KEŞKELERE YER YOK: CENK TOSUN RÖPORTAJI

cenk-tosun-3

Arif’ten bu yana futbolcuların ceza sahasında kendini yere atma konusu bitmeyen bir tartışma. Şimdi de sen çok eleştiriliyorsun bu konuda. Ne dersin?

Son birkaç maçtır ben de eleştiriliyorum bu konuda. Milli maçta kazandığımız penaltı ile başladı. Pozisyonu sonradan izledim ve evet, hakem istese penaltı vermeyebilirdi. Ama ben kendimi orada penaltı kazanayım diye yere atmadım. Rakiple boğuşurken düştüm. Ben düşmemek için elimden geleni yapıyorum. Ama mesela Kayseri maçında çok sert oynadılar.İzleyici bizim ne şiddette darbe
aldığımızı fark edemeyebiliyor. Bu öyle bir şey ki, tam arada pozisyonlar oluyor. Ve öyle pozisyonlarda ben kendimi darbeden de sakınmak istiyorum. Şunu herkes bilsin ki, kasti olarak kendimi asla yere atmam.

Türkiye’de futbolda ne değişsin isterdin?

Öncelikle statlar dolu olmalı. Almanya’da ligin ortalarında seyreden, hatta bazen düşme hattında olan Eintracht Frankfurt diye bir takımda oynuyordum ve her maç 51 bin kişi full çekiyordu stat. Biz şanslıyız, büyük kulüplerde oynuyoruz, diğer takımlara kıyasla daha dolu oluyor statlarımız. Ama diğer şehir takımları için aynı şeyi söyleyemem. Bir futbolcunun maç içindeki motivasyonunu yükselten yegâne şey seyirci desteğidir. Sonra, altyapı ve futbol okullarının da sayısı ve kalitesi artsın isterdim. Maalesef ülkenin her şehri aynı değil, dolayısıyla her yetenekli çocuk eşit şansa sahip değil. Belki de bu sebepten nüfusumuz çok olmasına rağmen, o oranda futbolcu yetiştiremiyoruz. Keşke her şehirde profesyonel eğitim veren ve yetenekli çocuklara fırsat sunan futbol okulları olsa.

Unutamadığın golün hangisi?

Karabük maçında 90+6’da Sosa’nın kestiği bir pozisyon vardı, benim de arkaya doğru uzun köşeyi sıyırttığım gol. O çok anlamlı bir goldü. İçimden “Şampiyonluk geldi!” demiştim. Ama son üç maç kötü bir performans ile sezonu üçüncü bitirmiştik.

İnanır mısın öyle iç seslere?
İnanırım. Geçen sezon da Akhisar maçında 3-2 yenik durumda iken oyuna girmiştim. Bir gol atmıştım, maçı berabere bitirmiştik. Arkadaşlara “Üzülmeyin, bu bir puan belki bizi şampiyon yapacak” demiştim. Çok şükür şampiyon da olduk.

Gaziantepspor’da Sergen ile çalıştın. Hoca Sergen nasıl?

Öncelikle futbolculuğuna kimse laf söyleyemez. Hocalığı da ilk takımı olmasına rağmen gayet başarılıydı bence. Oyuncular ile arası çok iyiydi. Bazen yorgun oluyorduk, idman dozunu hemen azaltıyordu. Bazen bizimle 5-2 oynar, bir kere içeri geçmezdi. Tekniği hâlâ çok üst düzey. Ben onun golleriyle büyüdüm. Hayranı olduğum bir futbolcunun saha kenarındahocam olması, beni maçta daha da motive ediyordu. 80’inci dakikada yorgunluktan ölüyordum ama ondan övgü dolu bir söz duyabileyim diye depar atıyordum.

Peki sana Bilic desem…

Aslında çok iyi anlaşıyorduk. Sahada Demba Ba oynuyordu, ikinci forvet Mustafa’yı görüyordu. Beni hep üçüncü olarak düşünüyordu. Yine de girdiğim maçlarda etkili olmaya gayret ediyordum.

Onunla bu konuda konuştun mu?

Hayır. Ben idmanlarda hep iyi çalışırdım. Oyuna girersem elimden geleni de yapardım ama hiç hocaya gidip beni neden daha fazla oynatmadığını sormadım. O zaman ben de gençtim. Zaten ilk senemdi, adaptasyon için uğraşıyordum. En büyük hayallerimden biriydi Beşiktaş’ta oynamak. Belki de hayalime kavuşmuş olmanın verdiği bir tatmin vardı. Ama bugün olsa daha talepkâr olurdum.

Şenol Hoca ile Bilic arasındaki en büyük fark ne?

Tecrübe farkı. Şenol Hoca yıllarını vermiş, çok deneyimli. Aynı dili konuştuğun bir hoca ile çalışmak oyuncu için her zaman büyük avantajdır. İlk 11’e giren oyuncu zaten mutludur, forma şansı nasılsa buluyor. Önemli olan 18’de kalan, forma şansı bulamayan oyuncuyu yönetebilmek, geliştirebilmek. Şenol Hoca’nın ve yardımcılarının en iyi yaptığı şey, bu oyuncuların performans ve özgüvenini yüksek tutabilmek.

Bu sezonun en iyi transferi kim?

Hepsi iyi ama takıma en büyük katkı sağlayan Caner diyebilirim.

Geriye dönsen hangi maçı değiştirirdin?

Süper Kupa maçı. Çok pozisyona girip değerlendirememiştim. Elimde olsa o maça geri dönüp, mutlaka birini gol yapardım.

Futboldan sonra ne yapacaksın? 

Ya menajerlik, ya hocalık olur ama mutlaka futbolun içinde kalırım.

Hoca olunca neyi asla yapmazsın? 

Haksızlık yapmazdım. Yıldız oyuncu ayrımı yapmaz, formayı kim hak ediyorsa ona verirdim. Bir oyuncu için çok önemli bir kriterdir bu. Hocaya güvenirsen daha gayretli olursun. Aksi takdirde küsmeler başlar ve bir bakmışsın, o oyuncuyu kaybetmişsin.

BENZER YAZILAR