Sonrasında daha iyi fırsatlar birbirini kovaladı. Pratt’in kilosu her oynadığı rol için sürekli değişmeye başladı. Moneyball filminde oynayacakken eski bir sporcu için fazla kilolu olduğu söylendi. O da eski güreşçi taktikleriyle 15 kilo verdi ve rolü kaptı. Ardından rol aldığı The Five-Year Engagement ve Delivery Man filmleri için de bir hayli kilo aldı ve aldığı bu kiloların, ona komedi dizisi Parks and Recreation’da başarı getirdiğini fark etti: “Andy karakteri fit bir adam olsa o kadar da ilgi görmeyecekti. Andy ne kadar şişko olursa, o kadar komikti. Kilo almaya çalıştığım dönemlerde setteki arkadaşlarım bana ‘Chris, koş hamburger kamyonu geldi’ diye seslenirlerdi. Ben de bir seferde 3-4 cheeseburger’i mideye indirirdim.”
Pratt’in kariyeri oldukça olumlu bir yola girmişti ve iyi vakit geçiriyordu. Ayrıca mutlu bir evliliği de vardı.(Take Me Home Tonight setinde tanıştığı Anna Faris ile 2009 yılında evlendi.) Ama fazla kiloları artık iyice canını sıkmaya başlamıştı: “Fiziksel olarak fit olmamaktan hiç hoşnut değildim. Buna bir son vermek uzun süre yapılacaklar listemde yer alsa da, hayata geçiremiyordum.”
Bu konuda bir şeyler yapmaya ise Zero Dark Thirty filminin sonrasında karar verdi. Film çekilirken kasları oldukça belirgindi ve 106 kiloydu. Ancak film vizyona girdiğinde 127 kilo olmuştu bile. Fit halini ekranda görmek onun bir karar vermesine neden oldu: “Forma girmek konusunda harekete geçmeye karar verdim. Bir cast direktörünün odasına girdiğimde fiziğimle dikkatini çekebilmem gerekiyordu.” Pratt, havuz antrenmanından sonra, triatlona hazırlandığı deniz komandosu arkadaşlarının antrenmanları nasıl gerçek bir eğlenceye dönüştürdüğünü anlattı. Triatlon fikrini ilk ortaya atan adam, emekli bir donanma askeri olan Mike Day olmuş. Day’in vücuduna 2007 yılında Irak’ta, kurşun geçirmez yeleğine olmak üzere tam 27 kurşun isabet etmiş. Hayatta kalmayı başardıktan ve eve döndükten sonra, kendini diğer emekli askerlere yardım etmeye adamış. Bu triatlon için topladığı bağışlarla da travmatik beyin ameliyatları geçiren eski askerlere yardım topluyor.
Bisiklet seansı bittikten sonra Pratt ile yemek yemek için Griffith Park’ta oturuyoruz. Özenle hazırlanmış öğününü çantasından çıkarıyor: Biraz esmer pirinç, karalahana, ızgara tavuk ve
su. “Beslenmem hakkında oldukça ciddi olmam gerekiyor” diyor. Bunu söylediği sırada, The Magnificent Seven filminin çekimlerine sadece 7 hafta var. İkonik bir western filminin yeni versiyonu olan ve Denzel Washington’la birlikte oynayacağı film için 10 kilo vermek zorunda. Bu yüzden triatlon antrenmanları işi için de oldukça faydalı. Pratt, son olarak Jurassic Park’ın 22 yıl sonraki halini konu alan filmde boy gösterdi ve bundan fazlasıyla mutlu: “Jurassic Park benim Star Wars’umdu. Çocukluğumda çok önemli bir rolü olan bir film.” Filmde canlandırdığı Owen Grady karakteri güçlü ve sert bir adam. Eski bir savaşçı ve insanların hayatını kurtarmak için kendininkini riske atmaktan çekinmiyor. Bu adamı beyazperdede gördüğünüzde şişman hallerine şaşırmamak elde değil ama Pratt buna alışmış: “İnsanların dönüşüm hikayemden ilham alması hoşuma gidiyor.”
Pratt ve antrenman arkadaş Haftalardır hazırlandıkları yarışın ilk açık yüzme etabı Pratt için en zorlusu. Bu etabı geçtikten sonra bisiklet etabında hızlanıyorlar. İlerleyen kilometrelerde arkadaşı Jay ayağından sakatlanıyor (stres kırığı olmuş). Diğer arkadaşı Dared ve Pratt de koşu etabında daha hızlı olmayı denemektense, onunla birlikte koşmayı tercih ediyor. Yarışın son kilometrelerinde üçlü arasında derin bir sohbet başlıyor. Jared ve Jay Irak’ta yaşadıkları kötü günlerden bahsediyor. Pratt, “Fiziksel olarak bu kadar zorlanıldığında insanların gardının düşmesi gerçekten garip. Yarışın son kilometrelerinde Mike gibi bir alfa erkeğinin, eşinin ve çocuğunun ona olan desteğinden ne kadar mutlu olduğunu anlatması beni çok etkiledi” diyor. Bu üç adam yarışı yedi
saatin biraz üstünde bir sürede tamamladı. “Yarış sonunda onların elini sıkmak ve onlardan ne kadar sıkı çalıştığımı duymak gerçekten çok değerliydi” diyen Pratt, sonrasında iki dostuyla başarısını bira ve tekila ile kutluyor ve gülerek ilginç bir tavsiye veriyor: ” Doktorlar bunu tavsiye ediyor, kaybettiğiniz sıvıyı tekila içerek geri kazanın.” Yarış bitmiş olsa da Pratt yüzmeye, bisiklete binmeye ve koşmaya devam edecek gibi: “Triatlon hazırlığı beynimdeki mesafe anlayışını değiştirdi. Artık 5K benim için kısa bir mesafe.” Sonrasında yüzme etabında kendini nasıl geliştirebileceğini ve dayanıklılığını nasıl artırabileceğini anlatan Pratt’e, yine böyle bir yarışa hazırlanmayı düşünüp düşünmediğini soruyorum. Bir saniye duraklıyor ve yanıtlıyor: “Kesinlikle. Hatta bu sefer tam bir Ironman yarışına katılacağım. Bu, her mesafenin iki katına çıkması demek. Kısacası Chris Pratt fitness’a olan bağlılığını ikiye katladı. Sizde durumlar ne?