KORKULARINLA YÜZLEŞ

Başkalarını etkileme baskısı bazı kişileri sinir küpüne dönüştürebilir. Sosyal kaygılarınla yüzleşmek için bu tavsiyelere kulak ver.

Julia Hunt’ın yavaş bir asansörle yüksek kattan aşağı inmekten nefret etmesinin sebebi var fakat bu senin düşündüğün türden bir sebep değil. “Biri benimle konuşmaya başlayacak diye öldüresiye korkuyorum. Ya aptalca konuşursam ya da söyleyecek hiçbir şey bulamazsam?” diyor 35 yaşında olmasına karşın hâlâ “sınıfın utangacı” lakabının hakkını veren yazar Julia Hunt. “En kötüsü de, böyle bir durumun ofis ortamında başıma gelmesi” diyor. “Çünkü iş arkadaşların her zaman birlikte olduğun insanlar ve sen bu kişileri tam olarak tanımıyorsun. Üstüne üstlük hepsini etkilemek istiyorsun. Eğer kendimi bir yabancının önünde küçük duruma düşürürsem, sonunda onu bir daha asla görmeyeceğimi biliyorum.”

Hunt’ın endişeleri sıradan korkulardan daha farklı; başkalarının eleştirilerine maruz kalmak ve onlar tarafından dışlanmak konusunda bir tür sosyal kaygı denilebilir. Ve kaygısının kaynağı liseden de öncesi dönemlerimize dayanıyor. The Female Brain kitabının yazarı ve Nöropsikolojist Louann Brizendine, “insanlığın hayatta kalması popülaritesine bağlı dolayısıyla bizler de başka insanların bizi nasıl gördüğü konusuna oldukça hassas yaklaşıyoruz” şeklinde açıklıyor. Sonuç olarak, reddedilmekten korkmak şaşırtıcı şekilde yaygın. “insanların yüzde 90’ı sosyal kaygının çeşitli aşamalarını hayatında deneyimliyor” diyor Living Full With Shyness And Social Anxienty kitabının yazarı Erica Hilliard. “Bir şeyler yapmak üzereyken endişeli hissetmek normal. Örneğin biriyle ilk kez randevuya çıktığında ya da bir konuşma yaparken” diyor Anxienty Disorders Association of America’nın Başkan ve CEO’su Jerilyn Ross. Esas felaket “ilk buluşma” türündeki streslerin hayatın günlük akışı içine de yansıması. Örneğin asansörde geçen bir konuşma gibi.

Korku faktörü
Sosyal kaygı seni her hareketinde eleştirel bakışların irdelediği Gossip Girl dizisinin bir bölümünde yaşıyormuşsun gibi hissettirebilir. Psikiyatri Profesörü Jordan W. Smoller “Uzmanlar tam olarak sebebinden emin olmadığı halde bu işlevin beyindeki sinir sistemiyle ilgili olduğunu düşünüyorlar” diyor. Bunu beynin amigdal denilen takipçi bölgesinin bilinmedik bir durumla karşı karşıya kalındığında hareketlenmesi olarak düşünebilirsin. Bu bölge soysal kaygı yaşayan kişilerde adeta bir doberman kadar saldırganlaşır, güvenli durumlarda bile tehlike alarmı gönderir.

Amigdal durumu önce algılar ve vücuda sinyaller gönderir. Vücudunu terleme, baş dönmesi ve kalp atışının hızlanması gibi semptomları içeren “savaş ya da kaç” moduna sokar. En kötü kısmı: Her ne yapıyor olursan ol (bir partide kendini tanıtman ya da işle ilgili bir Power Point sunumu yapıyor olman) beynin “kırmızı alarm” işareti verir. Bu da demek oluyor ki benzer bir durumda yaşayacağın duygunun ta kendisi “sosyal kaygı”dır. “Özgüveni tam, dışa dönük insanlar bile bazı spesifik durumlarda sosyal kaygı deneyimini yaşayabilir” diyor Ross.

Anne McDermott, 35 yaşında bir web editörü ve bu konunun önemli bir örneği. Halka açık konuşmalarda ve iş buluşmalarında gayet rahat olan Anne, insan içine karışacağı bir toplantıya katılması gerektiğinde adeta kalp atışlarını dışarıdan duyuyor. Birkaç yıl evvel, yeni bir işe kabul edildi ve işe başlamadan önceki birkaç gününü şirket partilerine giderek geçirmesi gerekti.

“Gelecekteki iş arkadaşlarımla günlük kıyafetlerle tanışmak harika bir fırsat olabilirdi” diyor ve ekliyor: “Fakat içeri girip kendimi tanıştırma düşüncesi ürkütücüydü, ben de otomobilde oturdum. Uzun süre park yerinde bekledikten sonra bir bahane uydurup gelemeyeceğim için üzgün olduğumu söylemeye karar verdim. Otomobilim arızalanmıştı.” Yani patronuna mesajı bıraktıktan sonra evine geri döndü.

Stresi azaltmak
“McDermott’un tepkisi olağan dışı değil” diyor Ross. “Sosyal kaygısı olan kişiler, içinde bulunduğu durumdan kurtulmak için uyduracağı bahaneleri detaylandırmaya çalışır; bu da onları gerer.” Problem şu: Sen durumu karmaşıklaştırdıkça olay daha ürkütücü bir hale dönüşecek. ipucu ise kendini dışarıda güvenli olduğun düşüncesine kanalize etmen. Korkularınla yüzleştikçe onlarla baş etmek daha da kolaylaşacak. Doğru yolu bulmanda izleyeceğin plan
ise şöyle:

Akıl oyunları oyna
McGill Üniversitesi’nde Psikoloji Profesörü Mark Baldwin, “Araştırmalar gösteriyor ki sosyal kaygı taşıyan insanlar, iş arkadaşlarından gelen düşmanca bakış gibi negatif tavırlara, arkadaşça gülümseme gibi pozitif tavırlardan daha fazla ilgi gösteriyor” diyor. Beynini doğru hedefi alması konusunda eğitmek için güvende hissedebileceğin kalabalık yerlere git ve kendine güler yüzlü birilerini seç. Bunu huy haline getirene kadar da yapmaya devam et.

Yeni bir taktik dene
Arkana yaslanıp başkalarının ilk adımı atmasını bekleme. How to Make People Like You in 90 Seconds Or Less kitabının yazarı Nicholas Boothman, tanımadığın birine şöyle yaklaşabileceğini söylüyor: “Yolda yürürken ya da alışveriş yaparken çevrene bir göz gezdir ve birini seç. Yapman gereken; ‘Pardon! Saatiniz kaç acaba? gibi basit bir soru yöneltmek.” Burada önemli olan soru değil. Birine tereddüt etmeden nasıl yaklaşacağını öğrenmen. “Bunu günde iki kere yap ve bir süre sonra bu problemleri bir daha yaşama.” Unutma ki onlar da aynı senin gibi birer insan ve sana muhakkak cevap verecekler.

Partiye hazırlan
“Partiye geç gitmeyi bir alışkanlık haline dönüştürme” diyor Indiana University Southeast Shyness Research Institute’un direktörü ve Psikoloji Profesörü Bernardo J. Carducci. Kalabalık bir odadan içeri girmek ve bir anda herkesin sana bakacağını düşünmek can sıkıcı olabilir. Erken gidersen, herkesten önce yerini almış olursun. Ayrıca insanlar birbiriyle kaynaşmışken iletişime geçmen zorlaşacaktır. “Bazı keşifler yap. Dünyada neler olup bittiğiyle ilgili bilgi edin ve son gelişmelerle ilgili kafanda birkaç ana başlık hazırla” diyor. Eğer Cuma günü gerçekten büyük bir toplantı varsa, Pazar gününden itibaren haberleri takip etmeye başla ve olayları iş arkadaşlarınla her gün tartış. Zaman geçip Cuma günü geldiğinde düzinelerce sohbeti çoktan başlatmış olacaksın.

“Sosyal kaygı” ile baş etmek istiyorsan gergin olmayı bırakmaktan daha fazlasını yapmalısın. Pratik yapmaya devam et; insanlarla etkileşimini devam ettirmek zaman geçtikçe sana daha rahat hissettirecek. Sonuç ise her girdiğin ortamda herkesin dikkatini sana çekecek bir özgüven olacak.

GEVEZELİK STRATEJİSİ
Başkalarıyla nasıl muhabbet ediyorsun? Indiana University Southeast Shyness Research Institute’un direktörü ve Psikoloji Profesörü Bernardo J. Carducci, ipin ucunu sana uzatıyor.

Sohbeti başlat
Ortak arkadaş çevresiyle ilgili yorumlar yap. “Burada kimi tanıyorsun?” gibi. “Etkileyici bir konuşma başlatmak için kendini zorlama” diyor Carducci. “Yalnızca kibar olmalısın.”Girişinden ve isminden daha fazlasını söyle; sohbette biraz detaylara gir. Giriş konuşmanı planlayarak sana gelecek soruları önceden tahmin eder ve bunları nasıl cevaplayacağını kolaylıkla çözersin.

Sorular sor
Güzel bir sohbetin sırrı, karşındakine enteresan şeyler anlatıyormuş hissini verebilmektir. Tüm dikkatini ona verdiğini anlayabilmesi için arka arkaya sorular yönelt.

Aradan faydalan
Utangaç insanlar genelde nasıl mazeret uyduracağını bilmez. Sohbet bir an da olsa durduğunda, basitçe şunu söyle; “Merhaba demek istediğim birkaç kişi daha var. Seninle sohbet etmek harikaydı. Tekrar görüşelim.”

Derleyen: Ezgi Tanlak

BENZER YAZILAR