KOLAJEN GERÇEKLERİ

Kolajen denilince eminim herkesin aklında bir şeyler şekilleniyor. Mutlaka hakkında duymuşluğun, okumuşluğun vardır. Eğer yoksa bile merak etme bu yazımda kolajen meselesini en önemli ayrıntıları ile senin için ele alıyor olacağım. Hadi hazırsan başlayalım!

 Yazı: Miray KARAYILAN

Nedir bu kolajen ve nerde bulunur?

Kolajen, vücudu bir arada tutan adete tutkal görevi yapan vücudun en önemli proteinlerdendir. Fibroblast ve diğer hücreler tarafından oluşturulup vücudun bütünlüğünün korunmasını sağlar. Onsuz vücut bütünlüğünden bahsedemeyiz.  Kaslarda, tendonlarda, kemiklerde, korneada, damarlarda, bağırsaklarda neredeyse tüm vücudumuzda kolajen bulunur. Özellikle bağ dokumuzun %80’inini kolajen oluşturur.

Kolajenin görevleri nelerdir?

Evet, görevleri diyorum;  çünkü kolajeni tek bir görev ile sınırlandırmak mümkün değil. Birden çok görevi olan kolajenin alt tiplerine girmeden genel olarak görevlerine bir göz atalım.

– Kemik ve kaslarımızı bir arada tutmak

-Organlarımızı korumak

-Bağ dokuyu güçlendirerek vücut bütünlüğünü korumak

-Cilde esneklik ve sıkılık sağlamak

-Tırnak, saç ve dişleri güçlendirmek

-Eklem ve tendon sağlığını koruyarak, eklem ağrılarının ve iltihaplanmaların önüne geçmeye yardımcı olmak

-Vücudumuzdaki kemik yoğunluğunu arttırarak güçlendirmek

-Kalp sağlığını korumaya yardımcı olmak

-Gastroentestinal hastalıkların önlenmesine yardımcı olmak

-Göz sağlığı için gerekli olmak

-Sindirim sistemini desteklemek

Kaç tipi vardır?

Bu kadar görevi kolajen alt tipleri sayesinde yapıyor.  İnsan vücudunda şuana kadar tanımlanmış en az 28 kolajen tipi vardır. Bu kolajen tiplerinden insan vücudunda en yaygını tip 1 kolajendir. Yüksek oranda bulunan diğer kolajen tipleri ise tip 2, tip 3, tip 4 ve tip 5 kolajenleridir.

*Tip 1: Vücudumuzda bulunan kolajenin %90’ına yaklaşığı tip1 kolajendir. Bu tip kolajen, çoğunlukla cildimizde bulunur. Elastin proteini ile birlikte cilde esnekliğini verir. Kozmetik alanında da en çok duyduğunuz kolajen tipi budur. Her eczanede veya kozmetik dükkanlarda kolajen içeren krem ve serumları bulmak artık çok kolay. Her geçen gün artan bu pazarda en saf kolajen içeren kremi seçmek için kadınlar birbiri ile yarışıyorlar. Cilt için sadece kolajen içeren ürünleri kullanılmakla kalmayıp, gerek dolgularını uygulatmak, gerek tabletleri gerek şase formlarını kullanmak günümüzde çok yaygın bir hal aldı. Cildin gerginliği, canlılığını ve dinç görünmesini sağlamak özellikle her kadının hayalidir. Bu yolda uygulanan adımlardan biri de doktorunuz kontrolünde kolajen desteklerinden faydalanmak olabilir. Tip 1 kolajen sadece cilt üzerinde etkili olmamakla beraber aynı zamanda kemik, tendon, fibröz kıkırdak, bağ dokusu ve dişlere yapı kazandırır.

*Tip 2: Aktif spor yapanların dikkatine! Eklem kıkırdağını koruyan yapılardan biri tip 2 kolajendir. Kıkırdak yapıda bolca bulunan bu kolajen tipi eklem sağlığı için olmazsa olmazlardandır. Yaş aldıkça vücudumuzun ürettiği kolajen sentezi yavaşlar ve eklem rahatsızlıklarımız ortaya çıkmaya başlar. İşte bunun nedenlerinden biriside zamanla tip2 kolajeni yitiriyor olmamızdır.

*Tip 3: Genellikle tip 1 kolajen ile birlikte bulunur. Cildin sıkılaşmasına yardımcı olup aynı zamanda arterlerin yapısını destekler. Damarlara elastikiyet, kaslara güç verir.

*Tip 4: İskelet kası hücreleri, ve kalp kası hücrelerin çevresinde bulunur. Erişkinlerde bazal membranların bazal lamina katmanında bulunur. Bu katmanda bulunarak sinir ve kan damarlarını fonksiyonları için önemli rol oynar.

*Tip 5: Saç ve plansentada bulunan kolajen tipidir.

Kolajen kaybı nasıl yaşanır?

Yaş aldıkça vücudumuzun ürettiği doğal kolajen miktarında da azalma gözlenir. Özellikle 25 yaşından sonra bu azalmanın oranı yılda %1-1.5 olmak üzere değiştiği bilinmektedir. Sadece doğal süreç değil aynı zamanda çevresel faktörler de kolajen kaybına yol açabilmektedir.

Örneğin;

  • Uzun süre güneş ışığına maruz kalmak
  • Sigara içmek
  • Otoimmün hastalığa sahip olmak
  • Yüksek miktarda rafine şeker tüketmek
  • Fazla salgılanan kortizol miktarı
  • Toksinlere maruz kalmak
  • Uyku düzensizliği
  • Serbest radikallere fazla maruz kalmak ve uzaklaştıramamak
  • Menopoz süreci bu kaybı hızlandırabilmektedir.

Hangi kolajen tiplerine ihtiyacım var?

Bu soru için herkese uygun maalesef tek bir cevabı yok! Kişinin ihtiyacı, maruz kaldığı çevresel faktörler, yaşı, cinsiyeti, yaşam tarzı vs gibi birçok özelliği bu sorunun yanıtını etkiler. Çeşitli genetik testlerle hangi tip kolajene ihtiyacın olduğunu bilimsel olarak öğrenebileceğin gibi ihtiyaçlarına göre de (eklemlerin veya cildin için kullanma isteğin gibi) uzmanlar kontrolünde kullanabilirsin.

Genellikle piyasa bulunan kolajen tipleri 1, 2 ve 3’tür. Yukarıda da özetlediğim gibi cilt sağlığın için kullanacaksan sadece tip1 veya tip 1+ tip 3 karışımları, eklem sağlığın için kullanacaksan tip2 kolajen takviyesi tercih edilmelidir.

Kolajen takviyesi alacaksan tabletten ziyade şase formunu kullanmayı tercih etmen alacağın verimi arttıracaktır. Ürünleri kullanmadan önce mutlaka kullanma talimatlarına göz at ve doktorun gözetiminde kullanmaya çalış.

Kolajen takviyesini seçerken de hangi hayvandan üretildiğine dikkat etmek ve mutlaka ürünün içeriğini incelemeni öneririm. Kulaktan dolma bilgilerle kolajen kullanmayıp, doktor veya eczanenin önerdiği ihtiyacına yönelik kolajen kullanımına dikkat etmen gerekir. Örneğin sağlıklı balık (yani ağır metallere maruz kalmayan kaynaklı) kolajen kullanımının cilt için, sığır kaynaklı kolajen kullanımın ise eklemler için daha faydalı olduğu biliniyor.

Ben kolajeni supplement’lerden değil de, doğal yollardan almak istiyorum dersen de işte sana kolajen içeren birçok besin listesi:

-Prolin’den zengin; yumurta sarısı, et, peynir, soya, lahana, kuşkonmaz

-Glisin’den zengi; tavuk derisi

-Antosiyanid barındıran; yabanmersini, böğürtlen, kiraz, vişne, karadut gibi meyveler

-C vitamini içeren besinler; turunçgiller, çilek, biber, brokoli

-Bakır içeren besinler; kuruyemişler, kırmızı et, kabuklu deniz ürünleri

– A vitamini içeren besinler; hayvansal (Karaciğer, balık yağı, süt, tereyağı, yumurta, böbrek, peynir, yoğurt) ve bitkisel (ıspanak, maydanoz, mercimek, pırasa, brokoli, pazı, kabak, havuç, patates, kavun, kırmızı biber, greyfurt, bezelye, karpuz.) kaynaklı besinler.

Umarım bu yazıda kilit ama önemli olan noktalar aklında kalmış veya not etmişsindir. Şimdi vücuduna daha farklı bakmanın zamanı geldi! Sağlıkla kal…

BENZER YAZILAR