“KLİŞE TAVLAMA TAKTİKLERİ UYGULADIĞINIZI ANLAYAN HER KADIN, SİZİN KÖTÜNÜN DE KÖTÜSÜ OLDUĞUNUZU DÜŞÜNÜR”
Klasik tavlama cümleleri manipülasyona dayanır. Temel prensip, kadınları güvensizliklerini ya da hassas noktalarını kullanarak avlamaktır. Seks peşindeki bir avcının yöntemi budur. Eğer ki siz de kadınlarda bazı özellikler bulup onları sömürme yoluna gidiyorsanız, kesinlikle çekici olmaktan uzaklaşırsınız. Tabii aslında hiç öyle biri olmadığınız halde yanlış tavsiyelere kulak vermiş de
olabilirsiniz. Ancak her iki türlü de, bizi hafife alıyorsunuz demektir. Zira bizler çekici bir adamla, öyle görünmeye çalışacak kadar çaresiz bir adam arasındaki farkı biliriz. Dahası, kitap ya da dergilerden öğrendiğiniz numaraları da anında fark ederiz. Çünkü hepiniz aynı saçma şablonu uygulayıp durursunuz.
Oyuna girdiğiniz an senaryonuz genelde bellidir ve bizi sıkmaktan başka bir işe yaramaz. Tıpkı seks numaralarını porno filmlerden kopyalamak gibi. (Yine hemen anlar ve nefret ederiz). Oysaki kadınlar karmaşıktır; vücudumuz karmaşıktır, beynimiz karmaşıktır. Eğer kadınlara elinizdeki hazır x+y=z ile yaklaşırsanız, daha en baştan sınıfta kalmaktan başka şansınız kalmaz.
Hemen üzülmeyin; iyi bir ilk izlenim vermeseniz dahi, henüz tüm cephelerde kaybetmemiş olabilirsiniz. Genelde bir erkek yanımıza gelip bizimle konuşmaya başladığında, zaten beğenip beğenmediğimize çoktan karar vermişizdir. Tüm vasat numaralarınıza karşın sizi beğendiysek, daha affedici olabilir ve sevimli olduğunuzu bile düşünebiliriz. (Tabii siz yine de buna bel bağlamayın.)
“YAPTIĞINIZ HER ŞEYİN, BİR NATIONAL GEOGRAPHIC BELGESELİNİANDIRDIĞINI FARK EDİN”
Avına sinsice yaklaşan bir köpekbalığı mı, yoksa sürüsünden kopmuş küçük ve savunmasız kurbanını parçalayan bir aslan mı? Hangisini canlandırıyor olursanız olun, durun ve tüm o avcılık
masallarını unutun. Zira bu anlatı, onu ve sizi karşı karşıya getirir ve bir tarafın kazanması gerektiği hissini yaratır. Kendinizi bize düşman olarak kurguladığınızda ve arkadaşlarımız yokken bizi yakalamaya çalıştığınızda bayağı garip görünüyorsunuz. Zihniniz ne söylerse söylesin, bir kadına yaklaşırken ikinizi de eşit zeminde görmelisiniz. Üstelik neden ikiniz de kaplan olmayasınız ki?
“TÜM DİKKATİNİ SİZE ÇEVİRMEMİŞ OLMASI, SİZİNLE İLGİLENMEDİĞİ ANLAMINA GELMEZ”
Senaryomuz şu: Barda güzel bir kadın gördünüz ve dikkatini çekmek istiyorsunuz. Ancak size karşı soğuk duruyor. Şimdi empati kurun ve olayları onun perspektifinden düşünün. Biri sizinle ilgilendiğinde, onun tek odak noktası olursunuz ve fark edene ya da ona karşılık verene kadar normal hayatınıza devam edersiniz. Bulunduğunuz mekân sadece bir kulüp dahi olsa; onunla konuşan arkadaşları, cevap vermesi gereken aramaları veya mesajları ya da birazdan gelecek bir taksisi olabileceğini unutmayın. Gülümseyin, kendinizi tanıtın ve bir içecek ısmarlamayı teklif edin. Özgüven, en temel etkileyici noktadır. Barın bir köşesinden onu izlemekten ve her an bir göz teması yakalamaya çalışmaktan daha iyi sonuçlar sunacaktır. O da size gülümserse, iyi bir başlangıç yaptınız demektir.
“BAŞLATTIĞINIZ ŞEYİN DEVAMINI GETİRMESİNİ BİLİN”
Boşa fiyaka yapmayın. Özgüveni severiz ama gerçekçi olduğu sürece. Desteksiz atıp tutarsanız, kısa bir süre sonunda piliniz biter. O noktada tüm ilgimizi kaybederiz. Elbette ki mırıl mırıl konuşmak ya da kendini küçüksemek çekici değildir. İlgimizi bir kere çektikten sonra, birdenbire varlığı bile bize bir lütufmuş gibi davranan, bizi hiçe sayan ya da soğuk takılan bir züppeye de dönüşmeyin. Bu tutum sizi daha çekici ya da gizemli yapmak yerine, oyunlara ihtiyacı olan bir zavallı olduğunuzu düşündürür. Ne de olsa oyun çocuklar içindir, değil mi?
