Koşmak ya da Koşmamak? Hem de Çıplak Ayak!

abeba bikila

Koşu meraklılarına tanıdık gelebilir; çıplak ayak koşu gündeme geldiğinde bahsedilmeden geçilemeyecek bir isim var: Abebe Bikila. Kendisi 18 yaşındayken, 1960 Roma Olimpiyatı’nı çıplak ayak koşup altın madalya almış. Bir rivayete göre sponsorların elinde Abebe’nin numarasında ayakkabı kalmadığı için çıplak ayak koşmuş. Bir başka söylenti ise Abebe’nin sponsor tarafından temin edilen ayakkabılarla rahat koşamadığı ve çıplak ayak koşmayı tercih ettiği yönünde. Diğer taraftan, Abebe Bikila’nın antrenmanlarını çıplak ayak yaptığı biliniyor. Buraya kadar bir sorun yok… Ancak Abebe 4 yıl sonra Tokyo Olimpiyatı’nda ayakkabılarla koşarak rekor kırmış ve yine altın madalyayı kapmış.

Daha da geriye gidecek olursak, iki ayağı üzerinde durabilmesi sebebiyle maymun ve benzeri hayvanlardan ayrılan insanoğlunun koşu ile olan ilişkisi spor ayakkabılarından öncesine dayanıyor elbette. Koşu serüvenimizin %99’u ayakkabısız geçmiş. Harvard Üniversitesi’nde evrimsel insan biyolojisi alanında çalışan Profesör Daniel E. Lieberman yaptığı araştırmalar ve incelediği insansı fosiller sonucunda insan anatomisinin uzun mesafe koşmaya adapte olacak şekilde evrimleştiğini öne sürüyor. Yontma taş devrinde Afrika savanalarında hayvan avlamak için uzun mesafe koşabilme becerisi geliştiren insanlar, avlamak istedikleri hayvanları (özellikle geyikleri) kovalar, uzun süre kaçmaktan ve sıcaktan yorulup kalbi durduğunda yakalayarak beslenirlermiş. 1970Lerde kalın tabanlı spor ayakkabılar üretilmeye başlayınca mertlik hepten bozulmaya başlamış.

BENZER YAZILAR