“TINDER’DA KISA SÜREDE GELİŞEN GÜZEL BİR SOHBET YAKALADINIZ. ŞİMDİ TANIŞMANIZ GEREKİYOR”
Tinder, insanların birbirleriyle kolayca tanışıp takılmasına yardım etmek için vardır. O yüzden klasik flört kuralları orada pek işe yaramaz. İlgimizi çekmek için iyi bir fotoğraf (puslu ya da grup
fotoğrafları değil) ve eğlenceli bir profil gerekir. Ucuz görünmeyin (elimi sallasam ellisi, kadınlar bana bayılıyor temalı profiller bizi sadece güldürüyor). Ekranda görünen profilin arkasında gerçek bir insan olduğunu hissettirin.
Konuşmaya başladığımızda günler sürecek bir oyuna girmeyin. Ne de olsa artık herkes çok meşgul ve kimse kimseyle tanışmadan önce beş hafta muhabbet etmeye gerek duymuyor. Sizi bir kere
beğenmişsek ve iki hafta sonra aynı şekilde hissetmiyorsak, bu tamamen zamanlama hatasıdır. Tabii selamlaşır selamlaşmaz buluşmak istediğimizi de düşünmeyin. İkimiz de neler döndüğünü biliyoruz ve pijamaları giyip yapıştığımız koltuktan bizi kaldıracak şey “Selam, sen hala uyumadın mı bakayım?” cümlesinin ötesinde olmalı.
Tanışmaya karar verdik, şimdi ne olacak? Tinder randevunuzun bir yere gitmek zorunda olmadığı konusunda açık olun. Çok ciddiye almayın; seks ya da bir ilişki ile sonlanmak zorunda değil. Dışarı çıkıp sadece biraz eğlenmeniz de mümkün. Bu, başarısız olduğunuz ya da ikinizden birinin hatalı olduğu anlamına gelmez.
“KADINLARLA ‘SADECE’ ARKADAŞ OLAMAYAN BİR ERKEK Mİ? ASLA ONUNLA SEKS YAPMAM. KESİN BİR SÜRÜ KORKUNÇ ÖZELLİĞİ DAHA VARDIR”
Bir erkek, sonuçları hakkında endişe duymadan bize yaklaşabiliyorsa (yani sonu bir yere varmayan bir sohbet içine girmeyi kabul ediyorsa), ondan her türlü hoşlanırız. Sabahın saat ikisinde, testosteron kasırgası halinde birilerini bulmak için çaresizce aranan erkekler, modası geçmiş tavlama cümleleri ile çoktan israf ettikleri 15 saniyemizden daha fazlasını hak etmez. Bu adamların tersi olun ve daha ileriye gidebilin. Çıplak kalma ihtimalimiz olmaksızın da bizimle ilgilendiğinizi görmekten ne kadar hoşlandığımızı aklınızdan çıkarmayın.
“SİZDEN HOŞLANIRSAK, SİZİ ÖPMEK İÇİN BİR YOL BULURUZ “
Sex and the City dizisi ekranlarda boy gösterdiğinden bu yana 17 sene geçti. Çoğu modern kadın için dizinin kahramanları hala birer rol model. Sizin erkeksi ve iddialı halinize ihtiyaç duyan ürkek ve uysal hanımlar olduğumuz günler çok eskilerde kaldı. Artık ilk adımı biz kadınlar atabiliyoruz. Peki ya o sizi öpmediği sürece, ilk öpüşme anının geldiğini nasıl anlayacaksınız? Öpüşmek istemiyorsa; konuşmaya, yemek yemeye ya da yüzünü meşgul tutacak şeyler yapmaya devam eder. Sessizlik ve göz teması ise öpüşmek için uygun koşulları sunacaktır. Tabii sadece umutla yaşanmaz. Gözlerinizi kapamadan, dudaklarınızı büzmeden önce karşınızdaki kadının öpüşme isteğinden yüzde 75 emin olun. Ya da açık açık “Seni öpebilir miyim?” diye sorun. İşe yarayacağına emin olabilirsiniz.
“VİDEO OYUNLARINDAN BİLİRSİNİZ; SON BÖLÜME GELMİŞSİNİZDİR VE SÜRENİZ HIZLA AZALIYORDUR. İŞTE SİZİN EVİNİZE GELDİĞİMİZDE YAŞANAN TAM OLARAK BU”
Kızı kaptınız ve beraber eve geldiniz. Kurallar henüz bitmiş değil. İkiniz de neden orada olduğunuzu biliyorsunuz. O yüzden evi gezdirmeniz ya da onu kedilerinizle tanıştırmanıza gerek yok. Ne kadar uzun süre beklerseniz, gitme riski o kadar artar ve şöyle şeyler düşünür: “Seks yapacağız sanıyordum ama tutmuş bana futbol forması koleksiyonunu gösteriyor; ne diye geldim ki sanki?” “Kahretsin, aynadaki şu halime bak, korkunç görünüyorum.” Kısacası, harcadığınız her dakika kaçma riskini artırır. Oraya kadar gelmişiz, daha ne bekliyorsunuz?
