı diyetler üzerine yaptığı uzun bir araştırmayı henüz tamamlayan Gardner, sağlıklı az yağlı bir diyetle, sağlıklı düşük karbonhidratlı diyetleri kıyasladı.

Gardner, bilim dünyasındaki ününü 2007’de yaptığı titiz bir çalışmayla kazandı. Düşük karbonhidratlı diyetlerin (Atkins ve Zone) zayıflatma konusunda standart bir düşük yağlı Ornish diyetinden daha iyi olmadığını ortaya koyan bulgular elde etti. Ancak daha sonrasında yaptığı araştırmalarla, insülin direnci olan insanların yağı değil karbonhidratı düşürerek daha etkili kilo verebildiğini buldu.

Bugüne gelirsek, Gardner’ın sıradan insanlarla yaptığı DIETFITS araştırmasından elde ettiği öncül sonuçlar da düşük karbonhidratlı diyetlerin düşük yağlı olanlara karşı daha avantajlı olduğunu göstermiyor. Araştırmanın 609 katılımcısı, yaklaşık üç bin kilo verdi ama bunu hangi diyetle başardıkları pek fark etmedi. Aynı şekilde her iki diyeti takip edenler arasından kilo alanlar bile oldu. Dr. Gardner, “Her iki diyette büyük başarı ve başarısızlık hikâyeleri gördük” diyor.

Bu durumu açıklamakta zorlanan sadece Dr. Gardner değil. Dr. Ludwig de kendi yaklaşımında değişikliğe gitmiş gibi görünüyor. Ünlü endokrinolog, bir meslektaşıyla bu kış yayımladıkları araştırmada, yüksek insülin salgısına yol açan gen ile kilo alımının artışını ilişkilendiriyor. Karbonhidrat-insülin teorisini hâlâ güçlü şekilde savunurken, Brian Goodhart örneğinde olduğu gibi düşük karbonhidrat diyetinin bazılarında daha etkili olabileceğini de kabul ediyor.

Harvard Üniversitesi’nden araştırmacı Dr. Lee Kaplan, obezite ve kilo alımının oldukça bireysel olabileceğini bu yüzden tek bir beslenme tipinin herkeste aynı şekilde çalışmasının mümkün olmayabileceğini söylüyor. Obezitenin 50 farklı alt türünü tespit eden Kaplan, “Henüz tanımlayamadığımız daha fazla tür olması muhtemel” diyor.

Gardner’in önerisiyle, “Kalori kalori midir?” ve “Düşük karbonhidrat mı düşük yağ mı?” tartışmasını bir an unutalım ve yerine bilim insanlarının hemfikir olacağı şu soruyu soralım: Boş kalori kaynağının baş suçlularından ilave şeker tüketimini nasıl düşürebiliriz?

Dr. Hall ve Dr. Ludwig bu soruya aynı yaklaşımı göstererek teorimizi haklı çıkarıyor. Gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerdeki tarım politikaları, 1970’lerden itibaren dönüşerek besin zincirimizdeki boş kalorilerin yüzdesini devamlı artırdı. Dr. Hall’un 2011’de yayımladığı bir araştırmaya göre, 40 yıl önceye kıyasla günde 220 kalori daha fazla tüketiyoruz. 2017’de tamamladığı başka bir çalışmaysa, bu değersiz kalorilerin karbonhidrat ve yağdan geldiğini ortaya koyuyor. Gerçekten de beslenmek için donmuş pizzalara, dev boy cipslere veya çikolatalı drajelere ihtiyacınız var mı?

BENZER YAZILAR