NO13 ⇒ TECRÜBE EKİPMANI YENER.
Ben yanımdakinin kuşandığı kadar ekipman kuşanırım. Yeni bir çift ayakkabı paketinin açılış sesi, yeni alınan bir yağmurluğun üzerinizdeki gıcırtısı ve iyi bir koşu ürünleri markasından gelen indirim e-postası insanı her zaman cezbeder. Ve gerçekten de iyi bir koşu ayakkabısına herkesin ihtiyacı vardır.
Yıllar boyunca kullandığım ekipman sayısını hatırlamıyorum bile. Ancak koştuğum yerlere ait detayları, gittiğim yerleri ve tanıştığım insanları daha dün gibi hatırlıyorum.
NO14 ⇒ BÜYÜK ÖDÜLLER ANİDEN GELMEZ.
Koşarken zihninizin ferahlaması, uzuvlarınızın gevşemesi ve sahip olduğunuzu bilmediğiniz enerjinin ortaya çıkması sizi mutlu eder. Bu esnada yaratıcılığınızın da önü açılabilir. Fakat koşunun asıl velinimetlerinden (düşük tansiyon, sağlıklı bir kilo ve yeni kişisel rekorlar) bir anda faydalanamazsınız. Koşular tek başına hayatınızı değiştiremez. Ama koşucu olmak değiştirecektir.
NO15 ⇒ KONUŞMAK GERÇEKTEN İŞE YARAR.
Ben içine kapanık bir insanım. Bir sohbeti sürdürmekte başarılı değilimdir. Ayaküstü konuşmaları bile beceremezdim. Ancak insanlarla koşmaya başladığımdan beri, beni susturmak zorlaştı.
Koşarken konuşmak çok kolaydır. Ayrıca yüksek nabzınız, salgıladığınız endorfin ve teriniz sayesinde koşarken çok rahat bir şekilde sosyalleşebilirsiniz. Üstelik başkalarının gözüne bakmadan konuşmadığınız için yüz ifadelerini, vücut dilini ve konuşmayı daha iyi anlarsınız. İçinizdekileri rahatça dökebilirsiniz. Koşmak, bana koşmadığım zamanlarda da içimi açmayı öğretti. Bu duruma en çok memnun olan da muhtemelen eşimdir.
NO16 ⇒ KORKMAKTAN ÇEKİNMEYİN.
Bugüne dek birçok maratoncu, yarış alanında bana gergin hissettiğini söylemiştir. Benim cevabım ise her zaman aynı olmuştur: “Sen gergin olmasaydın, ben gergin olurdum.” Bu sözüme gülseler de, ben söylerken gayet ciddiyim. Gerginlik sizi tüketmediği sürece doğal ve sağlıklıdır. Anksiyete ise önemli bir yarışla karşılaştığınızda kaçınılmazdır. Bunu bilin, bununla yaşayın ve koşmaya devam edin.
