Kendini Ritme Bırak

Yüksek Tempo

Bood’un dikkat çektiği bir nokta var: İnsanlar ritmik varlıklardır (en azından bazılarımız öyleyiz). Müzik dinlerken ayağımızla tempo tutarız, spinning, step gibi tempomuzu müziğin belirlediği aktivitelerde bulunuruz. Peki koşu neden farklı olsun ki?

1998 yılında, Haile Gebrselassie 4:52.86 ile 2000 metre dünya rekorunu kırmıştı. Olimpik sporcu sonrasında yarışa hazırlandığı antrenmanlarda cadence’ını (bir dakikada atılan toplam adım sayısı) dönemin en hit parçalarından olan Scatman John’un Scatman isimli şarkısının beat’leriyle ayarladığını söyledi.

Bilimsel bir açıdan bakarsak, Bood, tempo tutmanın koşuculara sabit bir hızda koşmaları konusunda yardımcı olduğunu söylüyor.

Örneğin Emsley belirgin ve sabit bir beat’i (vuruş) olan müzikler dinlediğinde, hızını 5:10 dk/km’den 4:30 dk/km’ye çekebiliyor. “Müzik beni daha hızlı koşturuyor. Vücudum bilmeden müziğin ritmine ayak uyduruyor ve müziğin temposu hızlandıkça ben de hızlanıyorum” diyen Emsley, bunun nedenini ise şöyle açıklıyor: “Müziğin ritmi kulaklarımızdan girip, işitsel yollardan beyinde hareket kontrolüne katkıda bulunan bölgeye ulaşıyor ve etkiliyor. Böylece içsel bir zamanlayıcıya sahip olmuş oluyoruz ve tempomuzu buna uyduruyoruz.”

Yani koşucular müziğin motive edici özelliği sayesinde daha zorlu çalışabiliyor ve cadence sayılarını sabit bir beat’e göre ayarladıkları için daha etkili koşabiliyorlar. 

BENZER YAZILAR