Kapat Düğmesi
Hem interval antrenmanlarda hem de tempolu koşularda müziğin işe yaradığını belirten Emsley’e göre, müzikten vazgeçmeniz gereken aktiviteler de var ve trail koşuları bunlardan biri: “Dağlarda koşarken zaten benim dikkatimi yorgunluktan ve acıdan başka yönlere çekecek olan çok fazla şey var. Sürekli değişen manzara, doğa ile baş başa olmak gibi faktörler de aynı işi görebiliyor.”
Dahası, performansınızı artırmanın tek yolu müzik değil. Ultra maratoncu Sean Robson koşarken müzik dinlemeyi tercih etmeyenlerden, çünkü müziği uzun koşu antrenmanlarında istemediği bir dikkat dağıtıcı olarak değerlendiriyor: “Ben çevremle bir şekilde iletişimde olmayı seviyorum. Bu havlayan bir köpeğin ya da kıyıya vuran dalgaların sesi olabilir” diyor.
Robson’a göre müzik dinlemeden koşmak, vücudundan gelen uyarıları daha iyi almasını da sağlıyor. Nefes alış verişini, adımlarını, yorgunluğunu ve ağrılarını daha iyi dinliyor.
Spor sosyoloğu ve antrenör Dr. Jim Denison da aynı fikirde: “Müzikle koştuğunuz zaman vücudunuzdan gelen bazı ipuçlarını kaçırabilirsiniz. Bu yüzden hangi eforla koştuğunuzda neler yaşadığınızı değerlendirme şansınız ortadan kalkabilir.”
Koşarken müzik dinlemeyi sevmeyen Robson, daha çok diğer koşucularla sohbet etmeyi ve onların hikâyelerini dinlemeyi tercih ediyor: “Benim motivasyon için müziğe ihtiyacım yok. En isteksiz olduğum zamanlarda bile asla bir koşuyu bitirdiğime pişman olmadığımı kendime hatırlatmam bana yetiyor. Başkalarıyla koşmanın yarattığı heyecan ve enerji benim için gerçekten çok daha özel.”
Robson nabzını normal seviyeye çekmek ve toparlanma sürecini hızlandırmak için de müzik dinlemiyor. Sakin bir soğuma yürüyüşü sonrasında squat ve lunge hareketleri onun için fazlasıyla yeterli.